12. Hukuk Dairesi 2015/25715 E. , 2016/2122 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlular vekili icra mahkemesine başvurarak, müvekkillerinin murisi hakkında bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibin kesinleşmesinden sonraki devrede oluşan zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiş, mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmiştir.
Takip dayanağı belge kambiyo senedi niteliğinde bono olduğundan davaya konu olayda takip dayanağı senedin tanzim ve takip tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 661, 662. ve 663. maddelerinin uygulanması gerekir. TTK"nun 661. maddesi uyarınca bonolar için 3 yıllık zamanaşımı öngörülmüştür. Diğer yandan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 133. maddesine nazaran daha özel nitelikte bulunan TTK’nun 662. maddesinde “müruruzaman; dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi sebepleriyle kesilir” hükmüne yer verilmiştir.
TTK"nun 662. maddesinde dava açılması ile kastedilen, kambiyo senetleri hukukuna ilişkin bir talep dolayısıyla yetkili mahkeme nezdinde, usulüne uygun bir davanın açılmış bulunmasıdır. Örneğin senet borçlusunun açtığı senet iptal davası zamanaşımını kesmez. (TTK 669 vd. md.) Keza ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir, önceki davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması vs. davaları da zamanaşımını kesici nitelikte değildir. Zira açılmış bulunan davanın, HUMK"nun 237. maddesindeki kesin hükme konu teşkil edecek biçimde nizalı kazaya konu edilmesi gerekir (12. H.D. 07/04/1983-1439 K.-2701 E.). Bu nedenle alacaklının sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Anılan maddede mücerret dava açılmasından söz edilmekte olup, bu davanın kimin tarafından açılacağı hususunda bir açıklık bulunmamaktadır. Ancak borçlu tarafından açılacak davada, alacaklı durumundaki davalının, itirazını def’i yolu ile ileri sürmesi halinde borçlu tarafından alacaklı aleyhine açılan menfi tespit davasının da bu nedenle zamanaşımını kesmesi gerekir. Nitekim, Yargıtay HGK’nun 20.1.1996 tarih 1996/12–654 esas 1996/805 sayılı kararı ile de aynı ilke kabul edilmiştir.
Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2004/144 Esas ve 2005/402 Karar sayılı kararın yapılan incelemesinde; takip dayanağı bonodan kaynaklı borcu olmadığı iddiası ile 10.03.2005 tarihinde borçlu-keşideci (muris) ... tarafından alacaklı-lehdar ... hakkında menfi tespit davası açıldığı, davada ... vekili, davaya karşı itirazlarını savunma yolu ile ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istediği; mahkemece menfi tespit davasının reddine karar verildiği ve kararın 26.12.2011 günü kesinleştiği görülmüştür. Bu durumda, menfi tespit davasının reddine yönelik anılan bu mahkeme kararının davaya karşı itiraz ve def"ilerini vekil tayin ederek ileri süren alacaklı ... yönünden de bağlayıcı olduğu ve adı geçen alacaklı hakkında zamanaşımını keserek, kararın kesinleşme tarihi olan 26.12.2011 tarihine kadar zamanaşımının işlemeyeceği tartışmasızdır.
Somut olayda menfi tespit davasının reddine ilişkin kararın kesinleme tarihi olan 26.11.2011 tarihinden itibaren 3 yıl içerisinde, alacaklı vekilince borçlular hakkında 2012-2013-2014 yıllarında farklı tarihlerde haciz talepleri uyarınca işlem yapılmış olmakla, şikayet tarihi olan 23.01.2015 gününe kadar zamanaşımı dolmamıştır.
O halde, mahkemece; borçluların İİK’nun 71 ve 33/a maddelerine göre icranın geri bırakılması isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile menfi tespit davasının karar tarihi esas alınarak sonuca gidilmesi ve icranın geri bırakılmasına karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.