
Esas No: 2017/3184
Karar No: 2021/1107
Karar Tarihi: 28.09.2021
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/3184 Esas 2021/1107 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki "ek tasfiye” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili; müvekkili tarafından ... Deri Tekstil Sanayi ve Dış Tic. Ltd. Şti. aleyhine Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/679 E. sayılı dosyası kapsamında açılan davada adı geçen şirketin 31.07.2013 tarihinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) geçici 7. maddesi uyarınca sicilden re’sen terkin edildiğinin belirlendiğini, bu hususta işlem yapmak üzere taraflarına anılan mahkemece süre verildiğini, yine müvekkili tarafından ... Deri Tekstil Sanayi ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin ortakları arasında yapılan muvazaalı hisse devir işlemlerinin iptali talebiyle Bakırköy 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/55 E. sayılı dosyası ile tasarrufun iptali davası açıldığını, yargılama sırasında anılan mahkemece müvekkiline davayı ... Deri Tekstil Sanayi ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne yöneltmek üzere süre verilmesi sonrasında anılan şirkete 21.03.2014 tarihinde Bakırköy 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/91 E. sayılı dosyası ile dava açıldığını, bu davanın Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/12 E. (eski Bakırköy 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/55 E.) sayılı dosyası ile birleştirildiğini, anılan şirket yönünden taraf teşkilinin sağlanabilmesi ve hisse devirlerinin iptaline ilişkin davanın müvekkilinin lehine sonuçlanması hâlinde sicilde gerekli işlemlerin yapılabilmesi için bahse konu şirketin ihyasının zorunlu olduğunu ileri sürerek ... Deri Tekstil Sanayi ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili; müvekkilince tesis edilen işlemin hukuka uygun olduğunu, şirketin mahkeme kararı olmaksızın tekrar sicile tescil edilemeyeceğini, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağını, yasal hasım konumunda olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.11.2015 tarihli ve 2015/596 E., 2015/884 K. sayılı kararı ile; ihyası istenen dava konusu şirketin TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca 26.11.2013 tarihinde re’sen terkin edildiği, terkin işlemi için TTK’nın geçici 7. maddesinde öngörülen prosedürün tam olarak yerine getirilmediği, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/679 E. sayılı dosyası ve bu dosya ile birleşen Bakırköy 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/91 E sayılı dosyaları ile görülen davaların davacı tarafından ihyası istenen şirket aleyhine açıldıkları ve derdest oldukları, TTK’nın geçici 7/2. maddesi uyarınca davacı veya davalı sıfatı ile devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümlerinin uygulanamayacağı, terkin işleminin işaret edilen hükümlere uygun yapılmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 19.09.2016 tarihli ve 2016/8039 E., 2016/7305 K. sayılı kararı ile “…1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı ... Müdürlüğü vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, TTK"nun Geçiçi 7. maddesi uyarınca ticaret sicilinden terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulü ile şirket tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 547/2. maddesi "Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir." hükmünü haiz olup, mahkemece, şirketin ihyasına karar verilmesinin yanı sıra 6102 sayılı TTK"nın 547/2. maddesi uyarınca tasfiye memuru atanması ile tescil ve ilanı gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
8. Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 01.03.2017 tarihli ve 2017/65 E., 2017/183 K. sayılı kararı ile önceki gerekçelere ek olarak; dava konusu şirket hakkında dava bulunmasına rağmen TTK’nın geçici 7. maddesi uygulanarak yapılan terkin işleminin anılan hükme aykırı olduğu, yapılan terkin işleminin de yasaya uygun olarak değerlendirilemeyeceği, bu durum karşısında TTK"nın 547. maddesi gereğince eksik tasfiyenin söz konusu olmadığı, aynı Kanun’un geçici 7. maddesinin yanlış uygulanması nedeniyle davalının yasaya uygun olmayan hatalı terkin işlemi sonucu ihyanın söz konusu olduğu, bu nedenle sadece ihya kararı verilmesi gerekmekte olup tasfiye memuru atanmasının doğru olmadığı, eksik tasfiyenin tamamlanmasından bahsedilemeyeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
9. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
10. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava konusu şirketin ihyasına ilişkin kararın TTK’nın 547. maddesi kapsamında ek tasfiye niteliğinde olup olmadığı ve buradan varılacak sonuca göre ihyasına karar verilen şirkete aynı Kanun’un 547/2. maddesi kapsamında tasfiye memurunun atanıp tescil ve ilanına karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
11. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlemeler ile hukukî kavram ve kurumların ortaya konulmasında yarar bulunmaktadır.
12. Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesi (geçici 7. madde) uyarınca belirli koşulların varlığı hâlinde şirketler, ilgili mevzuattaki tasfiye usullerine uyulmaksızın hızlı bir şekilde ticaret sicilinden terkin edilebilecektirler. Bu sebepler anılan maddenin birinci fıkrasında; “(1) 1/7/2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır.
a) 24/6/1995 tarihli ve 559 sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince, sermayelerini anılan Kanun Hükmünde Kararname ile öngörülen tutarlara çıkarmamış anonim şirketler ile limited şirketler.
b) Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce veya 1/7/2015 tarihine kadar münfesih olan anonim ve limited şirketler.
c) Kooperatifler Kanunu hükümlerine göre herhangi bir nedenle dağılmış olan kooperatifler.
d) Sebebi ne olursa olsun aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantıları yapılamayan anonim şirketler ile kooperatifler.
e) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış ancak genel kurulun toplanamaması nedeniyle ara bilançoları veya son ve kati bilançosu genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin işlemi yapılamayan şirket ve kooperatifler.” şeklindeki ifade edilmiştir. Öte yandan geçici 7. maddeye dayalı olarak hazırlanan Münfesih Olmasına veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ (Münfesih Şirketler Tebliği) ile anılan maddenin kapsamı genişletilerek Bakanlığın başvurusu üzerine mahkemelerce feshine karar verilen, ancak tasfiye memuru atanmamış olan anonim ve limited şirketler ile adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelik kaydı silinerek, ticaret sicil kaydı silinmek üzere ticaret sicil müdürlüklerine bildirilen anonim veya limited şirketler ile kooperatifler de sayılanlara dâhil edilmiştir (Münfesih Şirketler Tebliği m. 5/1-b ve m. 5/1-d). Bu kapsamda şirketin malvarlığının dağıtılmamış olması, alacakların tahsil edilmemesi yahut borçların ödenmemesi gibi tasfiyeye ilişkin hususlar, şirketin yukarıda anılan geçici madde kapsamında re’sen terkinine engel teşkil etmez (geçici m. 7/12). Geçici 7. maddenin 15. fıkrasının 2. cümlesi uyarınca tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirketin ortaya çıkabilecek malvarlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder.
13. Geçici 7. maddenin 2. fıkrası gereğince davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirketlere anılan madde hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmiştir. Buna göre davacı sıfatıyla açılmış bir davası bulunan yahut aleyhine açılan bir davada davalı sıfatıyla yer alan şirket hakkında anılan geçici madde kapsamında re’sen terkin işlemi yapılamaz. Geçici 7. maddenin 2. fıkrasının uygulanması için şirketin davacı veya davalı sıfatıyla yer aldığı davaların, şirketin terkin tarihinden önce açılmış ve derdest nitelikte olmaları zorunludur. Bu çerçevede geçici 7. madde kapsamında terkini amaçlanan şirketin taraf olarak yer aldığı bir davanın bulunmasına rağmen yapılacak re’sen terkin işlemi, aynı maddeye aykırılık teşkil edecek olup hukuka uygun bir terkin olarak nitelendirilemez. Ancak şartların varlığının tespiti sonrasında geçici 7. maddede öngörülen usul yerine getirilerek ticaret sicilinden re’sen terkin edilen şirketin terkin tarihinden sonra aleyhine bir dava açılmasına dayanılarak şirket hakkında ifa edilen re’sen terkin işleminin hukuka aykırı olduğu söylenemez. Başka bir ifadeyle geçici 7. madde dâhilinde re’sen terkin için gerekli tüm şartları ihtiva eden bir şirketin ticaret sicilinden terkini sonrasında aleyhine bir dava açılması, anılan geçici madde kapsamında ifa edilen terkin işlemini usulsüz hâle getirmez.
14. Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesi kapsamında gerçekleştirilecek olan terkin işlemi için gerekli olan prosedür ise aynı maddenin 4. fıkrasında detaylı olarak belirlenmiştir. Bu doğrultuda geçici 7. maddenin uygulanması için ticaret sicil müdürlükleri, 01.07.2015 tarihine kadar münfesih olan veya sayılan şirketleri belirleyerek aynı maddede gösterilen şekilde yapılacak ihtar ve ilanlarla bu şirketler tasfiyeleri için bu maddede öngörülen şekilde gerekli hususları yerine getirmeye veya sermayelerini 559 sayılı KHK’ya göre asgari sermaye tutarına çıkarmamış olma dışındaki hâller için münfesih olma nedenini ortadan kaldırmaya davet etmekle ve bazı hâllerde şirketleri tasfiye yapılmaksızın ticaret sicilinden re’sen silmekle yetkili ve yükümlü kılınmıştır. Geçici 7. madde kapsamında münfesih olan veya sayılan şirketin tespitinden sonra aynı madde kapsamında işlem yapılabilmesi ise, maddede belirtilen usule uygun şekilde ihtar ve ilanın yapılmış olmasını gerektirmektedir (geçici m. 7/4-a). Bunun için tespit edilen şirketlerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve ticaret sicil kayıtlarına göre şirketi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar gönderilmesi, ihtarın ulaşmadığı durumlarda da tebligat yerine geçmesi için Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilanın yapılması öngörülmüştür. Ayrıca anılan ilan, bildirici niteliği haiz olarak ilgili ticaret ve sanayi odası veya ticaret, sanayi ya da deniz ticaret odasının internet sitesinde aynen yayımlanmalıdır. Münfesih sayılan şirketin niteliği ve münfesih sayılma sebebine göre geçici 7. madde kapsamında izlenecek olan prosedüre aykırı şekilde gerçekleştirilen terkin işlemi usul ve yasaya aykırı olarak kabul edilerek iptal edilebilecektir.
15. Ticaret sicil müdürlüğünce belirtilen usuller dairesinde gerçekleştirilen ihtar ve ilanlar karşısında muhatapların kayıtsız kalması, geçici 7. maddenin 4. fıkrasının (b) bendi kapsamı dışındaki münfesih şirketlerin, faaliyetlerine devam etme isteğinde bulunmaları hâlinde münfesih olma nedenlerini ortadan kaldıran işlemleri yaparak buna ilişkin ispat edici belgeleri bildirmemeleri, geçici 7. maddenin 4. fıkrasının (b) bendi kapsamındaki şirketlerin de ortaklarından, yönetici veya denetçilerden ya da müdürlerinden tebliğ tarihinden itibaren iki ay içinde tasfiye memurunu bildirilmemeleri hâlinde münfesih sayılan şirket, aynı maddenin 2. fıkrası anlamında derdest bir davada taraf olarak yer almıyorsa ticaret sicilinden re’sen terkin edilir. Bu husus aynı zamanda geçici 7. maddenin 11. fıkrasında “Dördüncü fıkra uyarınca yapılan ihtar ve ilana rağmen, süresi içinde cevap vermeyen veya tasfiye memurunu bildirmeyen yahut durumunu kanuna uygun hâle getirmeyen veya faaliyette bulunduğunu adres ve kanıtlarıyla birlikte bildirmeyen şirket ve kooperatiflerin unvanı ticaret sicilinden resen silinir. Resen unvanı silinen şirket ve kooperatifler, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ile ilgili odanın internet sitesinde ilan edilir.” şeklinde ifade edilmiştir.
16. Geçici 7. maddenin 15. fıkrasının son cümlesi; “Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” hükmünü içermektedir. Buna göre şirketin, geçici 7. madde kapsamında ilgili ticaret sicil müdürlüğünce gerçekleştirilen terkin işleminin hukuka aykırı olduğu ve terkin işleminin anılan maddede işaret edilen usul ve esaslara aykırı şekilde gerçekleştirildiği, şirket alacaklıları yahut hukukî menfaati bulunanlarca terkin tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde dava yoluyla ileri sürülebilir. Terkin işlemindeki hukuka aykırılıklara ilişkin olarak geçici 7. maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen, şirketin taraf olarak yer aldığı derdest bir davanın varlığı yahut aynı maddedeki ihtar ve ilan usullerine aykırılıklara örnek olarak gösterilebileceği gibi münfesih sayılmasını gerektiren nedenlerden hiçbirisi mevcut olmayan şirketin hatalı şekilde re’sen terkin kapsamına alınması da başka bir örnek olarak belirtilebilir.
17. Esasen bu tür sebeplere dayalı olarak açılan davada şirketin ihyasını talep eden davacı, ticaret sicil müdürlüğünce münfesih kabul edilerek terkin edilen şirketin varlığını devam ettirdiğini veya re’sen terkin sürecinin hukuka aykırı olarak işletildiğini ileri sürerek bir nevi gerçekleştirilen terkin işleminin iptalini istemekte olup davanın kabulü hâlinde verilecek olan ihya kararı da şirketin terkin işleminin iptali niteliğinde olacaktır. Buradan hareketle hukuka aykırı terkin işlemi nedeniyle geçici 7. maddenin 15. fıkrasına dayalı olarak açılan dava sonrasında verilecek ihya kararı, TTK’nın 547. maddesi anlamında ek tasfiye olarak nitelendirilemez. Zira hukuka aykırı şekilde geçici 7. madde kapsamında terkin edilen şirketin ihyasında amaç, eksik kalmış tasfiye işlemlerinin tamamlanarak şirketin tekrar ticaret sicilinden silinmesinden ziyade hukuka aykırı terkin işleminin iptaliyle şirketin usulsüz terkin öncesindeki hukukî statüsüne kavuşturulmasıdır. Böyle bir karar sonrasında ihyasına karar verilen şirket, herhangi bir şekilde tasfiye aşamasına girmeksizin hukuken varlık kazanır.
18. Öte yandan şirketin geçici 7. madde kapsamında hukuka uygun olarak terkin edilmesi durumunda, sonlandırılması gereken hukukî ihtilaflar nedeniyle aynı maddenin 15. fıkrasında belirtilen imkândan yararlanılarak terkin edilen şirketin taraf sıfatını yeniden kazanmasına yönelik ihyası da mümkündür. Ancak böyle bir durumda verilecek olan ihya kararı, hukuka aykırı terkin işleminden farklı olarak TTK’nın 547. maddesi anlamında bir ek tasfiye niteliğinde olacaktır. Zira böyle bir durumda, şirketin sona erme nedeni ortadan kalkmamakta, ortaya çıkan hukukî ihtilafın neticelendirilmesi amacıyla şirketin ihyası talep edilmektedir. Bu durumda verilecek olan ihya kararı da bu tür ihtilafın sonlandırılması çerçevesinde ifa edilecek ek tasfiye işlemleri ile sınırlı olacak, ek tasfiye sürecine ilişkin olarak TTK’nın 547. maddesi uygulama alanı bulacaktır.
19. Bu aşamada ek tasfiyeye ilişkin olarak değinilmesi gereken TTK’nın 547. maddesi; “(1)Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler.
(2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” hükmünü içermektedir. Buna göre ek tasfiye, şirketin tasfiyesinin tamamlanıp kapanarak şirketin ticaret sicilinden terkini sonrası başkaca tasfiye tedbirlerinin alınmasının zorunlu olduğunun anlaşılması hâlinde başvurulabilecek bir tedbirdir (Pulaşlı Hasan; Şirketler Hukuku Şerhi, Cilt II, Ankara 2011, s. 1814). Şirket ticaret sicilinden terkin edildikten sonra tasfiye işlemlerinin eksik yahut kanuna aykırı yapıldığının anlaşılması, şirkete ait tasfiye aşamasında değerlendirilmemiş mal varlığı değerlerinin bulunması, organlara karşı sorumluluk davası açılması, şirkete karşı açılmış dava veya icra takibinin bulunması gibi şirketin hukuken temsilinin gerektiği durumlarda ek tasfiyeye gidilebilmesi mümkündür. Ek tasfiye nedenleri Kanun’da da sınırlı sayıda belirlenmediğinden yukarıda belirtilenler yanında somut hakka dayanan tüm talepler, şirketin ek tasfiye sürecine girmesi bakımından geçerlidir (Erdoğan, Rumeysa; Anonim Şirketlerde Ek Tasfiye, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, Sayı 43, 2020, s. 115-144, s. 115, 122).
20. Ek tasfiyede amaç; yapılması gereken bazı tasfiye işlemleri yapılmaksızın tasfiyesi kapatılan ve ticaret sicilinden terkin olunan şirketin, anılan eksik ve yapılması zorunlu tasfiye işlemlerinin yerine getirilmesi için tekrar tasfiye aşamasına döndürülmesidir. Niteliği itibariyle geçici bir önlem olan ek tasfiye, yapılması ihmal edilen tasfiye işlemlerinin tamamlanmasına kadar devam edecek olup bu durum TTK’nın 547.maddesinde de açıkça ifade edilmiştir (Tekinalp, Ünal: Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, 4. Bası, İstanbul 2015, s. 207, 208). Bu anlamda ek tasfiye, tasfiyenin gerçek anlamda tamamlanmasına hizmet etmekle şirketin önceki tasfiye işlemlerinin devamıdır. Her ne kadar anonim şirketlere ilişkin düzenlemeler arasında yer alsa da bu kural, tüm sermaye şirketleri ve kooperatiflerde de uygulama alanı bulur. Ayrıca anonim şirketlere ilişkin tasfiye usulü ve tasfiyede şirket organlarının yetkisine ilişkin hükümlerin limited şirketlere de uygulanacağına dair TTK’nın 643. maddesi uyarınca 547. madde düzenlemesi limited şirketlerde de uygulama alanı bulacaktır.
21. Bu aşamada uyuşmazlıkla ilgili olarak terkin edilmiş olan bir şirketin bir davada taraf olarak yer alabilmesi bağlamında ek tasfiyenin rolü üzerinde de durulması ayrıca önem arz eden bir diğer husus olarak karşımızca çıkmaktadır. Yukarıda bahsi geçen kurallar gereğince herhangi bir ticaret şirketinin davada taraf olabilmesi, taraf ve dava ehliyetinin varlığına bağlıdır. Bahsedilen ehliyetler ise hukuken var olan bir tüzel kişiliği gerektirmektedir. Oysaki ticaret sicilinden terkin edilen bir şirketin tüzel kişiliği, terkin işlemiyle birlikte sona erecektir (TTK m. 545). Buradan hareketle tasfiyesi tamamlanmış veya tamamlanmamış, bir şekilde sicilden terkin edilmiş bir şirket ile ilgili veya onun aleyhinde bu gibi ihtiyacın doğması hâlinde şirket hakkında TTK’nın 547. maddesi çerçevesinde ek tasfiye prosedürünün tamamlanması gerekir. Bu tür bir ihtiyaçla ek tasfiye aşamasına döndürülerek ihya edilen şirketin ek tasfiyesi, açılan dava ile ortaya çıkan hukukî ihtilafın giderilmesi amacıyla sınırlı olacaktır.
22. Ek tasfiye için TTK’nın 547. maddesine dayalı olarak açılan ve uygulamada “ihya” davası olarak adlandırılan davada mahkemece, talep kabul edilerek dava konusu şirketin ek tasfiye işlemleri için ihyasına karar verilmesi durumunda aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca, taraflarca talep edilmese dahi, tasfiye memuru atanarak tescil ve ilanına karar verilmelidir. Dolayısıyla geçici 7. madde kapsamında hukuka uygun olarak terkin edilen şirketin ihyasına ilişkin talebin kabul edilmesi hâlinde verilecek olan karar, sonradan ortaya çıkan hukukî ihtilafın çözümü amacıyla sınırlı olarak şirketin TTK’nın 547. maddesi anlamında ek tasfiye kapsamına alınması niteliğinde olduğundan mahkemece, ek tasfiye için tasfiye memuru tayin edilmelidir. Zira bu şirket geçici 7. madde kapsamında herhalde ticaret sicilinden terkin edilmesi gereken bir şirket olduğundan tayin edilecek tasfiye memuru tarafından neticede şirketin ticaret sicilinden terkini işlemi de yapılacaktır.
23. Sonuç olarak yukarıda değinilen tüm bu düzenlemeler ışığında; geçici 7. madde kapsamında ticaret sicil müdürlüğünce münfesih sayılarak re’sen terkin edilen bir şirketin aynı maddenin 15. fıkrası kapsamında ihyasına yönelik olarak açılan davada, gerçekleştirilen re’sen terkin işleminin hukuka aykırılığının tespiti hâlinde verilecek ihya kararı, niteliği gereği terkin işleminin iptaline ilişkin olması nedeniyle TTK’nın 547. maddesinde düzenlenen ek tasfiye kapsamına girmeyeceğinden, ihya kararı yanında şirkete tasfiye memuru atanması gerekmez. Ancak geçici 7. madde kapsamında hukuka uygun şekilde gerçekleştirilen re’sen terkin işlemi sonrasında ortaya çıkan hukukî ihtilafların çözümü ve sonlandırılması amacıyla şirketin ihyasının gerektiği bir durumda geçici 7. maddenin 15. fıkrasına dayalı olarak açılan ihya davasında, terkin edilen şirketle ilgili oluşan ihtilafın çözümüyle sınırlı olarak verilecek olan ihya kararı, niteliği itibariyle ek tasfiye kapsamında verilen bir karar olduğundan TTK’nın 547/2. maddesi uyarınca ihya kararıyla birlikte ek tasfiye işlemlerini yürütmesi için tasfiye memuru atanması zorunludur.
24. Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; ihyası istenen dava konusu ... Deri Tekstil San. ve Dış Tic. Ltd. Şti. (dava konusu şirket) aleyhine davacı tarafça 21.03.2014 tarihinde Bakırköy 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/91 E. sayılı dosyası nezdinde dava açıldığı, anılan davanın 24.03.2014 tarihli ve 2014/75 K. sayılı kararıyla; işbu dava konusu şirket hakkında gerçekleştirilen hisse devir işlemlerinin, muvazaalı olduğu iddiasına dayalı olarak iptali istemiyle açılan Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/679 E. sayılı dava dosyasıyla birleştirildiği, ancak dava konusu şirketin ticaret sicil kayıtlarında geçici 7. madde uyarınca 31.07.2013 tarihinde sicilden re’sen terkin edildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece, yukarıda bahsedilen her iki davada da dava konusu şirketin davalı olarak yer aldığı belirtilmiş ise de; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/679 E. sayılı dosyası ile açılan davada, dava konusu şirket davalı olarak yer almamaktadır.
25. Geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirketlere anılan madde hükümlerinin uygulanmayacağına dair düzenleme uyarınca derdest davaya rağmen geçici 7. madde kapsamında gerçekleştirilen re’sen terkin işlemi hukuka aykırı olarak nitelendirilir. Ancak dosyanın incelenmesinde; dava konusu şirketin 31.07.2013 tarihinde geçici 7. madde uyarınca terkin edildiği, aynı şirket hakkında ise terkin tarihinden sonra 21.03.2014 tarihinde dava açıldığı nazara alındığında; ilgili ticaret sicil müdürlüğünce geçici 7. madde kapsamında gerçekleştirilen terkin işleminin hukuka aykırı olduğu söylenemez. Dolayısıyla dava konusu şirket hakkında taraf teşkilinin sağlanarak anılan davadaki yargılamaya devam edilmesi için açılan işbu davada verilecek olan ihya kararı, TTK’nın 547. maddesi anlamında ek tasfiye kapsamına girdiğinden mahkemece, aynı maddenin 2. fıkrası gereği ihyasına karar verilen şirkete tasfiye memuru atanarak tescil ve ilanına karar verilmelidir.
26. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; mahkemenin, derdest dava bulunmasına rağmen yapılan dava konusu şirketin sicilden terkin işleminin usule uygun olmadığına dair gerekçesi yerinde değil ise de; anılan gerekçe yanında geçici 7. maddede belirtilen usule uyulmaksızın şirketin terkin edildiği belirlenerek ihya kararı verildiği, bu sebeple mahkemece ek tasfiye söz konusu olmadığından tasfiye memuru atanmasına gerek bulunmadığı gerekçesiyle direnildiği, dava konusu şirkete ilişkin ilgili ticaret sicil müdürlüğünce dava dosyasında gönderilen evrakta terkin işlemi sürecindeki evrakların tamamının gönderilmeyip talep hâlinde kalan evrakın gönderileceğinin bildirildiği, ancak mahkemece eksik olan ihtar tebliğ belgeleri, ilanlar ve sicil dosyası temin edilip incelenmeden karar tesis edildiği, geçici 7. maddeye göre gerçekleştirilen terkin işleminin hukuka uygunluğunun mevcut belgelerle denetlenemediğinden verilecek ihya kararının ek tasfiye niteliğinde olup olmadığının belirlenemediği, dolayısıyla mahkemece, dava konusu şirketin geçici 7. madde kapsamında gerçekleştirilen terkin sürecine dair tüm evrakın temin edilerek yapılacak değerlendirme sonrasında hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle karar verilmesinin doğru olmadığı, bu nedenle direnme kararının belirtilen değişik gerekçeyle bozulması gerektiği yönünde görüş ileri sürülmüş ise de bu görüş, yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
27. Sonuç olarak, dava konusu şirket hakkında açılan davanın, şirketin geçici 7. madde uyarınca terkin edildiği tarihten sonra açılmış olması nedeniyle ilgili ticaret sicil müdürlüğünce gerçekleştirilen re’sen terkin işlemi hukuka uygundur. Bu itibarla dava konusu şirketin bu sebeple ihyasına ilişkin karar, TTK’nın 547. maddesi uyarınca ek tasfiye niteliğinde olduğundan mahkemece, aynı maddenin 2. fıkrasına göre ihyasına karar verilen dava konusu şirketin ek tasfiye işlemlerini yerine getirmek üzere tasfiye memuru tayin ederek tescil ve ilanına karar verilmelidir.
28. Hâl böyle olunca; yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
29. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.09.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık, Mahkemece verilen ihya kararının ek tasfiye niteliğinde olup olmadığı ve TTK 547/2. maddesi uyarınca tasfiye memuru tayinine gerek olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mahkemece, ... Deri Tekstil Ltd. Şti’nin devam eden davası var iken TTK’nın Geçici 7. maddesine göre re’sen terkin yapılamayacağı ve terkin işleminin de Geçici 7/4-a maddesinde öngörülen prosedüre uygun yapılmadığından davanın kabulüne, TTK’nın Geçici 7/5. maddesi uyarınca Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/679 E. sayılı dosyası ile görülen asıl dava ve Bakırköy 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/91 E. sayılı birleşen dava yönlerinden ... Deri Tekstil Ltd. Şti’nin ihyasına, tescil ve ilanına karar verilmiş, Özel Dairece, TTK’nın 547/2. maddesine göre ihya kararı yanı sıra ve tasfiye memuru atanması, tescil ve ilanı gerektiğinin gözetilmemesi gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Mahkemece, terkin ve tasfiyenin TTK’nın Geçici 7. maddesine uygun olmadığından, TTK’nın 547. maddesine göre ek tasfiyenin söz konusu olmadığı, hatalı terkin işlemi nedeniyle ihya kararı verildiğinden tasfiye memuru atanmasına gerek olmadığı gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.
Her ne kadar, davalı vekilinin ilk karara yönelik temyizleri reddedilerek, hüküm bozma ilamının ikinci bendinde tasfiye memuru tayini yönünden re’sen bozulmuş ise de, Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi ve tasfiye memuru tayini gerekip gerekmediğinin belirlenmesi bakımından, öncelikle Ticaret Sicil Müdürlüğünce re’sen terkin işleminin TTK’nın Geçici 7. maddesi koşulları oluşmadan yapılan terkin ve tasfiye mi, bu madde koşullarına uygun bir terkin ve tasfiye mi olduğu, buradan varılacak sonuca göre de ihya kararı ile ek tasfiye mi söz konusu ve tasfiye memuru tayini gerekir mi hususlarının incelenmesi gerekmektedir.
... Deri Tekstil Ltd. Şti’nin 31.07.2013 tarihinde TTK’nın Geçici 7. maddesi uyarınca terkin edildiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Her ne kadar Mahkemece o tarihte şirketin taraf olduğu mevcut davalar bulunduğundan Geçici 7-2. maddeye göre Geçici 7. maddenin uygulanamayacağı gerekçede belirtilmiş ise de, ... Deri Tekstil Ltd. Şti.’ne karşı tasarrufun iptali davasının 21.03.2014’de açılan Bakırköy 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/91 E. sayılı dava olduğu bu davanın Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/12 E. sayılı (önceki esas numarası Bakırköy 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/55 E. sayılı) dava dosyası ile birleştirildiği, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2014/679 E. sayılı dava dosyasında bu dava dosyalarının yer aldığı, 2014/679 E. sayılı dava dosyasında davacıya ... Deri Tekstil Ltd. Şti’nin ihyası için dava açması konusunda mehil verilmesi üzerine bu davanın açıldığı, yani ihyası istenen şirketin taraf olduğu dava dosyasının 2014/679 Esas sayılı dava dosyasında birleşen ve 21.03.2014 tarihinde açılan 2014/91 Esas sayılı dava olduğu, diğer dosyalarda şirketin taraf olmadığı, taraf olduğu davanın da şirketin 31.07.2013 de terkin edildiği tarihten sonra açıldığı, bu nedenle mahkemenin, terkin tarihinde mevcut dava olduğu ve Geçici 7. maddenin uygulanamayacağına ilişkin gerekçesinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Terkinden sonra açılan 2019/91 Esas sayılı davanın 2014/679 Esas sayılı dava ile birleşmesinden sonrada davacıya işbu davayı açması için mehil verilmiştir, taraf teşkili için ihya davası açmakta zorunluluk vardır.
TTK’nın Geçici 7. maddesindeki prosedüre uyulmadan geçersiz terkin işlemi yapıldığı, Geçici 7/4-a maddesindeki prosedürünün tam olarak yerine getirilmediği, bu nedenle yasaya uygun tasfiye olmadığından, eksik tasfiye söz konusu olmadığı ve bu nedenle ihyaya karar verildiğinden tasfiye memuru tayini gerekmediği gerekçesinin incelenmesinde:
Mahkemece, ticaret sicil kaydı ve sicil dosyasından Geçici 7/4-a maddedeki prosedürün yerine getirilmediğinin anlaşıldığı sonucuna varılmış ise de, dosyada ... Ltd. Şti.’nin ticaret sicil dosyası olmadığı gibi davalı vekili aşamalarda verdiği dilekçelerde Yasa’nın aradığı ihtarların ve ilanların yapıldığını, prosedürünün eksiksiz yerine getirildiğini savunmuş, ilana dair Ticaret Sicil Gazetesinin 1304. sayfasını sunmuştur. Mahkemenin yazısına gelen cevabi yazıda da ihtar ve ilanlara ilişkin tüm belgeler ve sicil dosyası eklenmemiş evrakın talebi karşılamaması hâlinde diğer evrakın fotokopilerinin de gönderileceği belirtilmiş, mahkemece ihtar tebliğ belgeleri, ilanlar, sicil dosyası tekrar istenip incelenmeden karar verilmiştir.
Terkin ve tasfiyenin TTK’nın Geçici 7. maddesine uygun yapılıp yapılmadığı, bu madde koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği dosyadaki belgelere göre belirlenememiş olduğundan, ihya kararı nedeniyle ek tasfiye mi söz konusu, tasfiye memuru tayini gerekir mi, yoksa baştan itibaren geçersiz bir terkin var da, ihya kararı nedeniyle ek tasfiye söz konusu değil ve tasfiye memuru tayini gerekmez mi hususu eksik inceleme nedeniyle tespit edilememektedir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin içtihatlarında, Yasada gösterilen usule uyulmadan şirket kaydının sicilden terkini hâlinde, silinme işleminin iptali ile şirketin ihyasına karar verileceği ve bu hâlde, sadece ihya kararı ile yetinileceği, tasfiye memuru tayinine yer olmadığı belirtilmiştir (Yargıtay 11.H.D.-20.11.2017 tarih 2016/8629 E-2017/6341 K. ). Yine, iş kazası nedeniyle gelir bağlanması talebiyle açılan bir derdest davada ihya için verilen mehil üzerine açılan ihya davasında, TTK Geçici 7/4-a maddesine göre ihtar usulüne uyulmadığından şirketin ihyası ve tasfiye memuru atanmasına dair kararı, 11. H.D. 15.06.2020 tarih 2020/1592 E, 2020/2881 K. sayılı ilamı ile, ihtar gönderilmeden, usulüne uyulmadan sicil kaydının silindiği anlaşıldığından, şirketin ticaret sicilinden silinme işleminin iptali ile şirketin ihyasına karar verilebileceğinden sadece ihya ve yeniden sicile tesciline karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, ihya edilen şirkete tasfiye memuru atanması bozmayı gerektirmiştir, gerekçesiyle bozmuştur.
Şirket adına kayıtlı araç vergi borcunun yapılandırılması ve taksitlendirilip ödenmesi amacıyla açılan ihya davasında ise, ek tasfiye söz konusu olduğundun, tasfiye memuru atanmasına karar verilmesi gerektiği bozma nedeni yapılmıştır (Yargıtay 11. H.D. 14.10.2020 tarih 2020/2299 E. 2020/4113 K. sayılı).
Somut olayda da, derdest dava varken terkin işlemi yapılmasının usule uygun olmadığı gerekçesi, yukarıda açıklandığı üzere yerinde değil ise de, Mahkemece TTK’nın Geçici 7. maddesindeki usule uyulmadan terkinin yapıldığı gerekçesiyle de ihya kararı verilmiş olup, ek tasfiye söz konusu olmadığından tasfiye memuru tayinine gerek olmadığına dair direnildiğine göre, uyuşmazlık konusu olan ek tasfiye olup olmadığı ve tasfiye memuru tayini gerekip gerekmediği hususu dosya kapsamıyla saptanamadığından eksik inceleme nedeniyle, tüm ticaret sicil dosyasının ve ihtarlarının tebliği, ilanların getirtilerek değerlendirilmesi noktasında kararın değişik gerekçeyle bozulması görüşünde olduğumuzdan, Sayın Çoğunluğun hükmün bozma ilamındaki gibi bozulması yönündeki görüşüne katılamıyoruz.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
