15. Ceza Dairesi 2015/11998 E. , 2018/7735 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : 1- TCK"nın 158/1-f, 62, 52/2-4 ve 53/1-2-3. maddeleri
gereğince mahkumiyet
2- TCK"nın 204/1, 62 ve 53/1-2-3. maddeleri gereğince
mahkumiyet
Sanığın nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanığın, keşideci imzası sahte olarak oluşturulmuş 28/08/2008 tarih ve 66.000 TL bedelli çeki, aralarında düzenledikleri boya ve alçı işlerinin yapılmasına ilişkin sözleşme gereğince katılan ..."na vererek karşılığında ..."nun, sanığın ortağı olan ..."e bir daire vermesini sağlamak suretiyle atılı suçları işlediği iddia edilen olayda;
Sanığın savunmalarında, suça konu çeki ortağı olan ve tanık sıfatıyla ifadesi alınan ..."den imzalı bir şekilde aldığını ve ..."ün bilgisi ve rızası dahilinde doldurup katılan ..."e verdiğini, ..."nin ise bu çeki yine ortakları olan ve keşideci olarak görünen ..."dan aldığını, daha önce de aynı şahsa ait 6 adet çeki kullandığını ve bedellerini bizzat kendisinin ödediğini beyan etmesi, çek hesap sahibi ..."un da anlatımlarında, sanık ve ... ile ortak bir boya fabrikası çalıştırmaya karar verdiklerini, bu nedenle ..."e birkaç tane boş çek gönderdiğini, daha sonra bu çekleri keşide edebilmeleri amacıyla vekaletname göndereceğini, ancak bu süreçte sanık ve ... ile anlaşamadıkları için çeklerini geri istediğini, bu şahısların çekleri kaybettiklerini söylemesi üzerine polis merkezine çeklerinin kaybolduğuna dair müracaatta bulunduğunu, çeklerin sanık tarafından kullanıldığını daha sonra alacaklı şahısların ve bankaların araması sonucu öğrendiğini, çeklerin bilgisi ve rızası dışında kullanıldığını beyan etmesi, tanık ..."ün ise, sanık ve çek hesap sahibi ... ile ortak olduklarını, ...in bu ortaklığa istinaden 7 adet çeki kendisine gönderdiğini, sanığın bu çeklerden 6 tanesini kendisinin ve ..."in bilgisi dahilinde kullandığını, suça konu çek için ise kendisinden öncesinde rıza almadığını, çeki verdikten sonra arayıp durumu haber verdiğini beyan etmesi karşısında, ayrıntısı Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 30.03.1992 gün ve 80/98 sayılı kararında da belirtildiği üzere, belgede sahtecilik suçlarında önceden verilen rıza üzerine borçlu yerine onun imzasının atılmasında zarar verme bilinç ve iradesi ile hareket edilmediğinden suç kastından söz edilemeyeceği de dikkate alınarak, maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından, sanık, katılan ... ve tanık ..."ün beyanlarında geçen ve keşidecisi ... olarak görünüp sanık tarafından ödenen 6 adet çek ilgili bankadan araştırılıp getirtilerek, bu çekler üzerindeki keşideci imzası ile suça konu çek üzerindeki keşideci imzasının aynı kişinin eli ürünü olup olmadığı ve tanık ..."ün mukayeseye elverişli yazı ve imza örnekleri temin edilip çekteki keşideci imzasının tanık ..."ün eli ürünü olup olmadığı hususlarında bilirkişi incelemesi yaptırılmasından sonra, toplanan bütün deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 5271 sayılı CMK’nın 231/6-c madde ve bendinde işaret olunan zarar kavramının, kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenebilir, ölçülebilir maddi zararlara ilişkin olduğu, manevi zararların bu kapsama dâhil edilmemesi gerektiği, zarar koşulunun ancak zarar suçlarında dikkate alınması gereken bir unsur olduğu, resmi belgede sahtecilik suçunun işlenmesi ile oluşmuş somut bir zarardan söz edilemeyeceği hususu da göz önünde bulundurularak, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 18.09.2012 tarih ve 2012/2-168-1776 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; koşullu bir düşme nedeni oluşturan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun, mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarına ilişkin objektif koşulların varlığı halinde, cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin olan, seçenek yaptırıma veya tedbire çevirme ya da erteleme hükümlerinden ve 6008 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce re’sen, bu değişiklikten sonra ise, sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmesi halinde mahkemece değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanması gerektiğinden, suç tarihi itibariyle sabıka kaydı bulunmayan ve cezası bir daha suç işlemeyeceği kanaatiyle ertelenen sanık hakkında yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle CMK’nın 231. maddesinde yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenle, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 07/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.