9. Hukuk Dairesi 2008/34868 E. , 2010/3477 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA :Davacı, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini
belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin bir takım gerçek dışı itham ve isnat edici suçlamalarla feshedildiğini, fesih için neden yaratıldığını belirterek, feshin geçersizliğine ve davacı işçinin işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı işveren vekili, davacının işveren vekili konumunda olduğunu, iş güvencesi hükümlerinden yararlanmayacağını, davacı hakkında gelen şikayetlerin değerlendirilmesi üzerine davacının işveren ait depoda çıkan ürünleri müşteri yerine bir depoya naklettiğini, buradan da başka bir depoya gönderildiğini, kendi nam ve hesabına cep depo tesis ederek satış yaptığının denetim raporu ve çekilen fotoğraflarla sabit olduğunu, davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek, denetim raporu ve sunulan fotoğraflarda davacının işverene ait olduğu ürünlerin nakledildiği iddia edilen depolar ve olay mahallinde bulunup bulunmadığının anlaşılamadığı, davacı tanık anlatımlarına göre davalının yeniden yapılandırma nedeni ile fesihler gerçekleştirdiği, denetim raporu dışında belge bulunmadığı, denetim raporunu hazırlayanların da işverenle organik bağ içinde olduğu, feshin haklı ve geçerli nedene dayanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi işverene, işçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenlerle iş sözleşmesini feshetme yetkisi vermiştir. İşçinin davranışlarından kaynaklanan fesihte takip edilen amaç, işçinin daha önce işlediği iş sözleşmesine aykırı davranışları cezalandırmak veya yaptırıma bağlamak değil; onun sözleşmesel yükümlülükleri ihlale devam etmesi, tekrarlaması rizikosundan kaçınmaktır. İşçinin davranışları nedeniyle iş sözleşmesinin feshedilebilmesi için, işçinin iş sözleşmesine aykırı, sözleşmeyi ihlal eden bir davranışının varlığı gerekir. İşçinin kusurlu davranışı ile sözleşmeye aykırı davranmış ve bunun sonucunda iş ilişkisi olumsuz bir şekilde
Etkilenmişse işçinin davranışından kaynaklanan geçerli bir fesih söz konusu olur. Buna karşılık, işçinin kusur ve ihmaline dayanmayan sözleşmeye aykırı davranışlarından dolayı işçiye bir sorumluluk yüklenemeyeceğinden işçinin davranışlarından kaynaklanan geçerli fesih nedeninden de bahsedilemez.
İşçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenler, aynı yasanın 25. maddesinde belirtilen nedenler yanında, bu nitelikte olmamakla birlikte, işyerlerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen nedenlerdir. İşçinin davranışlarından veya yetersizliğinden kaynaklanan nedenlerde, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli nedenlere dayandığını kabul etmek gerekecektir.
İşçinin davranışlarına dayanan fesih, herşeyden önce, iş sözleşmesinin işçi tarafından ihlal edilmesini şart koşmaktadır. Bu itibarla, önce işçiye somut olarak hangi sözleşmesel yükümlülüğün yüklendiği belirlendiği, daha sonra işçinin, hangi davranışı ile somut sözleşme yükümlülüğünü ihlal ettiğinin eksiksiz olarak tespit edilmesi gerekir. İşçinin yükümlülüklerinin kapsamı bireysel ve toplu iş sözleşmesi ile yasal düzenlemelerde belirlenmiştir. İşçinin kusurlu olarak (kasden veya ihmalle) sebebiyet verdiği sözleşme ihlalleri, sözleşmenin feshi açısından önem kazanır. Geçerli fesih sebebinden bahsedilebilmesi için, işçinin sözleşmesel yükümlülüklerini mutlaka kasıtlı ihlal etmesi şart değildir. Göstermesi gereken özen yükümlülüğünün ihlal edilerek ihmali davranış ile ihlali yeterlidir. İşçinin iş sözleşmesini ihlal edip etmediğinin tespitinde, sadece asli edim yükümlülükleri değil; kanundan veya dürüstlük kuralından doğan yan edim yükümlülükleri ile yan yükümlerin de dikkate alınması gerekir. Sadakat yükümü, sözleşmenin taraflarına sözleşme ilişkisinden doğan borçların ifasında, karşı tarafın şahsına, mülkiyetine ve hukuken korunan diğer varlıklarına zarar vermeme, keza sözleşme ilişkisinin kapsamı dışında sözleşme ile güdülen amacı tehlikeye sokacak özellikle karşılıklı duyulan güveni sarsacak her türlü davranıştan kaçınma yükümlülüğünü yüklemektedir.
İşçinin bir suç işlediğinden veya sözleşmeye aykırı davranışta bulunduğundan şüphe ediliyor ve bu yüzden taraflar arasında iş ilişkisinin devamı için gerekli olan güvenin yıkılması veya ağır zedelenmesi nede¬niyle iş sözleşmesi feshedilmişse, şüphe feshinden bahsedilir. Bu fesih türünde, işverenin işçisine karşı duyduğu şüphe, aralarındaki güven ilişkisinin zedelenmesine yol açmaktadır. İşverenden katlanması beklenemeyecek bir şüpheden dolayı, işçinin iş ilişkisinin devamı için gerekli olan uygunluğu ortadan kalktığından, güven ilişkisinin sarsılmasına yol açan şüphe, işçinin kişiliğinde bulunan bir sebeptir. Ciddi, önemli ve somut olayların haklı kıldığı şüphe, güven potansiyeline sahip olmaksızın ifa edilemeyecek iş için işçinin uygunluğunu ortadan kaldırdığından, şüphe feshi, işçinin yeterliliğine ilişkin fesih türü olarak gündeme gelecektir. Şüphe feshinin geçerli olabilmesi için; İş ilişkisinin devamı için gerekli olan güveni yıkmaya elverişli, objektif olay ve vakıalara dayanan güçlü bir şüphe mevcut olmalı ve ayrıca işverenin, somut olayın aydınlatılması için kendisinden beklenebilecek bütün çabaları göstermelidir. Bu sebeple, işveren, şüpheyi doğuran etmenlerle ile ilgili olarak işçiyi dinlemeli, savunmasını almalıdır.
Dosya içeriğine göre, davacının iş sözleşmesi iki idari müfettişin davacıyı takip etmeleri, denetim raporu hazırlamaları ve olayı fotoğraflarla belgelemeleri üzerine, kendi nam ve hesabına cep depo tesis ederek satış yaptığı gerekçesi ile feshedilmiştir. Davalı işveren, davacının kendisine ait ürünleri müşteri yerine, başka bir depoya ve oradan da başka bir işyerine satış için naklettiğini iddia etmekte, bu konuda denetim raporu ve birçok fotoğraf sunmaktadır. Fotoğraflarda geçen ve plakları okunan
Araçların kime ait olduğu, bu araçlarla işverene veya davacıya ait olduğu ürünlerin nakledilip edilmediği, takip eden denetim raporunda adı geçenlerin bu olaydaki rolleri araştırılmamıştır. Ayrıca davalı işveren fesih bildiriminde C. Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunma hakkını saklı tuttuğundan, böyle bir şikayet yapılıp yapılmadığı, davacı hakkında hazırlık soruşturması olup olmadığı sorulmamış, işverenden açıklama istenmemiştir. Bu nedenle davalı işverenin müşteriye gitmesi gereken ürünlerinde, eksilme olup olmadığı, davalının bu nedenle davacı hakkında suç duyurusunda bulunup bulunmadığı işverenden sorulmalı, varsa irsaliye belgeleri ve faturaları istenmeli, denetim raporu ve fotoğraflarda görünen ve plakaları belirtilen araçların kime ait olduğu, belirtilen olay tarihlerinde nakliye işinde kullanılıp kullanmadığı, ürün nakleden araç dışında davacı ve diğer işçinin kullandığı araçların kime ait olduğu, araştırılmalı, denetim raporunda adı geçen davacı dışındaki kişilerin olayla ilgili gerekirse tanıklığına başvurmalı ve feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı, şüphe feshi niteliğinde olup olmadığı belirlenmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15/02/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.