Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2016/14327
Karar No: 2020/5952
Karar Tarihi: 08.12.2020

Danıştay 10. Daire 2016/14327 Esas 2020/5952 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/14327
Karar No : 2020/5952

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …'e vesayeten …
VEKİLİ : Av. …

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMLERİN_KONUSU : ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Ankara 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan davacı tarafından, 30/04/2012 tarihinde başka bir hükümlü tarafından kesici aletle yaralanmasından dolayı zarara uğradığından bahisle açılan davada ... İdare Mahkemesince verilen merciine tevdi kararı üzerine tesis edilen … tarih ve … sayılı davalı idare işleminin iptali ile uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık olarak 300.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; yaralama olayına karışan ...'in daha önce benzer fiiller nedeniyle hücreye koyma, bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma, ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma, haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama gibi disiplin cezalarıyla birden fazla kez cezalandırıldığı görülmekte olup, ... adlı hükümlünün geçmiş vukuatları ve disiplin durumu da göz önüne alınarak tek kişilik odaya yerleştirilme imkanı var iken davacı ve kardeşi ... ile aynı odaya yerleştirilmesinin ardından, davacı ve kardeşini permatik ucunda bulunan jiletle yüzlerinden yaraladığı, davacının yüzündeki izin sabit iz niteliğinde olduğu ve bu izin tüm vücut fonksiyonunun %3 kaybı niteliğinde olduğu, netice itibariyle de ortaya çıkan bu durumun davacıda üzüntüye ve sarsıntıya sebep olduğu görülmekte olup, davacıya manevi tazminat ödenmesinin gerektiği, olayın oluş biçimi ve niteliği göz önüne alındığında ve manevi tazminatın niteliği de dikkate alınmak suretiyle davacıya 3.000,00 TL manevi tazminat miktarın davanın açıldığı tarih olan 02/07/2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerektiği sonucuna varılarak manevi tazminat istemi yönünden davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, idari davaya konu olabilecek nitelikte bir işlem olmaması nedeniyle … tarih ve … sayılı davalı idare işleminin iptaline ilişkin kısım yönünden ise davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, usul yönünden, davanın süresinde açılmadığı, esas yönünden ise, davacının yaralanması olayında idari nitelikte bir eylem bulunmadığı gibi uğranıldığı iddia edilen zararla yürütülen hizmet arasında nedensellik bağı bulunmadığı, nitekim, benzer nitelikte olaylara ilişkin Danıştay kararları bulunduğu, kurum görevlisi hakkında disiplin soruşturması açılmasına yer olmadığına, ... Cumhuriyet Başsavcılığınca ise kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği, ayrıca manevi tazminat şartlarının oluşmadığı, bu nedenle İdare Mahkemesi kararının, davanın kısmen kabulüne ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davacı tarafından, Adli Tıp Kurumundan rapor alınmadan hükmedilen manevi tazminat miktarının yetersiz olduğu, bu nedenle İdare Mahkemesi kararının, davanın kısmen reddine ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN_SAVUNMASI : Taraflarca savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyize konu mahkeme kararının hükmedilen tazminat miktarının faiz başlangıcı yönünden düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 22/09/2020 tarihli ara kararına cevabın geldiği görülerek gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın hükmedilen manevi tazminatın yasal faizinin başlangıç tarihine ilişkin kısmı dışındaki kısımları usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Temyiz istemine konu İdare Mahkemesi kararının işletilen faizin başlangıç tarihi yönünden incelenmesi;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar" başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, temyiz incelemesi sonunda Danıştay'ın, kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, temyizen incelenen kararda kabul edilen tazminat miktarı için faiz başlangıç tarihi olarak "davanın açıldığı tarih olan 02/07/2014 tarihinden itibaren" şeklinde hüküm kurulduğu, davacı tarafından İdare Mahkemesinde 02/07/2014 tarihinde tazminat istemiyle dava açılmadan önce … Asliye Hukuk Mahkemesinde 26/02/2013 tarihinde Adalet Bakanlığı ve ...'e karşı dava açıldığı, söz konusu davada, Adalet Bakanlığı yönünden davanın yargı yolu (idari yargı) nedeniyle usulden reddine karar verildiği, akabinde ... İdare Mahkemesinde açılan davada, 15/04/2014 tarihli karar ile merciine tevdi kararı verilmesine müteakip davalı idarenin 18/06/2014 tarihli işlemi ile başvurunun reddine karar verilmesi üzerine 02/07/2014 tarihinde bakılan davanın açıldığı, dava dilekçesinde ise tazminatın olay tarihi olan 30/04/2012 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesinin istenildiği görülmektedir.
Faiz en basit biçimiyle; idarenin tazmin borcu bağlamında, kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, idarenin temerrüde düştüğü tarihten tazminatın ödendiği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanun'a göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir.
2577 sayılı Kanun'un 13. maddesinde, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibariyle yasal faiz uygulanması, Danıştay'ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Temyize konu İdare Mahkemesi kararında, "davanın açıldığı tarih olan 02/07/2014 tarihinden itibaren" şeklinde hüküm kurulmuş ise de hükmedilen tazminatın adli yargıda davanın açıldığı tarih olan 26/02/2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerektiği açıktır.
Bu durumda, kararın hüküm fıkrasındaki "davanın açıldığı tarih olan 02/07/2014 tarihinden itibaren" ibaresinin "adli yargıda davanın açıldığı 26/02/2013 tarihinden itibaren" şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin esasa ilişkin temyiz isteminin ve davacının faiz başlangıç tarihi dışındaki temyiz isteminin reddine,
2. Davanın manevi tazminat istemi yönünden kısmen kabulü, kısmen reddi, … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemi yönünden ise incelenmeksizin reddi yolundaki ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının, hüküm fıkrasındaki "davanın açıldığı tarih olan 02/07/2014 tarihinden itibaren" ibaresinin "adli yargıda davanın açıldığı 26/02/2013 tarihinden itibaren" şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/12/2020 tarihinde davacının esasa ilişkin temyiz istemi yönünden oy birliği, davalının temyiz istemi ile davacının faiz başlangıcına ilişkin temyiz istemi yönünden oy çokluğuyla karar verildi.

(X)-KARŞI OY :

Dava, Ankara 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan davacı tarafından, 30/04/2012 tarihinde başka bir hükümlü olan ... tarafından kesici aletle yaralanmasından dolayı zarara uğradığından bahisle açılan davada ... İdare Mahkemesince verilen merciine tevdi kararı üzerine tesis edilen … tarih ve … sayılı davalı idare işleminin iptali ile uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık olarak 300.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Cezaevlerinin iç güvenliğini sağlamakla görevli olan davalı idare, üstlendiği hizmetin kötü veya geç işlemesi, gereği gibi işlememesi şeklinde ortaya çıkan hizmet kusurundan kaynaklanan zararları tazminle yükümlüdür. Ancak hizmetin kusurlu işletildiğinden söz edilebilmesi için de olayın oluş şekli değerlendirilerek hizmette ortaya çıkan eksiklik veya aksaklığın açık biçimde ortaya konulması zorunlu olup; yalnızca cezaevinde bir olayın meydana gelmiş olmasından hareketle hizmetin kusurlu işletildiğini kabule olanak bulunmamaktadır. Zira cezaevindeki mahkum ve tutukluların zarara yol açan eylem ve kusurlu davranışlarının bütünüyle önlenmesi olanaksız olduğu gibi; davalı idarenin, cezaevinde yürütülen hizmetle nedensellik bağı kurulamayan her türlü olay ve zararlardan hukuken sorumlu tutulması sorumluluk hukukunun ilkeleriyle de bağdaşmamaktadır.
İdarenin hukuki sorumluluğunun kabulü, öncelikle uğranılan zararın, zarar görenin veya üçüncü kişinin kusurundan kaynaklanmamış olması şartına bağlıdır. Uğranılan zararın bütünüyle zarar görenin veya üçüncü kişinin kusurundan kaynaklanmış olması halinde, yürütülen hizmet ile zarar arasında nedensellik bağı kurulmasına, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkelerinden hareketle idarenin hukuken sorumlu sayılmasına olanak bulunmamaktadır.
Somut olayda, Ankara 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda, davacı ve kardeşinin kaldıkları … blok ... koridor … numaralı … kişilik odaya ... isimli hükümlünün yerleştirildiği, 30/04/2012 tarihinde sabah sayımı esnasında duyulan bağrışmalar nedeniyle görevli memurlar tarafından odaya girildiği ve ...'in davacı ile kardeşini permatik ucunda bulunan jiletle yüzlerinden yaraladığının tespit edildiği, bu olay nedeniyle ... hakkında "kasten yaralama" suçundan açılan davada, ... Asliye Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; sanığın olay günü elindeki jiletle kardeş olan her iki müştekiyi de yüzde sabit iz oluşacak nitelikte yaraladığı anlaşıldığından, ayrı ayrı cezalandırılması cihetine gidilmiş, aksi ispatlanamayan sanık savunmasına göre sanığın eyleminin müşteki ...'ün kendisine küfür etmesi nedeniyle haksız tahrik altında kalarak işlediği kabul edilerek sanık lehine Türk Ceza Kanunu'nun 29. madde hükümlerinin uygulanmış olduğu görülmüştür.

Dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler ile yukarıda izah edilen … Asliye Ceza Mahkemesi kararının birlikte irdelenmesinden; yaralama olayının, tamamen davacının aynı koğuşta kalan ...'e küfretmesi nedeniyle haksız tahrik altında meydana geldiği, bu nedenle olayın oluş biçimi ve gelişimi gözönüne alındığında, bu eylemin davalı idare ile zarar arasında nedensellik bağını kestiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan, davacı ile aynı koğuşta kalan kardeşi ... tarafından 27/04/2012 tarihinde cezaevi idaresine verilen dilekçede, ...'in bir takım sorunlarından bahsedilerek koğuştan alınması talep edilmiş ise de, oda değişikliği talebini karara bağlamak ile görevli olan İdare ve Gözlem Kurulu'nun haftada bir toplanması, olayın ise toplantı günü gelmeden gerçekleşmiş olması karşısında bu yönüyle de davalı idarenin olayda herhangi bir kusur ve ihmalinin bulunduğundan söz edilemeyeceği açıktır.
Bu durumda, idareye atfı kabil bir hizmet kusuru ve zararı doğuran eylemin idarenin yürüttüğü hizmete bağlanabilirliğinin söz konusu olmadığı anlaşıldığından, davalı idarenin tazmin sorumluluğunun bulunmadığı sonucuna varılmakla İdare Mahkemesi kararının, davanın kısmen kabulüne yönelik kısmınının bozulması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyoruz.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi