8. Hukuk Dairesi 2012/2344 E. , 2012/4187 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ve müşterekleri ile Hazine ve ... aralarındaki tescil davasının davasının kabulüne dair... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 28.10.2010 gün ve 568/772 sayılı hükmün Dairenin 08.12.2011 gün ve 1257/6715 sayılı ilamiyle onanmasına karar verilmişti. Davalı Hazine vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar vekili, dava dilekçesinde mevki ve sınırları yazılı, kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı bırakılan yaklaşık 9000 m2 yüzölçümlü taşınmaz bölümünün 30 yıldan fazla süredir vekil edenleri tarafından tarım arazisi olarak kullanıldığını açıklayarak paylı mülkiyet esasına göre müvekkilleri adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı Köy Tüzel Kişiliği yargılama oturumlarında temsil olunmamıştır.
Mahkemece, kazanma koşullarının davacılar lehine gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne, teknik bilirkişi raporunda A, D ve E harfleriyle gösterilen toplam 8415.53 m2 yerin paylı mülkiyet şeklinde davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairenin 08.12.2011 tarih 2011/1257-6715 Esas ve Karar sayılı ilamıyla hükmün onanmasına karar verilmiştir. Davalı Hazine vekili tarafından süresi içerisinde kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Toplanan deliller ve dosya kapsamından; dava konusu taşınmazın 1964 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında “kumluk” niteliğiyle tespit dışı bırakılan bir yer olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece kazanma koşullarının oluştuğu görüşünden hareketle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya ve kesin hükmün sonuçlarını almaya yeterli değildir.
Bilindiği üzere ve kural olarak, tapulama (kadastro) çalışmalarında kumluk, taşlık, çalılık vs. nitelikleriyle tescil harici bırakılan arazinin kullanım süresi ve niteliği ile üzerinde imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafları olup bu hava fotoğraflarının kadastrodan sonraki geçmiş yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için tespit dışı bırakılma tarihi olan 1964 tarihinden sonra dava tarihine göre 20-30 yıl öncesine ait (1970 – 1980 yılları arası) stereoskopik hava fotoğraflarının tarihleri ayrıca ve açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Komutanlığından istenilmesi ve stereoskopla incelenmesi gerekir. Stereoskopik çift hava fotoğrafının bir stereoskop altında incelenmesi halinde arazinin üç boyutlu görülebilmesi, taşınmazın sınırlarının belirlenebilmesi ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi mümkündür. Mahkemece uyuşmazlığın net bir biçimde çözüme ulaştırılabilmesi için gerekli hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır.
Mahkemece, ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi veya fotoğrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle dava tarihine göre 20 – 30 yıl öncesine ait ve iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının getirtilip stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak taşınmazın niteliğinin ve kullanım süresinin ne zaman başladığının belirlenmesine çalışılması, tanık ve bilirkişi sözlerinin bilimsel esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmesi, taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihinin ayrı ayrı belirlenmesi, ondan sonra iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bundan ayrı, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi hükmüne göre; zilyetliğin bu kanunda yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilmeyen hallerde, zilyedin aynı çalışma alanı içinde kazanabileceği miktar sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçmeyecektir. Anılan hüküm göz önünde tutularak 26.07.1972 tarihinden sonra davacılar adına kadastro yolu ile veya açılan dava sonunda tescil edilmiş taşınmaz veya taşınmazlar var ise bunların miktarlarının, çalışma alanlarının, tescil tarihlerinin Tapu Sicil Müdürlüğü ile Kadastro Müdürlüğünden, açılmış dava olup olmadığının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri müdürlüğünden sorulup belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi, sulu veya kuru arazi ayrımının 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümleri gözönünde tutularak belirlenmesi gerekirken, mahkemece bu hususlar araştırılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.
Davalı Hazine vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 08.12.2011 tarih 2011/1257-6715 Esas ve Karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına, usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, anılan kanunun 442. maddesi uyarınca (6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi gereğince 1086 sayılı HUMK.nun 427 ila 454. maddeleri yürürlükte bulunduğundan) takdiren 203,00 TL para cezası ile 2588 sayılı Kanunla eklenen 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi uyarınca Hazineden harç alınmasına mahal olmadığına 14.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.