12. Hukuk Dairesi 2015/26022 E. , 2016/1985 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi
.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlular hakkında başlatılan ve itiraz üzerine duran genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde, alacaklının, yetkiye ve borca itirazın kaldrılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, yetki sözleşmesi ile Hakkari İcra Müdürlüklerinin yetkili hale geldiği gerekçesiyle esasa girilerek borca itirazın kaldırılmasına ve takibin devamına karar verildiği görülmektedir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile yürürlükten kaldırılan 1086 Sayılı HUMK"nun 22. maddesinde, tarafların yetki sözleşmesi yapmak suretiyle yetkili olmayan bir mahkemenin yetkisini kabul edebilecekleri, buna göre, tüzel kişilerin yanında gerçek kişilerin de yetki sözleşmesi yapabilecekleri düzenlenmiş bulunmaktaydı.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde ise; "Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, dava, sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır" düzenlemesine yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile getirilen yeniliklerden bir tanesi de, yetki sözleşmelerine ilişkin olup, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir.
Yetki sözleşmesine ilişkin olarak yapılan bu düzenlemede, tacirler veya kamu tüzel kişileri ile diğer kişiler, yetki sözleşmesi yapmak açısından birbirinden ayırdedilmiştir. Tacirler veya kamu tüzel kişileri, kendi aralarındaki hukuki ilişkilerde hukuken eşit konumda sayılabilirler. Buna karşılık, tacirler veya kamu tüzel kişileri, gerçek kişiye göre, daha güçlü konumda bulunmaktadır. Daha zayıf konumda olan kişilerin, daha güçlü olan tacir veya kamu tüzel kişilerine karşı korunma ihtiyacının ortaya çıkması nedeniyle kanun koyucu böyle bir düzenlemeye gitmiştir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, yeni düzenlemeye bakıldığında, tacirler veya kamu tüzel kişileri dışındaki diğer kişilerin, kendi aralarında yetki sözleşmesi yapmaları da kabul edilmemiştir.
Sözkonusu düzenleme ile ilgili olarak belirtilmesi gereken bir başka husus da, yetki sözleşmesi yapılmasında, tarafların tacir veya kamu tüzel kişisi olması aranmıştır. Diğer bir anlatımla, maddedeki tacirden anlatılmak istenen, işin ticari nitelikte olması değil, tarafların kanunlarda tacir olarak tanımlanan kişiler olmasıdır. Sözleşmenin konusunun ticari iş olması, gerçek kişilere yetki sözleşmesi yapma imkanı vermemektedir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; takibin dayanağı olan sözleşmenin taraflarının, ... ile borçlu gerçek kişiler olduğu, kamu tüzel kişileri ile gerçek kişiler arasındaki yetki sözleşmesinin geçerliliğinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemece, İİK.nun 50. maddesi yollamasıyla HMK.nun 10. maddesindeki yetkiye ilişkin düzenlemeler doğrultusunda, öncelikle yetki itirazının kaldırılması isteminin karara bağlanması, yetki itirazı yerinde ise, esasa girilmeksizin istemin reddi, yerinde değil ise, esasa girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetki sözleşmesi geçerli kabul edilerek yetki itirazının kaldırılması ve işin esasının incelenerek yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
UE