8. Hukuk Dairesi 2012/3968 E. , 2012/4590 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ...Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 28.06.2011 gün ve 146/107 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı, kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik nedeniyle Hazine üzerinde kayıtlı bulunan 189 ada 40 parsele ait tapu kaydının 15 dekarlık kısmının iptaliyle adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kabulüne, 189 ada 40 parselin, teknik bilirkişiler tarafından hazırlanan 22.06.2011 tarihli krokide A harfiyle gösterilen 7850,10 m2 kısmına ait tapu kaydının iptaliyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
Hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğini belirlemekten uzak olduğu gibi hüküm vermeye de yeterli bulunmamaktadır.
Şöyle ki; dava konusu 180736,82 m2 yüzölçümünde ve "Ham Toprak" niteliğinde bulunan 189 ada 40 parsele ait kadastro tutanağındaki bilgilere göre; senetsizden, Devletin hüküm ve tasarrufunda olup, ileride ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerlerden olduğu ve kimsenin mülkiyet iddiasında bulunmadığı muhtar ve bilirkişi beyanlarından anlaşılmakla 19.09.2006 tarihinde Hazine adına tespit edildiği ve kadastro tespitinin 20.11.2006 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu taşınmazın niteliği ve öncesi itibariyle zilyetlikle kazanmaya elverişli yerlerden bulunup bulunmadığı hususunda duraksama hasıl olmuştur.
Bu bakımdan, bir arazinin kullanım süresi ve niteliğini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının kadastro tespit tarihinden önceki yıllara ait ve en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için 2006 kadastro tespit tarihine göre, 20-30 yıl öncesine ait (1976–1986 yılları arası) stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerektiği uzman öğretim üyelerinin yayınlarındaki görüşleri olup, bu görüş Dairenin kararlılık kazanmış içtihatlarıyla da benimsenmiştir. Ayrıca, stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelenirse arazinin üç boyutlu görüleceği, taşınmazın sınırlarının belirlenebileceği ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi olanaklıdır.
Mahkemece, yapılacak iş; jeodezi ve fotoğrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle 19.09.2006 kadastro tespit tarihine göre 20-30 yıl öncesine ait (1976-1986 yılları arası) iki ayrı zamanda çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığından getirtilerek dosya arasına konulması, jeodezi ve fotoğrametri mühendisi aracılığıyla hava fotoğraflarının keşifte uygulanması, taşınmazın hava fotoğraflarının çekildiği tarihe göre kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı, imar ve ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığı ya da hangi nitelikte bulunduğu, kadastro tespit tarihine kadar koşullarına ve ekonomik amacına uygun 20 yıllık zilyetlik süresinin dolup dolmadığı konularında uzman bilirkişiden gerekçeli, denetime açık rapor alınması, iptal ve tescili istenen taşınmazın her iki hava fotoğrafları üzerinde işaretlenmesi, 1976 ila 1986 yılları arasında çekilmiş hava fotoğrafları yok ise, ilgili kurumdan bunun gerekçesinin gösterilmesinin istenilmesi, taşınmazın niteliğinin kesin bir biçimde belirlenmesi, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.
Kabul şekline göre de; HMK.nun 297/2. (HUMK.389) hüküm fıkrasında taraflara yüklenen borç ve hakların açık şekilde yazılmak suretiyle gösterilmesi gerektiği belirlenmiştir. Mahkemece, teknik bilirkişiler tarafından hazırlanan 22.06.2011 tarihli krokide dava konusu taşınmazın kabul edilen A harfli kısmının dışında olup, dava konusu olmayan bölümlerinin B, C ve D harfleriyle gösterilerek yüzölçümleri belirlendiği halde, geriye kalan bu kısımların zeminde 3 parça halinde bulunduğu gözardı edilerek, infazda tereddüt yaratacak şekilde kime hangi parsel numaralarıyla tescili gerektiğinin açıkça belirtilmeden hüküm kurulması da doğru değildir. Tapu sicilinin tutulması ve doğru sicil oluşturulması hususları kamu düzenine ilişkin, TMK.nun 1007.maddesine göre Devletin sorumluluğunda olup, re"sen gözetilmelidir.
Açıklanan nedenlerle davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici madde 3. yollamasıyla HUMK nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.