8. Hukuk Dairesi 2014/5036 E. , 2014/9515 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 5. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 05/06/2013
NUMARASI : 2010/196-2013/762
F.. T.. ile C.. T.. aralarındaki katkı payı, katılma alacağı ve maddi, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine dair Ankara 5. Aile Mahkemesi"nden verilen 05.06.2013 gün ve 196/762 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili, duruşmasız olarak davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 13.05.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Av. H. K. ve karşı taraftan davacı vekili Av.M. D. geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosyanın incelenmesi sonucu görülen eksikliklerin ikmali için dosyanın mahal mahkemesine iadesine karar verilmesini takiben eksiklik tamamlanmış olmakla dosya yeniden incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Figen vekili, taraflar arasında evlilik birliği içerisinde edilen malların kaçırılma ihtimali olduğunu, malların evlilik içinde edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli iken alındıklarını, yine davacının gerek çalışması gerek ziynet eşyaları ile malların edinilmesine ayrıca katkıda bulunduğunu, davacının davalının maddi desteğini kaybetmesi ve yoksulluğa düşmesi üzerine bu davanın açıldığını açıklayarak fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak üzere evlilik birliği içerisinde edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi ile 9.000 TL katılma alacağı, 1.000 TL değer artış payı alacağı olmak üzere toplam 10.000,00 TL.nin tasfiyenin sona ermesinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile, yine fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1.000 TL maddi tazminat, 99.000 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 100.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 04.02.2013 tarihinde harcını yatırdığı ıslah dilekçesi ile katılma alacağını 348.000 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı Cebrail vekili, evlilik birliği içerisinde edinilmiş mal olduğu iddia edilen taşınmazların aslında davalının kardeşleri ile ortak mal olduğunu, 5 kardeşin halen yatırımlarını ortak yapan, birbirlerini destekleyen anlayışla yaşamlarını sürdürdüklerini, 4757 ada 2 parseli de 5 kardeşin aldığını, davalının ancak 3/8 oranda hakkı bulunduğunu, alınan arsanın kat karşılığı verildiğini, müteahhidin % 80’ini tamamladıktan sonra bıraktığını, kalanının kardeşler tarafından tamamlandığını, davacının evlilik boyunca çalışmadığını, 2-3 yıldır ABD’de geçici işlerde çalıştığını, tamamı bile edinilmiş mal kabul edilse ancak yarısına tedbir konulması gerektiğini açıklayarak haksız ve yersiz davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, katkı payı ve katılma alacağına ilişkin ıslah edilen miktar yönünden davanın kabulü ile 348.000 TL"nin karar tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, TMK’nun 174/1. maddesi gereğince 1.000 TL maddi tazminatın boşanma kararının kesinleşme tarihi olan 18.01.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, kişilik hakları zarar gören davacı yararına TMK 174/2. maddesi gereğince tarafların ekonomik durumuna göre takdiren 10.000 TL"nin boşanma kararının kesinleşme tarihi olan 18.01.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, tazminatlar bakımından fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 05.11.1995 tarihinde evlenmiş, 23.09.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 18.01.2011 tarihinde kesinleşmesiyle, mal rejimi sona ermiştir (TMK.nun 225/2.m.). Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden, eşler arasında 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM.nin 170.m.), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise, yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun 202, 4722 s.Y.nın 10.m.).
Dava, evlilik birliği içinde davalı adına edinilen malvarlığına davacının katkıda bulunduğu, yasal alacak hakkının da olduğu iddiasına dayalı katkı payı ve katılma alacağı, TMK’nun 714/1-2.maddelerine dayalı maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, alacak hesabına dahil edilen sekiz adet mesken dışında bir araç, Bala’da bir taşınmaz ABD’de bankada 30.000 Dolar paraya ilişkin de talepte bulunulmuş ise de bu malvarlıkları ile ilgili bir delil sunulmadığına, bu malvarlıklarını dikkate almayan bilirkişi raporlarına karşı bir itiraz da yapılmadığına, bilirkişi incelemesinde yer almayan ve Mahkemece olumlu olumsuz bir hüküm kurulmayan bu mal varlığına ilişkin koşulları var ise zamanaşımı süresi içinde mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak istenebileceğine, bilirkişi raporu ile tesbit edilen karar tarihine en yakın piyasa sürüm değerlerinin usul yasaya uygun şekilde belirlendiğine, edinme tarihleri dikkate alınarak taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu gözetilerek katılma alacağı hesabı yapılmasının da yerinde bulunduğuna, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında TMK’nun 174/2.maddesine göre davacı yararına takdir edilen manevi tazminatta bir isabetsizlik görülmediğine, maddi ve manevi tazminat alacaklarında faize muaccel hale geldikleri boşanma kararının kesinleştiği tarihten geçerli olarak hükmedilebileceğine göre davacı vekili ile davalı vekilinin aşağıda yazılı hususlar dışındaki diğer tüm temyiz itirazları yerinde görülmediğinden REDDİNE,
Ancak, boşanma davasından ayrı olarak TMK’nun 174/1.maddesine göre açılan maddi tazminat isteği harca tabi olduğu gibi bu tazminat talebinin ıslahı halinde de ıslah harcının tamamlanması gerekir. Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde diğer talepler yanında fazla hakları saklı tutularak TMK’nun 174/1.maddesine göre 1.000 TL maddi tazminat isteğinde bulunulmuştur. Gerek mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak
gerek TMK’nun 714/1-2. maddesine dayanılarak boşanma dosyasından bağımsız açılan maddi ve manevi tazminat istekleri nispi harca tabi olup, harç yatırılmadan davanın görülmesi imkanı yok ise de dava açıldığında yatırılan maktu harcın tüm talepler için yatırılmış olduğu taleplerin tümünü kapsadığı dikkate alındığında, dava dilekçesinde de maddi ve manevi tazminata ilişkin açık istek bulunduğuna göre davacının maddi ve manevi tazminata ilişkin de dava açtığından tereddüt etmemek gerekir. Yargılama sırasında davacı vekili 29.05.2013 tarihli dilekçe ile boşanmanın feri niteliğindeki maddi tazminat talepleri harca tabi olmadığından 1.000 TL"lik maddi tazminat taleplerini 50.000 TL olarak ıslah ettiklerini bildirmiş, Mahkeme gerekçesinde bir açıklamaya yer verilmeksizin dava dilekçesinde talep edilen 1.000 TL maddi tazminata hükmedilmiştir. Açıklandığı üzere boşanmadan bağımsız açılan maddi tazminat isteğinin harca tabi olduğu dikkate alınarak, ıslah edilen 50.000 TL"ye ilişkin ıslah harcını tamamlayabilmesi için davacı tarafa süre ve imkan verilmesi, ıslah harcının tamamlanması halinde 50.000 TL tamamlanmaması halinde 1.000 TL maddi tazminat talep miktarı üzerinden tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına göre Türk Medeni Kanunu"nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu"nun 50 ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak maddi tazminat (TMK.md.174/1) talebi bakımından bir hüküm kurulması gerekirken davacı tarafa bu hususta süre ve imkan tanınmadan, boşanmadan bağımsız açılan maddi tazminat davasında ıslahın harca tabi olmadığı sonucunu da doğuracak şekilde yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davacı vekilinin temyiz itirazları maddi tazminat bakımından yerindedir.
Davalı taraf, taşınmazların beş kardeş tarafından birlikte ortak birikim ve yardımlaşma ile alındığını, 4757 ada 2 parselin yarısını davalı Cebrail’in karşıladığını, diğer yarı alım bedelini kardeşlerinin verdiğini, taşınmazın 2006 yılında inşaat firmasına kat karşılığı verildiğini, müteahhidin işin %80’ini tamamlayıp kaçtığını, kardeşlerin verilecek daireleri öncesinde aralarında kararlaştırdıklarını ve davalı Cebrail’e 3 daire düştüğünü, müteahhitin kaçması sonrası işin yine kardeşler tarafından tamamlandığını açıklayarak katılma alacağının hatalı hesaplandığını, davalının 3/8 hakkı olduğunun ve dairelerin tamamlanmamış ve % 80 bitmiş durumda olduklarının dikkate alınmadığını ileri sürmüştür. Mahkemece toplanan deliller, mimari proje ile özellikle boşanma dosyasındaki kardeşlerden Metin ile Kemal’in beyanları karşısında davalının savunmasına itibar edilmemesi, dairelerin kardeşlerin katkıları ile yapıldığı ispat edilemediğinden hesaplamaya konu 8 dairenin tamamının edinilmiş mal niteliğinde olduğunun kabulü yerindedir.
Tapu kayıtlarına göre 4757 ada 2 parselin arsa olarak 01.10.2004 tarihinde C.. T.. adına satın alındığı, 09.05.2006 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile davalı adına 10.10.2006 tarihinde kat irtifakı sebebiyle parsel üzerindeki bağımsız bölümlerden 5-6-7-8-9-10-19 ve 20 numaralı meskenlerin tescil edildikleri, bunlardan 5-6-7 ve 8 numaralı meskenlerin boşanma dava tarihinden sonra dava dışı gerçek kişilere satıldıkları anlaşılmaktadır. Dairelerle ilgili M.. T.. ve K.. G.. adına çekilen toplam 50.000 TL miktarındaki kredinin hesaplamada dikkate alınması gerektiği düşünülebilir ise de kredilerin boşanma dava tarihi öncesi ödemelerinin tamamlanması ve bu kredilerin de davalı Cebrail tarafından ödendiğinin savunulması sebebiyle kişisel mal niteliğinde olmadıklarından hesaplamada ayrıca dikkate alınmamaları doğrudur. Ancak artık değer ve katılma alacağı hesabında dairelerin tamamının bitmiş durumları itibarıyla karar tarihine en yakın piyasa sürüm değerleri toplamı 696.000 TL dikkate alınmış ise de toplanan deliller ve tanık beyanlarından dairelerin % 80 bitmiş durumda iken müteahhit tarafından bırakıldığı, kalan kısmın davalının kardeşleri tarafından tamamlanmaya çalışıldığı sunulan belgelerden anlaşıldığına göre hesaplamada dairelerin % 80’ine tekabül eden 556.800 TL"nin artık değer kabul edilmesi ve katılma alacağının buna göre belirlenmesi gerekirken, bu husus gözden kaçırılarak davalı aleyhine fazla katılma alacağının hesaplanması doğru olmamıştır. Davalı vekilinin temyiz itirazı da bu bakımdan yerindedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili ile davalı vekilinin temyiz itirazları kısmen yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı görülen hükmün maddi tazminat ile katılma alacağına yönelik olarak 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3.maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK’nun 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6.154,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 13.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.