9. Hukuk Dairesi 2014/6063 E. , 2015/18071 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A)Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalıya ait işyerinde 23/12/2010 tarihinde işe başladığını, ikramiye dahil aylık net 1.280,00 TL ücret ile çalıştığını, iş akdinin davalı işveren tarafından haklı neden olmadan feshedildiğini iddia ederek, kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının 23/12/2010- 22/08/ 2012 tarihleri arasında satış sonrası hizmetler bölümünde servis danışmanı olarak çalıştığını, davacının iş akdinin 4857 sayılı yasanını25/II-e maddesi çerçevesinde yasanın aradığı şekil ve şartlarına uygun olarak haklı nedenle feshedilmiş olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, fesih gerekçesi yapılan müşteri telefonlarının değiştirilmesi olayına ilişkin davacının savunmasının alındığı davacının savunmasında işe ilk girdiği dönemde her hangi bir şikayete maruz kalmamak için böyle bir şey yaptığını beyan ettiği, söz konusu savunmanın 27/07/2012 tarihinde istendiği ve davacının aynı tarihte savunmasını verdiği, fesih bildiriminin 22/08/2012 tarihli olup, feshin herhangi bir disiplin soruşturması ve disiplin kurulu kararı sonrası alınmadığı, işverene tanınan haklı nedenle derhal fesih hakkının kullanılması süresiz olmayıp fiilin öğrenilmesinden itibaren 6 iş günü içinde her halukarda ise fiilin gerçekleşmesinden itibaren 1 yıl içinde kullanılması gerektiği, savunmaya göre fiilin davacının işe girdiği 2010 yılı içinde gerçekleştiği,davalı işverenliğin temmuz 2012 de fesih konusu olaydan haberdar olduğu, haklı nedenle fesih için gereken yasal 6 iş günlük süre içerisinde fesih hakkının kullanılmadığı gibi fiilin üzerinden 1 yıldan fazla zaman geçtiği, dolayısıyla haklı fesih nedenine dayanılamayacağı davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı gerekçesi ile kıdem ve ihbar tazminatı talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili yasal süresi içinde temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
İş sözleşmesinin feshinin haklı olup olmadığı ve hak düşürücü süre içinde feshedilip feshedilmediği hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
İşçi veya işveren bakımından haklı fesih nedenlerinin ortaya çıkması halinde, iş sözleşmesinin diğer tarafının sözleşmeyi haklı nedenle fesih yetkisinin kullanılma süresi sınırsız değildir. Bu bakımdan 4857 sayılı İş Kanununun 26 ncı maddesinde, fesih nedeninin öğrenildiği tarih ile olayın gerçekleştiği tarih başlangıç esas alınmak üzere iki ayrı süre öngörülmüştür. Bu süreler içinde fesih yoluna gitmeyen işçi ya da işverenin feshi, haklı bir feshin sonuçlarını doğurmaz. Bu süre, feshe neden olan olayın diğer tarafça öğrenilmesinden itibaren altı işgünü ve herhalde fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıl olarak belirlenmiştir.
4857 sayılı İş Kanununda, işçinin maddî çıkar sağlamış olması halinde bir yıllık sürenin işlemeyeceği öngörülmüştür. O halde, haklı feshe neden olan olayda işçinin maddî bir menfaati olmuşsa, altı işgününe riayet etmek koşuluyla olayın üzerinden ne kadar süre geçerse geçsin işverenin haklı fesih imkânı vardır.
Altı iş günlük süre işçi ya da işverenin haklı feshe neden olan olayı öğrendiği günden itibaren işlemeye başlar. Olayı öğrenme günü hesaba katılmaksızın, takip eden iş günleri sayılarak altıncı günün bitiminde haklı fesih yetkisi sona erer.
İşverenin tüzel kişi olması durumunda altı işgünlük süre feshe yetkili merciin öğrendiği günden başlar. Bu konuda müfettiş soruşturması yapılması, olayın disiplin kurulunca görüşülmesi süreyi başlatmaz. Olayın feshe yetkili kişi ya da kurula intikal ettirildiği gün altı iş günlük sürenin başlangıcını oluşturur. Bir yıllık süre ise her durumda olayın gerçekleştiği günden başlar.
Haklı fesih nedeninin devamlı olması durumunda hak düşürücü süre işlemez (Yargıtay 9.HD. 15.2.2010 gün, 2008/16869 E, 2010/3345 K). Örneğin, ücreti ödenmeyen işçi ödeme yapılmadığı sürece her zaman haklı nedenle iş sözleşmesini feshedebilir. Bu örnekte işçi açısından haklı fesih nedeni her an devam etmektedir. Ancak işçinin daimî olarak bir başka göreve atanması veya iş şartlarının esaslı şekilde ağırlaştırılması halinde, bu değişikliğin sonuçları sürekli gibi görünse de işlem anlıktır. Buna göre sözleşmesini feshetmeyi düşünen işçinin bunu işçinin altı işgünü içinde işverene bildirmesi gerekir. Yine işyerinde işi yavaşlatma ve üretimi düşürme eyleminin süreklilik göstermesi durumunda, altı iş günlük süre eylemenin bittiği tarihten başlar.
İşçinin ücretinin ödenmemesi temadi eden bir durum olmakla birlikte fesih hakkı ödemenin yapıldığı ana kadar kullanılabilir. Aksi halde Yasanın 24/III-e maddesinde öngörülen neden ortadan kalkmış olur. Fesih iradesinin altı iş günü içinde açıklanması yeterli olup, bu süre içinde tebligatın muhatabına ulaşmış olması şart değildir
4857 sayılı Yasanın 26 ncı maddesinde öngörülen altı işgünlük ve bir yıllık süreler ayrı ayrı hak düşürücü niteliktedir. Bir başka anlatımla fesih hakkının öğrenmeden itibaren altı iş günü ve olayın gerçekleşmesinden itibaren bir yıl içinde kullanılması şarttır. Sürelerden birinin dahi geçmiş olması haklı fesih imkânını ortadan kaldırır. Hak düşürücü sürenin niteliğinden dolayı taraflar ileri sürmese dahi, hâkim resen dikkate almak zorundadır.
Bu maddede belirtilen süreler geçtikten sonra bildirimsiz fesih hakkını kullanan taraf, haksız olarak sözleşmeyi bozmuş sayılacağından ihbar tazminatı ile şartları oluşmuşsa kıdem tazminatından sorumlu olur.
Yukarıda değinilen altı işgünlük ve bir yıllık hak düşürücü süreler, işçi açısından 24/II madde, işveren açısından ise 25/II maddede belirtilen sebeplere dayanan fesihler yönünden aranmalıdır. Bu itibarla, geçerli nedene dayanan fesih durumlarında, 26 ncı maddede öngörülen hak düşürücü süreler işlemez. Dairemizin istikrar kazanmış uygulaması bu yönde olup, geçerli nedene dayanılarak yapılan fesihlerde belirtilen hak düşürücü sürelerin yerine “makul süre” içinde sözleşmenin feshedilebileceğini kabul etmektedir (Yargıtay 9. HD. 2.2.2009 gün 2008/9790 E. 2009/1003 K.).
Somut olayda, davacının iş akdinin feshine konu olayın doğruluk ve bağlılığa uymayan davranış olduğu ortadadır. Aynı zamanda davacının bu eyleminden dolayı hakkında müşteri şikayeti olmasını engellemesi ve müşteri memnuniyeti üzerinden prime hak kazanması nedeni ile maddi kazanç sağladığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu nedenle eylemin üzerinden 1 yıl geçmesinin önemi yoktur. Davalı işveren tarafından feshe konu eylemin öğrenilmesinin ardından fesih hakkının 6 iş günlük süre içerisinde kullanılıp kullanılmadığı yönünden her ne kadar mahkemece sürenin geçtiğini kabul etmiş ise de; dosya kapsamındaki davalı iş yeri kayıtlarından davacıdan savunma talep eden makam ile fesih işlemini gerçekleştiren makamın aynı olmadığı tespit edilmiştir. Bu sebeple, feshe yetkili makamın kim olduğu, bu makamın feshe konu olayı ne zaman öğrendiği hususlarının araştırılması sureti ile sonuca gidilmesi gerekmektedir. Eksik araştırma ile feshin 6 iş günlük süre içerisinde gerçekleşmediği gerekçesi ile kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 18.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.