
Esas No: 2016/10920
Karar No: 2020/5338
Karar Tarihi: 08.12.2020
Danıştay 4. Daire 2016/10920 Esas 2020/5338 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/10920
Karar No : 2020/5338
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … Akaryakıt Dağıtım Turizm İnşaat Taahhüt Ticaret Limited Şirketi'nin vergi borçlarının tahsili amacıyla şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacının ortağı olduğu şirket adına düzenlenen … nolu ödeme emrinin usulüne uygun olarak posta yolu ile tebliğ edilmediği ve Mahkemelerince 09/09/2015 tarihinde "1-Dava konusu ödeme emri içeriğinde yer alan ve … Akaryakıt Dağıtım Turizm İnşaat Taahhüt Ticaret Limited Şirketi adına düzenlenen ödeme emrinde yer alan kamu alacağına ilişkin şirket adına düzenlenen vergi/ceza ihbarnamelerinin ve tebliğine dair tebligat alındılarının onaylı ve okunaklı birer örneklerinin gönderilmesinin, 2-… Akaryakıt Dağıtım Turizm İnşaat Taahhüt Ticaret Limited Şirketi adına düzenlenen ödeme emrinin ilanen tebliğ edildiğine dair bilgi belgelerin onaylı ve okunaklı bir örneğinin gönderilmesinin istenilmesine," yönünde yapılan ara kararına davalı idarece gönderilen ve 09/10/2015 tarihinde kayda giren cevabi yazıda "şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin henüz tebliğ edilmediği"nin belirtildiği görüldüğünden, asıl borçlu olan şirket hakkında usulüne uygun olarak tebliğ edilen ödeme emirleri ile başlatılmış bir takip ve tahsil süreci işletildiğinden söz edilemeyeceğinden, vergi alacaklarının ikincil olarak sorumluluğu bulunan şirket ortağı davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emrinin tebliği aşamasında adresinde şirkete ulaşılamadığından ilanen tebliğ yoluna gidildiği, anılan hususların usulüne uygun olarak tespit edildiği, amme alacağının şirketten tahsil edilemeyeceği anlaşıldığından davacı adına ödeme emri düzenlendiği, temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun'un 35. maddesinde, limited şirket ortaklarının, ortağı oldukları şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları hükme bağlanmış, 55. maddesinde de, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 15 (değişiklikten önce 7) gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ''ödeme emri'' ile tebliğ olunacağı belirtilmiştir.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun ilgili maddelerinde, ticaret şirketlerinin, ticaret siciline tescil ve ilan ile tüzel kişilik kazanacakları, ana sözleşmede yazılı işletme konularında haklara sahip ve borçlardan sorumlu olacakları, organları tarafından temsil edilecekleri, şirketin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde bu durumun ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmesiyle de tüzel kişiliklerinin son bulacağı açıklanmıştır.
Bu düzenlemeye göre, şirket tüzel kişilikleri, ticaret sicilinden silinmeleriyle sona eren bir şirketin, bu tarihten sonra haklara sahip olması, borçlu kılınması ve bunun sonucu olarak da münfesih şirket adına tarh ve tahakkuk işlemleri ile ihbarname ve ödeme emri düzenlenmesi mümkün olmamakla birlikte, şirket tüzel kişiliğinin sona ermesiyle vergi alacağının da ortadan kalkacağı ya da şirket ortağının amme alacağından dolayı yükümlülüğünün kalmayacağına dair bir hükme yer verilmemiş, aksine şirket ticari faaliyetlerinden doğmuş ancak tahsil edilmesi imkansız hale gelmiş vergi borcundan hisseleri oranında sorumlu olacakları belirtilmiştir.
Nitekim, vergi alacağının nasıl ortadan kalkacağı, kanunda tadadi olarak sayılmış ve sadece ödeme, uzlaşma, açılan dava sonunda lehe verilen karar neticesi dava konusu işlemin iptali, gerçek kişilerde ölüm, zamanaşımı, terkin, tarhiyattan vazgeçme gibi hallerin vukuunda alacağın tarh ve tahakkuk ettirilmeyeceği, tarh ve tahakkuk ettirilen verginin de takipten terkin edileceği açıklanmıştır.
Şu halde, tüzel kişiliği sona eren şirketin önceki dönemlere ilişkin vergi borcunun tüzel kişiliği sona ermekle birlikte kalkacağına dair bir düzenleme olmadığı gibi, borcun hali hazırda kalkmaması, fakat şirket adına tarhiyat yapılmasının da hukuken imkan dahilinde bulunmaması ve bu nedenle tahsili içinde şirket hakkında takibin mümkün olmaması nedeniyle, tüzel kişiliği sona eren şirket borcunun, ortak sıfatıyla davacıdan istenmesinde hukuka aykırılık bulunmayacaktır.
Ancak, 6183 sayılı Kanunun yukarıda mezkur ilgili maddesi uyarınca, vergi borcunun cebren tahsili amacıyla şirket ortağı adına ödeme emri düzenlenebilmesi için öncelikle, beyan veya usulüne uygun tarh ve tebliğ edilerek tahakkuk ettirildikten sonra vadesinde ödenmeyerek kesinleşmesi gerekmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının ortağı olduğu ...Akaryakıt Dağıtım Turizm İnşaat Taahhüt Ticaret Limited Şirketi'nin ticaret sicilindeki kaydının 23/01/2014 tarihinde re'sen silindiği, anılan hususun 28/01/2014 tarih ve 8495 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan edildiği, re'sen silinme tarihinden önceki tarihlerde şirketin borçlarına ilişkin ihbarnamelerin tebliğ yoluna gidilerek tarh, tahakkuk ve tebliğ aşamalarının tamamlandığı ancak takip aşamasında şirketin ticaret sicili kaydının re'sen silinmesi nedeniyle, amme alacağının tahsili amacıyla davacı adına ortak sıfatıyla takibe geçildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; ticaret sicilindeki kaydı re'sen silinerek tüzel kişiliği sona eren şirket adına tarhiyat ve tahsili için de takibinin mümkün olmaması nedeniyle, tüzel kişiliği sona eren şirket borcunun, esasen ortaktan istenmesi, kesinleşmesini müteakip hakkında tahsilat işlemlerine başlanmasında yasal aykırılık olmasa da, olayda yukarıda açıklanan süreç işletilmeksizin, bir başka ifadeyle, şirket ortağı adına usulüne uygun ihbarname tanzim ve tebliğ edildikten sonra ödenmeyerek kesinleşmiş bir vergi borcu olmaksızın, ortak sıfatıyla davacı adına düzenlenen dava konusu ödeme emrinin iptali istemli açılan davanın kabulüne ilişkin temyize konu Mahkeme kararında sonucu itibarıyla mevzuata aykırılık olmasa da, yazılı gerekçeyle onanması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına gerekçe yönünden katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
