8. Hukuk Dairesi 2011/8043 E. , 2012/4661 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve Düzce Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair ...Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 27.09.2011 gün ve 176/201 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, vekil edeninin maliki bulunduğu dava dışı 532 sayılı parselin güneyinde bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın, öncesinde ..."in tasarrufunda iken 1977 yılında vekil edenine satarak zilyetliğini devrettiğini, anılan tarihten itibaren vekil edeninin eklemeli kazandırıcı zilyetliğinde bulunduğunu ve yararına kazanma koşullarının gerçekleştiğini, taşınmazın evveliyatından bu yana tarımsal amaçlı kullanıldığını açıklayarak nizalı taşınmazın vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davacı yararına zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının oluşmadığını, dava konusu taşınmazın derenin etki alanı içerisinde kaldığını açıklayarak davanın reddine ve nizalı yerin TMK nun 713/6. maddesi uyarınca Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı Düzce Köyü Tüzel Kişiliği, yöntemine uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edildiği halde yargılama oturumlarına katılmamış ve davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, teknik bilirkişinin 03.06.2011 tarihli krokisinde A harfi ile gösterilen 2721 m2"lik bölümün son parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, davalı Hazinenin tescil talebinin reddine karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dava konusu taşınmazın 1976 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında "dere yatağı" vasfı ile tespit harici bırakıldığı saptanmıştır. Kural olarak dere yatakları Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdendir. Bilindiği üzere aktif dere yatakları ile derenin etki alanında kalan yerlerin kazanılması mümkün bulunmamaktadır. Ancak, aktif dere yatağında ve etki alanında kalmayan bir yerin koşulları mevcut olduğu takdirde, niteliğine göre zilyetlik ve imar-ihya yoluyla kazanılmaları olanaklıdır. Somut olaya gelince; keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar, öncesinde bağ niteliğiyle dava dışı Halil Sürer"in tasarrufundaki taşınmazın bir bölümü üzerinde bulunan toprağın yağış nedeniyle derenin taşması sonucu selin etkisiyle taşındığını,sonrasında ..."in yaklaşık 30 yıl önce taşınmazı davacıya satarak zilyetliğini devrettiğini, davacının da taşınmazın diğer bölümünde bulunan toprağı tesviye ederek selin etkisiyle zarar gören taşınmaz bölümünü tekrar tarım arazisi haline getirdiğini açıklamışlardır. Uzman ziraat ve jeoloji mühendisi bilirkişilerin 08.06.2011 tarihli ortak raporlarında, nizalı alanın 1962 yılı öncesi ve sonrasında derenin eski yatağından etkilenmiş olabileceğini ancak bu durumun yeni güncel yatağın oluşmasından bu yana (1962-1997 arasında) değiştiğini, güncel derenin taşkın zamanlarında ikincil kanallar açarak ve taşkın çökelleri bırakarak davalı alanı etkilediğini, dava konusu alanın tortullarının dere ve alüvyon düzlüklerinin ortak jeolojik etkilerinin ürünü olduğunu bildirmişlerdir. Bu kapsamda nizalı taşınmazın halen derenin etki alanından kurtulmadığı ve taşkın sahası içerisinde kaldığının kabulü gerekir. Açıklandığı üzere; derenin etki alanı ve taşkın sahası içerisinde kalan dava konusu taşınmazın, bu hali ile TMK.nun 715. Maddesi kapsamında Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunun ve aynı Kanunun 999. maddesi gereğince özel mülkiyete konu olamayacağının kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken; dosya kapsamına uygun olmayan yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle ve 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.