11. Hukuk Dairesi 2020/2753 E. , 2020/5412 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Bingöl 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 14/02/2018 tarih ve 2017/386 E. - 2018/66 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi"nce verilen 24/01/2019 tarih ve 2019/25 E. - 2019/54 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, Bingöl İcra Müdürlüğü"nün 2014/59 sayılı dosyası kapsamında 3. haciz ihbarnamesinin davacıya tebliğ edildiğini, 1. ve 2. haciz ihbarnamelerinden haberi olmadığından süresinde gerekli itirazları yapmasının mümkün olmadığını bu tebliğlerin usulsüz olduğu kanaatinde olduğunu, davacının icra takip dosyası borçlusu olan dava dışı Bingöl Beton İnş. İml. Yakıt Taşımacılık Ltd. Şti."ye hiçbir borcu bulunmadığı gibi adı geçen şirkete ait olup da davacının uhdesinde bulunan bir taşınır veya taşınmaz malın da bulunmadığını söz konusu şirketin bazı borçlarına davacının kefil sıfatıyla imza atmış olması nedeniyle tüm şahsi mal varlığını kaybettiğini, halihazırda takip borçlusuna ait bir mal varlığını uhdesinde bulundurmadığı gibi kendisine ait bir mal varlığının dahi bulunmadığını, takip borçlusu şirketin davacının oğluna ait olduğunu ve ticaretinin bozulması nedeni ile şirketin acz içine düştüğünü, davacın da bu sıkıntılardan nasibini aldığını, haciz ihbarnamelerinin yersiz ve gerçeğe aykırı olduğunu belirterek, Bingöl İcra Müdürlüğü"nün 2014/59 sayılı dosyası kapsamındaki haciz ihbarnameleri nedeni ile davacının İİK 89. madde çerçevesinde borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının 1. ve 2. haciz ihbarnamelerinden haberi olmadığı gerekçesiyle itirazları yapamadığı iddiasının yerinde olmadığını, 1. ve 2. haciz ihbarnamelerinin davacının adres kayıt sistemindeki adreslerine tebliğ olunduğunu, davacının eşiyle yaşadığı adres olduğunu, 1. ve 2. haciz ihbarnamesine İİK’nın 65. maddesine göre yapılmış bir gecikmiş itirazın da bulunmadığını, davacının borçlu şirketin ticari temsilcisi gibi davrandığı haklarından yararlandığı ve yükümlülüklerini yerine getirdiğini nitekim davacının da dava dilekçesinde borçlu şirketin kefili olduğunu ikrar ettiğini, bunun bile tek başına davacının iddiasının aksinin ispatı olduğunu, davacının şirketin alacaklarından olduğu kadar borçlarından da sorumluluğunu gerektirmekte olduğundan davanın reddine ve kötüniyetli davacı aleyhine %20 tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davanın, İİK"nın 89. maddesi uyarınca menfi tespit istemine ilişkin olduğu, davacının, İİK"nın 89. maddesi uyarınca menfi tespit davası açabilmek için icra mahkemesine başvurarak haciz ihbarnamesinin şikayet yoluyla iptalini isteme gibi bir zorunluluğu bulunmadığı, Medeni Kanunun 6. maddesi ve HMK"nın 190. maddesi gereğince iddia sahibi iddiasını ispat etmekle yükümlü olduğunu, genel kural ve İİK"nın 89. maddesi hükmü böyle olmakla birlikte somut olayın özelliğine göre ispat yükünün yer değiştirebileceğinin açık olduğu, somut olayda davacının takip borçlusuna borcunun bulunmadığını belirttiği, davalı tarafından verilen cevapta ise davacı ile borçlu arasında borcu doğuran bir hukuki ilişkiden söz edilmediği sadece davacının takip borçlusu şirketin işlerini takip ettiği, şirketin temsilcisi gibi hareket ettiği, birtakım belgelere imza attığı, davacının takip borçlusu şirket müdürünün babası olduğu ve davacının borçlu olmadığını ispat etmesi gerektiğinin belirtildiği bu durumda takip borçlusunun davacıdan alacaklı olduğunu belirten borç doğuran bir ilişkinin davalı (alacaklı) tarafından ileri sürülmesi gerektiği, böyle bir ilişkiye dayanmadan soyut olarak borçlunun davacıdan alacaklı olduğu ileri sürülemeyeceği ve bu ilişkinin neye dayalı olduğu açıklanmadan davacıdan borçlu olmadığını ispat etmesinin beklenemeyeceği, dosyada alacağın varlığına ilişkin bilgi ve belge bulunmadığından davacıdan borçlu olmadığını ispat etmesinin beklenemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili tarafından karar karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’nin 2019/25 esas ve 2019/54 karar sayılı ve 24/01/2019 tarihli ilamında, ilk derece mahkemesi tarafından davanın kabulüne ilişkin verilen kararın usul ve esas yönden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, davalı vekili tarafından karara karşı temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle maddi hukuka ve muhakeme hukukuna uygun bulunan Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’nin 2019/25 Esas ve 2019/54 Karar sayılı ve 24/01/2019 tarihli kararının ONANMASINA, dosyanın Bingöl 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 1,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 25/11/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.