9. Hukuk Dairesi 2015/13074 E. , 2015/17623 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı dava dilekçesi ile İznik Endüstri Meslek Lisesi"nde 15/10/2006 tarihinden 30/06/2009 tarihine kadar çalıştığını haksız işten çıkarıldığını ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve yıllık izin alacaklarını istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ...ı vekili, davacının istifa ederek ayrıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... Lisesi Okul Aile Birliği vekili, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının ve Bozma İlamının Özeti
Mahkemenin ilk kararı ,Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 08/04/2014 tarih 2012/33180 Esas 2014/25568 Karar sayılı ilamı ile özetle " Somut olayda dosyadaki istifa dilekçelerinin gerçeği yansıtmadığı, okulun tatile girdiği dönemlerde düzenlenip okul açılışında davacının tekrar işe girişinin bildirildiği ve davacının yaptığı işin niteliği dikkate alındığında belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışmasını gerektirecek objektif bir neden bulunmaması dikkate alındığında istifa dilekçelerinin geçersiz sayılarak davacının iş sözleşmesinin işverence haksız feshi sebebiyle kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulü gerekirken, mahkemece istifa dilekçelerine değer verilmesi ve akdin belirli süreli kabul edilmesi hatalıdır.
Somut olayda, mahkemece, tanık beyanına göre belirlenen fazla çalışma ücreti ve genel tatil ücreti alacaklarından takdiri indirim yapılmadan hüküm kurulması isabetsizdir.
Mahkemece, talep aşılarak, ıslah ile artırılan alacak miktarlarına faiz yürütülmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Mahkemece, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13/j maddesine göre harçtan muaf olan davalı Bakanlığın harca mahkûm edilmesi isabetsizdir. Karar tarihinde yürürlükte olan tarifenin 12. maddesine göre taraflar lehine hükmedilen vekâlet ücretinin nispî olması gerekirken, mahkemece, maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi de hatalı olduğu” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece özetle; tüm dosya kapsamına göre bozma ilamı doğrultusunda davacının kıdem ve ihbar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiş,davacının fazla çalışma ücreti ve genel tatil ücreti alacaklarının olduğu ancak bu alacakların tanık beyanları ile belirlenmiş olması karşısında bu alacaklardan %40 oranında takdiri indirim yapılması gerektiğinin uygun olacağı kanaatine varılmış ve ilk kararda belirtilen miktarlardan davalı bakanlık açısından bu oranda takdiri indirim yapıldığı, ilk kararı davalı okul aile birliği temyiz etmediğinden okul aile birliği açısından kararın kesinleştiği,bozmadan sonra davalı okul aile birliği açısından davacı lehine usuli kazanılmış hak doğduğundan fazla mesai ücreti ve genel tatil ücreti alacaklarında daha azına hükmedilemiyeceğinden okul aile birliği açısından ilk kararda hüküm altına alınan fazla mesai ücreti ve genel tatil ücreti alacakları aynen hüküm altına alınmış,yıllık izin ücreti talebi ilk kararda olduğu gibi reddedilmiş,davacı ıslah dilekçesinde faiz talebinde bulunmadığı için ıslah ile artırılan alacak miktarlarına faiz yürütülmeden karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalılar temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara,toplanan delillere kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasında uyuşmazlık, ... Bakanlığı’nın temyizi üzerine yapılan bozma kararından, ilk kararı temyiz etmeyen davalı Okul Aile Birliği’nin yararlanıp, yararlanmayacağıdır.
İş sözleşmesi gereği işçiyi çalıştırma şart olduğundan, isçiyi çalıştıran herkes 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun anlamında işveren sayılmaktadır. Dolayısı ile feshin geçersizliği ve işe iade davasında aleyhine dava açılan ve davalı konumunda olan işveren, davacı işçiyi çalıştıran işverendir. Açılacak her dava, işveren olan kişi aleyhine açılmalıdır. İşverenin gerçek veya tüzel kişi olması mümkündür. 4857 sayılı İş Kanunu"nun 2. maddesinde "İşyerinde işveren adına hareket eden ve işin ve işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimselere işveren vekili denir. İşveren vekilinin bu sıfatla işçilere karşı muamele ve yükümlülüklerinden doğrudan işveren sorumludur. Bu anlamda işveren adına hareket eden ve bu anlamda emrindeki işçinin iş sözleşmesini fesheden işveren vekilinin, bu işlemine karşı işveren taraf gösterilerek feshin geçersizliği isteminde bulunmak gerekir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 49 ve 50. maddelerinde; tüzel kişilerin, kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla fiil ehliyetini kazanacakları ve iradelerini bu organları aracılığıyla açıklayacakları, aynı şekilde HUMK"nun 39. (HMK.52) maddesine göre ehliyeti haiz olan tüzel kişilerin yasal organları ile hareket edecekleri hüküm altına alınmıştır.
Organlar, hukukî işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına sokarlar. Tüzel kişinin, fonksiyonlarını, kanuna veya tüzel kişinin ana sözleşmesine göre, bağımsız olarak yerine getirmek üzere seçilen veya atanan ya da kendisine bu fonksiyonları bağımsız olarak yerine getirmek üzere fiilen ve dışarıdan belli olacak şekilde yetki verilen kişi ya da kişi gruplarına organ adı verilir. Organlar, hükmi şahsın iradesini açıklarlar, tüzel kişiyi içeride yönetir, dışa karşı da temsil ederler. Tüzelkişinin organından söz edebilmek için onun mutlaka tüzel kişinin irade ve karar organı olması zorunlu değildir. Onun içindir ki, genel kurul, yönetim kurulu yanında çeşitli yöneticiler tüzel kişinin organı olarak değerlendirilebilir. Bu kapsamda, genel olarak dış ilişkilerde, bazı kimselerin tüzel kişinin hukuki muamelelerine katılması öngörülmüşse, bu kimseler de tüzel kişinin organı sayılırlar.” (HGK. 2004/21-406 E, 2004/434 K).
Kamu tüzel kişileri, görevleri bakımından kamu otoritesini temsil eden tüzel kişiler olup; kanunla ya da kanunun verdiği yetkiye dayanılarak idare tasarrufu ile kurulur (Anayasa md. 123; MK. 52). Taraf ehliyetine de kamu tüzel kişileri sahiptir.
Devlet tüzel kişiliğine bağlı ve ayrı tüzel kişiliği bulunmayan kuruluşların ise, taraf ehliyeti yoktur; bunların işlemleri ile ilgili davaların bağlı bulundukları tüzel kişiliğe karşı açılmaları gerekir. Bağlı bulunun kuruluşun 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesi anlamına işveren sıfatına haiz olması, bağlı bulunduğu tüzel kişiliğin taraf sıfatını ve işverenlik sıfatını ortadan kaldırmaz. Zira bu kuruluş, tüzel kişiliğin bir organıdır.
Somut olayda, Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen fazla mesai ve genel tatil alacağından davalı Okul Aile Birliği’nin temyizi bulunmadığı gerekçesi ile mahkemece taktiri indirim yapılmamıştır.
Okul aile birlikleri Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullar bünyesinde kurulan birlikler olup tüzel kişiliği yoktur. Davalı okul aile birliğinin ehliyeti yoktur. Bu nedenle davacıya okul aile birliğini temsil eden Milli Eğitim Bakanlığı’nı davada taraf ve dava ehliyeti yönünden temsil etmektedir. Okul Aile Birliği’nin tüzelkişiliği bulunmayıp T.C. Milli Eğitim Bakanlığı mevzuatı gereğince T.C. Milli Eğitim Bakanlığı’nın organı niteliğindedir ve T.C. Milli Eğitim Bakanlığı’nı temsil etmektedir.Bu nedenlerle Bakanlığın temyizi üzerine yapılan bozma kararındaki bozma sebepleri Bakanlığın organı olan Okul Aile Birliği’ni de kapsayacağından Mahkemece Okul Aile Birliği yönünden fazla mesai ve genel tatil alacağında hakkaniyet indirimi yapılmaması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,13.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.