19. Ceza Dairesi 2016/13502 E. , 2018/4494 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Ceza Mahkemesi
SUÇ : 2004 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜMLER : Mahkumiyet, Beraat
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
A-) Sanık ... hakkında İİK"nun 331/1 maddesi nedeniyle yapılan şikayet kapsamında kurulan beraat hükmüne karşı şikayetçi vekilinin temyiz itirazları yönünden;
Sanığın suça konu taşınmazın satış vekaletini elinde bulundurmasının veya vekaleten satış yapması eyleminin ispatlanamadığı, ispatlansa dahi, alacaklıyı zarara sokmak maksadı ve özel kastıyla muvazaalı işlemi yapan kişilerle iştirak halinde olduğunu göstermeyeceği, satış işleminde mevcut iradenin vekaleten davrandığı kişilerin iradesi olduğu, keza sanığın kendi adına değil vekaleti veren kişiler adına hareket ettiği ve işlemin tarafı olmadığı, atılı suçun manevi unsuru olan alacaklıya zarar verme kastının ancak vekaleti veren ve işlemin tarafı olan kişilerde bulunabileceği, dolayısıyla sanığın sırf vekaleten tapu işlemi yapması eylemiyle iştirak halinde bu suçu işleyemeyeceği anlaşılmakla tebliğnamedeki düşünceye bu sanık yönünden iştirak edilmemiştir.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Eyleme ve yükletilen suça yönelik şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden, tebliğnameye aykırı olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA,
B-) İİK"nın 331/1. maddesinde aykırılık suçundan; Sanık ... ile ... hakkında kurulan beraat hükümlerine karşı şikayetçi vekilinin, Sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne karşı sanık müdafiinin temyiz itirazları yönünden;
Sanık ... hakkında yukarıda yapılan açıklamalar ve sanık ... ile olan borç alacak ilişkisine dair çelişkili beyanları dikkate alındığında, sanık ..."nın ödeme emrini tebliğ aldıktan sonraki gün Ford Cargo markalı kamyonun satış işlemini yapması eylemine uyan İİK 331/1. maddesinde yazılı "alacaklıyı zarara sokmak maksadıyla mevcudunu eksiltmek" suçunun sabit olduğu, bunun için ayrıca bir de taşınmazı satmak eylemine gerek kalmadığı değerlendirilmekle, tebliğnamedeki eksik inceleme hususundaki düşünceye iştirak edilmemiştir.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1-) Sanık ... "nın, diğer sanık olan oğlu ..."dan satın aldığı iddia edilen Antalya/.../... Köyü 4321 parsel taşınmazın 22.07.2014 tarihindeki satışı eylemine ilişkin olmak üzere;
5237 sayılı TCK’nın 37 ila 41. maddelerindeki iştirake ilişkin hükümlerin İİK’nın 331/1. fıkrasında yazılı suçun unsuru olan özel kastın varlığının tespiti halinde uygulama alanı bulacak olması karşısında; sanığın üzerine atılı bulunan İİK"nın 331. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen takibi şikayete bağlı olan seçimlik hareketli bu suçun; "Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu; alacaklısını zarara sokmak maksadıyla,
- Mallarını veya bunlardan bir kısmını mülkünden çıkararak,
- Telef ederek
- Kıymetten düşürerek,
- Hakiki surette yahut gizleyerek muvazaa yoluyla başkasının uhdesine geçirerek,
- Asıl olmayan borçlar ikrar ederek; mevcudunu suni surette eksiltirse” şeklinde tanımlanan seçimlik hareketlerden herhangi birisinin işlenmesiyle, diğer koşulların da (alacaklının,borçlu aleyhine aciz belgesi aldığını veya alacağını alamadığını ispat ettiği takdirde) gerçekleşmesi halinde oluşacağının yerleşik uygulamalarda benimsenmiş olması,
Somut olayda; şikayetçi vekilinin, borçlu aleyhine icra takibine konu ettiği düzenleme tarihleri 05.09.2013, ödeme /vade tarihleri 05.10.2013, 05.11.2013, 05.12.2013 ve 30.12.2013 olan 4 adet bono kaynaklı borcu ödemekten kaçınmak amacıyla sahip olduğu taşınmazı babası ..."ya sattığını iddia etmesine rağmen, satışın muvazaalı olup olmadığının sadece alıcının babası olması dışında; ödemenin ne şekilde yapıldığı, borçlunun satış karşılığında elde edilen satış bedelini nerede veya diğer hangi borçların ödenmesinde kullanıldığı gibi diğer delillerle de ispatlanması gerekmesi, dolayısıyla mahkemece buna göre İİK 331. maddesinde belirtilen suçun unsurlarının oluşup oluşmadığı ile sanığın bu suça iştirak halinde hareket edip etmediği hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde, sadece sanığın borçlu olmadığından bahisle beraat kararı verilmesi,
2-) İİK’nın 331/1. maddesinde düzenlenen suç bakımından 5237 sayılı TCK’nın iştirake dair hükümlerinin uygulanabilecek olması nedeniyle, sanığın mutlaka borçlu olmasının gerekmemesi, icra ödeme emrinin borçluya tebliğini izleyen gün noterde yapılan araç satış sözleşmesinin alıcısı konumunda bulunması, dolayısıyla fiile iradi bir şekilde müştereken yaptığı eylemle olumlu bir katkıda bulunması, borçludan olan alacağının tahsili amacıyla bu satış ilişkisinin gerçekleştiğini ayrıca borçluya elden bir para ödemediğini ikrar etmesi, ancak buna rağmen takas veya mahsup şeklinde değil, satış sözleşmesi şeklinde bir devir gerçekleştirmesi nedeniyle icra dosyası alacaklısının aleyhine gerçekleşen satış işlemini muvazaalı şekilde yapmış olduğunun dosya kapsamından anlaşılmış olması karşısında sanık ..."ın mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde borçlu olmadığından bahisle beraatine karar verilmesi,
3-) 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesiyle Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 253. maddesinde değişiklik yapılarak madde içeriğinden "etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile" ibaresinin çıkarılması nedeniyle özel bir etkin pişmanlık hükmü olan 2004 İcra ve İflas Kanunu"nun 354. maddesinin aynı Kanun"un 331/1. maddesinde düzenlenen suç yönünden uzlaştırma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmemesi, suçun işlenmesinden sonra fail ile mağdur arasındaki çekişmeyi bir uzlaştırmacının girişimiyle kısa zamanda tarafların özgür iradeleriyle ve adli merciler daha fazla meşgul edilmeden sonuçlandırmayı amaçlayan uzlaştırmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka öncelikle uygulanması zorunlu bir maddi ceza ve ceza muhakemesi hukuku kurumu olması ve İcra ve İflas Kanunu"nun 354. maddesinin yerine geçip anılan maddenin uygulanmasını ortadan kaldırmaması karşısında, sanık ... Taşçı hakkında 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesiyle değişik CMK"nın 253, 254. maddelerinin uygulanması zorunluluğu,
Kabule göre ise;
Sanık ... Taşçı hakkında hükmedilen 6 ay kısa süreli hapis cezasının, 5237 sayılı TCK"nın 50/1-a maddesi gereği adli para cezası seçenek yaptırımına çevrilmesi sırasında günlüğü 20 TL"den takdir edilerek çarğılması sonucu 3600 TL yerine 3700 TL bulunması,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık müdafi ile şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden sanıklar ..., ... ve ... hakkında kurulan HÜKÜMLERİN, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca tebliğnameye kısmen uygun olarak BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine 12/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.