15. Ceza Dairesi 2015/11198 E. , 2018/6490 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma
HÜKÜM : Ayrı ayrı; TCK"nın 155/2, 52, 53 maddeleri gereğince mahkumiyet
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanıkların mahkumiyetine ilişkin hükümler, vekalet ücretine hükmedilmesi ile sınırlı olmak üzere katılan vekili ve sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanıkların katılan şirkette kamyon şoförü olarak görev yaptıkları, firmaya ait kendilerine teslim edilen kamyonlar ile mal teslimi için çeşitli yerlere gittiklerinde araçların deposunda bulunan mazotun olmasından gerekenden fazla tüketilmesi üzerine, katılan şirket tarafından... plakalı kamyona takip sistemi takılarak farklı tarihlerde sanıklara teslim edildiği, takip sistemi kayıtları incelendiğinde de sanıkların kamyon deposundan mazot çektiklerinin tespit edilmesi üzerine atılı hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediklerinin iddia olunduğu olayda;
1- Katılan vekilinin temyiz talebinin incelenmesinde;
Katılan vekilinin yüzüne karşı verilen 28/06/2013 tarihli hükme yönelik yedi günlük yasal süresi geçtikten sonra yaptığı 18/07/2013 tarihli temyiz inceleme başvurusunun, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2- Sanıklar müdafiinin temyiz talebinin incelenmesinde;
İş mahkemesinde alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından sanıkların atılı suçu işlediği anlaşıldığından mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak ;
Anayasa"nın 141, 5271 sayılı CMK"nın 34/1, 230 maddeleri ile 1412 sayılı CMUK" un 308/7 maddeleri uyarınca, mahkeme kararlarının Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde açık ve gerekçeli olması ve Yargıtay’ın bu işlevini yerine getirmesi için gerekçe bölümünde, mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi, ulaşılan kanaat ve delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği gözetilmeden gerekçesiz karar verilmesi,
Kabule göre de;
5237 sayılı TCK" nın 61. maddesi kapsamında; sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi gerekçelerle karar verileceği gözetilmeden, “şartları oluşmadığından” denilmek suretiyle yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle takdiri indirim hükümlerinin uygulanmamasına karar verilmesi,
Sanıkların sabıkasız olduklarının adli sicil kayıtlarından anlaşılması karşısında; suçu işledikten sonra yargılama sürecinde pişmanlık gösterip göstermedikleri dikkate alınıp tekrar suç işleyip işlemeyecekleri konusunda oluşan kanaat değerlendirilerek cezasının ertelenip ertelenmeyeceğine karar verilmesi gerekirken, “şartları oluşmadığından” biçimindeki 5237 sayılı TCK"nın 51. maddesinde yer verilmeyen, yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle cezanın ertelenmesine ve yine aynı gerekçeyle TCK"nın 50. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Sanıkların, bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda katılana karşı aynı suçu birden fazla işlemeleri nedeniyle TCK"nın 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı kanunun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkın gözetilmesine, 09/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.