7. Hukuk Dairesi 2015/30517 E. , 2016/6323 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasındaki dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi süresi içinde davalı vekili tarafından istenilmekle, duruşma için tebliğ edilen 10.11.2015 Salı günü belirlenen saatte temyiz eden davalı ..... vekili Av..... ile Davacı ... vekili Av.... geldiler. Gelenlerin huzuru ile duruşmaya başlandı. Duruşmada hazır bulunan tarafların sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyadaki belgeler incelendi. Gereği görüşüldü:
Davacı vekili, davacının 13/01/2004-02/11/2009 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ziyaret etmediği halde davacının ziyaret etmiş gibi sahte evrak düzenlemesi nedeniyle iş sözleşmesinin haklı feshedildiğini iddia ederek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece feshin 6 günlük hak düşürücü sürede yapılmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İş sözleşmesinin hak düşürücü süre içinde feshedilip feshedilmediği hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
İşçi veya işveren bakımından haklı fesih nedenlerinin ortaya çıkması halinde, iş sözleşmesinin diğer tarafının sözleşmeyi haklı nedenle fesih yetkisinin kullanılma süresi sınırsız değildir. Bu bakımdan 4857 sayılı İş Kanununun 26 ncı maddesinde, fesih nedeninin öğrenildiği tarih ile olayın gerçekleştiği tarih başlangıç esas alınmak üzere iki ayrı süre öngörülmüştür. Bu süreler içinde fesih yoluna gitmeyen işçi ya da işverenin feshi, haklı bir feshin sonuçlarını doğurmaz. Bu süre, feshe neden olan olayın diğer tarafça öğretilmesinden itibaren altı işgünü ve herhalde fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıl olarak belirlenmiştir.
4857 sayılı İş Kanununda, işçinin maddî çıkar sağlamış olması halinde bir yıllık sürenin işlemeyeceği öngörülmüştür. O halde, haklı feshe neden olan olayda işçinin maddî bir menfaati olmuşsa, altı işgününe riayet etmek koşuluyla olayın üzerinden ne kadar süre geçerse geçsin işverenin haklı fesih imkânı vardır.
Altı iş günlük süre işçi ya da işverenin haklı feshe neden olan olayı öğrendiği günden itibaren işlemeye başlar. Olayı öğrenme günü hesaba katılmaksızın, takip eden iş günleri sayılarak altıncı günün bitiminde haklı fesih yetkisi sona erer.
İşverenin tüzel kişi olması durumunda altı işgünlük süre feshe yetkili merciin öğrendiği günden başlar. Bu konuda müfettiş soruşturması yapılması, olayın disiplin kurulunca görüşülmesi süreyi başlatmaz. Olayın feshe yetkili kişi ya da kurula intikal ettirildiği gün altı iş günlük sürenin başlangıcını oluşturur. Bir yıllık süre ise her durumda olayın gerçekleştiği günden başlar.
4857 sayılı Yasanın 26 ncı maddesinde öngörülen altı işgünlük ve bir yıllık süreler ayrı ayrı hak düşürücü niteliktedir. Bir başka anlatımla fesih hakkının öğrenmeden itibaren altı iş günü ve olayın gerçekleşmesinden itibaren bir yıl içinde kullanılması şarttır. Sürelerden birinin dahi geçmiş olması haklı fesih imkânını ortadan kaldırır. Hak düşürücü sürenin niteliğinden dolayı taraflar ileri sürmese dahi, hâkim resen dikkate almak zorundadır.
Bu maddede belirtilen süreler geçtikten sonra bildirimsiz fesih hakkını kullanan taraf, haksız olarak sözleşmeyi bozmuş sayılacağından ihbar tazminatı ile şartları oluşmuşsa kıdem tazminatından sorumlu olur.
Yukarıda değinilen altı iş günlük ve bir yıllık hak düşürücü süreler, işçi açısından 24/II madde, işveren açısından ise 25/II maddede belirtilen sebeplere dayanan fesihler yönünden aranmalıdır. Bu itibarla, geçerli nedene dayanan fesih durumlarında, 26 ncı maddede öngörülen hak düşürücü süreler işlemez. Dairemizin istikrar kazanmış uygulaması bu yönde olup, geçerli nedene dayanılarak yapılan fesihlerde belirtilen hak düşürücü sürelerin yerine “makul süre” içinde sözleşmenin feshedilebileceğini kabul etmektedir.
Somut olayda, davacının davalıya ait işyerinde tıbbi satış mümessili olarak çalıştığı, davacının çalışmış olduğu bölgede ziyaret etmesi gereken eczane ve doktorları ziyaret etmediği halde 11/06/2009, 18/06/2009, 13/08/2009, 26/08/2009, 14/09/2009 ve 23/09/2009 tarihlerinde ziyaret etmiş gibi rapor düzenlendiğinin tespit edildiği, bu tespit üzerine davacının iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından 26/10/2009 tarihli fesih bildirimi ile 4857 sayılı Kanun"un 25/II-e ve h maddeleri gereğince davacının eylemi doğruluk ve bağlılığa uymadığından işverence sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği anlaşılmaktadır.
Tüm dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davalı işveren tarafından feshe konu olan olayın öğrenilmesinden sonra 21.10.2009 tarihinde yetkili makama ulaşıldığı, 26.10.2009 tarihinde davacıya fesih bildirimi yapıldığı, davalı tarafından feshin altı günlük iş süresi içerisinde yapıldığı ve haklı nedene dayandığı anlaşıldığından, davacının kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin reddi yerine kabulü hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine,Yargıtay duruşmasında kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir olunan 1.100,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 15/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.