8. Hukuk Dairesi 2014/7964 E. , 2014/9514 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mülkiyet
... ile ... aralarındaki mülkiyet davasının kabulüne dair ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 14.11.2012 gün ve 262/587 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, davacı ile davalının ... Köyü ... parsel numaralı arsanın 1/2 oranda maliki olduklarını, davacının 1978 yılında satın aldığı bu hisse sonrası diğer malik davalıyı arayıp bulamayınca kendisine oturacak bir gecekondu yaparak müşterek arsanın bir bölümünü iyiniyetle ve kendi hissesini aşmayacak şekilde kullanmaya başladığını, belediyece imara kapalı olan, inşaat yapılamayan parsel ile ilgili 1983 yılında çıkan imar affına müracaat ederek yaptığı tek katlı evi yasal hale getirip zaman içinde ihtiyacı oranında evin üzerine kat çıkarak beş katlı bina kümes ve depodan oluşan yığma binayı inşa ettiğini, davacının hissesine düşen alanın 262.5 m2 olmasına rağmen inşaat yapılan alanın sadece 212.06 m2 miktarlı alana isabet ettiğini, hissedarların hisselerini birbirlerine ve tüm parseli üçüncü bir alıcıya satmaktan başka bir çözüm görülmediğini, durum böyle iken davalının kötü niyetli olarak parsel üzerindeki yapılarda ortak gibi hem ecrimisil için hem de ortaklığın giderilmesi davası açtığını açıklayarak tarafların 1/2"şer payla müşterek malik oldukları ... Köyü ... parselde kayıtlı 525 m2 miktarındaki arsa üzerindeki 5 katlı bina, kümes ve deponun davacıya ait olduğunun, onun tarafından yapıldığının, davalının sadece arsanın 1/2"sinin sahibi olduğunun, üzerindeki yapılarda hiçbir hakkının olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının açmış olduğu davada davaya konu ... parsel nolu taşınmazın 1/2 hissesine sahip olduğunu belirtmiş ise de söz konusu taşınmazda paylı mülkiyet değil, elbirliği mülkiyetinin söz konusu olduğunu, TMK"nun 701 ve 702. maddeleri gereği bütün ortakların ortak karar alması gerektiğini ve taşınmazın yarısı olan 262.5 m2"lik belirli bir pay mevcut olmadığı gibi taşınmazın iddia edildiği gibi davacının hissesine düşen payda yapılı olduğu iddiasının gerçeklikten uzak bulunduğunu, başkasının arsası üzerine kendi malzemesini kullanarak kaçak bina yaptığını, açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile ... ilçesi ... mahallesi ... mevkii ... parsel sayılı 525 m2 miktarlı arsa vasfındaki taşınmaz üzerinde bulunan 5 katlı bina, kümes ve deponun mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tesbitine karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Muhdesatı meydana getiren kişiler tarafından arsa malikleri aleyhine açılacak alacak ve temliken tescil ya da böyle bir taşınmazda kat mülkiyeti kurulması istemiyle açılacak davaların sonucunda verilebilecek kabul kararı, hukuken değer verilmesi mümkün bulunmayan kaçak yapı niteliğindeki muhdesatın yasallaştırılması sonucunu doğuracağından
böyle bir kararın İmar Kanunu"nun kamu düzenine ilişkin emredici hükümlerine aykırı olacağı kuşkusuzdur. Bu nedenlerle kaçak yapıyı meydana getiren kişi tarafından kaçak yapı nedeniyle arsa sahipleri aleyhine açılacak alacak ve temliken tescil davalarının ya da üzerinde kaçak yapı bulunan taşınmazda kat mülkiyeti kurulması istemine ilişkin davaların dinlenmesine olanak bulunmamaktadır. Ne var ki, tespit davalarının sonucunda verilecek hükmün infaz olanağının bulunmadığı, bu hükümlerle sadece bir olgunun tespit edilmiş olacağı, henüz yıkılmayan ve bu hali ile kullanılarak yararlanılmaya devam edilen kaçak yapı niteliğindeki muhdesatın da az veya çok bir değerinin, en azından enkaz değerinin bulunacağı, ortaklığın giderilmesi davası sonucunda taşımazın üzerinde bulunan muhtesatla birlikte satılması halinde bu nitelikteki muhdesat nedeniyle satış bedelinin az veya çok artacağı, kaçak yapı niteliğinde olduğu gerekçesiyle muhtesata değer verilmemesi halinde taşınmazın satışından pay alacak olan diğer taşınmaz maliklerinin kaçak yapı niteliğindeki muhdesat nedeniyle meydana gelecek değer artışından haksız şekilde yararlanacakları ve sebepsiz zenginleşecekleri gözetildiğinde muhdesat aidiyetinin tespitine ilişkin davalarda muhdesatın kaçak yapı olup olmamasının sonuca etkisi bulunmadığının kabulü gerekir.
Bu açıklamalar karşısında dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, tarafların müşterek malik oldukları taşınmaz üzerinde inşa edilen dava konusu muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiği davacı tarafından sunulan delillerle aşağıda yazılı husus dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak, gerek eski Medeni Kanun ve gerekse sonradan yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre arz üzerindeki bütünleyici parça nitelikli muhdesatların mülkiyetinin arzın mülkiyetine tabi olduğu gözetildiğinde, sadece muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmekle yetinilmesi gerekirken, yazılı şekilde 5 katlı bina, kümes ve deponun mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tesbitine şeklinde hüküm kurulması isabetsiz, davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olup hükmün bu nedenle bozulması gerekmekte ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesi HMK"nun 403. maddesi (HUMK"nun 438/7. fıkrası) gereğince yargılamanın tekrarını gerektirmediğinden hükmün 1.fıkrasında yazılı “...mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tesbitine" ilişkin bölümlerinin hüküm fıkrasından çıkartılmasına, bunun yerine "...davacı tarafından meydana getirildiğinin tesbitine” sözcüklerinin yazılmasına, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HMK"nun 304. maddesi (1086 sayılı HUMK.nun 438/7. fıkrası) gereğince DÜZELTİLMİŞ BU ŞEKLİ İLE ONANMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 5.188,70 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 13.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.