8. Hukuk Dairesi 2012/3966 E. , 2012/4591 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ve ... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 21.06.2011 gün ve 35/101 saylı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla doya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar; kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik nedeniyle Hazine üzerinde kayıtlı bulunan 138 ada 2 parsele ait tapu kaydının iptaliyle adlarına eşit oranda tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kabulüne, karar verilmiştir.
Hüküm; davalı Hazine temsilcisi, tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğini belirlemekten uzak olduğu gibi hüküm vermeye de yeterli bulunmamaktadır.
Şöyle ki; dava konusu 28232,13 m2 yüzölçümünde ve "tarla" niteliğinde bulunan 138 ada 2 parsele ait kadastro tutanağındaki bilgilere göre; senetsizden, Devletin hüküm ve tasarrufunda olup, ileride ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerlerden olduğu, ... ve ... (davacılarımız) tarafından 1989 yılında sürülerek tarla haline getirdikleri ve 1997 yılında kayısı ağaçları diktikleri, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı şartların gerçekleşmediği anlaşılmakla 21.08.2000 tarihinde Hazine adına tespit edildiği ve kadastro tespitinin 26.05.2001 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu taşınmazın niteliği ve öncesi itibariyle zilyetlikle kazanmaya elverişli yerlerden bulunup bulunmadığı hususunda duraksama hasıl olmuş ve yalnızca yerel bilirkişiler ile re"sen dinlenen tutanak bilirkişilerin beyanlarıyla yetinilerek hüküm kurulması doğru olmamıştır. Zilyetlik maddi olaylardan olup 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14/1. maddesi uyarınca yerel bilirkişi ve tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Bu bakımdan, tarafların tanık ve delillerini bildirmeleri konusunda mahkemece kendilerine herhangi bir süre ve imkan tanınmaması usul ve kanuna aykırıdır.
Bu bakımdan, bir arazinin kullanım süresi ve niteliğini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının kadastro tespit tarihinden önceki yıllara ait ve en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için 2000 kadastro tespit tarihine göre, 20 – 30 yıl öncesine ait (1970–1980 yılları arası) stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerektiği uzman öğretim üyelerinin yayınlarındaki görüşleri olup, bu görüş Dairenin kararlılık kazanmış içtihatlarıyla da benimsenmiştir. Ayrıca, stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelenirse arazinin üç boyutlu görüleceği, taşınmazın sınırlarının belirlenebileceği ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi olanaklıdır.
Mahkemece, yapılacak iş; tanıklarını bildirmeleri için taraflara süre ve imkan tanınması, yerel bilirkişi ve tanıkların HMK.nun 243, 244, 259 ve 290/2. maddeleri gereğince davetiye ile keşif yerine çağrılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenmeleri, ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi ve fotoğrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle 21.08.2000 kadastro tespit tarihine göre 20-30 yıl öncesine ait (1970– 1980 yılları arası) iki ayrı zamanda çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığından getirtilerek dosya arasına konulması, jeodezi ve fotoğrametri mühendisi aracılığıyla hava fotoğraflarının keşifte uygulanması, taşınmazın hava fotoğraflarının çekildiği tarihe göre kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı, imar ve ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığı ya da hangi nitelikte bulunduğu, kadastro tespit tarihine kadar koşullarına ve ekonomik amacına uygun 20 yıllık zilyetlik süresinin dolup dolmadığı konularında uzman bilirkişiden gerekçeli, denetime açık rapor alınması, iptal ve tescili istenen taşınmazın her iki hava fotoğrafları üzerinde işaretlenmesi, 1970 ila 1980 tarihleri arasında çekilmiş hava fotoğrafları yok ise, ilgili kurumdan bunun gerekçesinin gösterilmesinin istenilmesi, taşınmazın niteliğinin kesin bir biçimde belirlenmesi, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
GK.