8. Hukuk Dairesi 2012/1625 E. , 2012/4167 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı
... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair Bözüyük 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinden verilen 28.07.2010 gün ve 785/138 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... Bursa dava dilekçesinde; Bozüyük Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2006/211-893 Esas ve Karar sayılı boşanma ilamıyla boşandıklarını, aynı yer Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinde 2003/23 Esas ve 2006/103 Karar sayılı dava dosyasıyla katkı payı şeklinde tazminat davası açtığını, evli olmaları nedeniyle bu dava hakkında mahkemece karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, 1963 yılında evlendiklerini, evlilik birliği sırasında edinilen 403 ada 49 sayılı parselde bulunan ev ile 85 ada 386 sayılı tarla niteliğindeki taşınmazın davalı ... adına tapuda kayıtlı olduğunu, altınlarını davalı eşine verdiğini, oya yaptığını, buradan elde edilen parayı da altınların parasıyla birlikte taşınmazların alımına harcandığını açıklayarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 20000 YTL katkı payı alacağının yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili 30.10.2008 havale tarihli cevap dilekçelerinde; davanın boşanma sebebiyle mal tasfiyesi ve katkı payı alacağına ilişkin bulunduğunu, davacının katkı alacağı iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacının edinilen mallara bir katkısının olmadığını, ziynet eşyalarını satarak katkı yaptığı beyanının doğru olmadığını, davalının ise çalışarak para elde eden biri olduğunu, kendi gelirleriyle evi yaptığını, daha sonra evi çocuklarına devrettiğini, onlar tarafından evin yapım işinin tamamlandığını açıklayarak her iki taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davacının iddiasını kanıtlamakla yükümlü olduğunu, bildirmiş olduğu kanıtların soyut iddialardan ibaret olup öteye geçemediğini, birbirlerini doğrulayan her iki bilirkişi raporunun ayrıntılı olarak düzenlendiğini, davacının katkı payı alacağının bulunmadığı yönünde raporlar edinildiğini, davacının katkı payını istediği mallara ilişkin değer artış payı ise, bu malların edinme tarihinin yeni MK. nun öncesine ait olması nedeniyle ve mal ayrılığı rejimi döneminde geçerli olduğu sırada edinildiğini, bu nedenle
değer artış payının söz konusu olamayacağını, tapu kayıt örneklerine göre de bu taşınmazların kocanın kişisel malı niteliğinde bulunduğu sonucuna varıldığını gerekçe göstermek suretiyle tüm taşınmazlar bakımından davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de, davacı aynı zamanda dava dilekçesiyle “vesair delail” denilmek suretiyle yemin deliline de dayandığına göre, bu delil gözardı edilerek davanın reddine karar verilmesi yönündeki görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır.
Dava, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin yürürlükte bulunduğu dönemde TMK.nun 170. maddesi hükmü uyarınca, mal ayrılığı rejimi sırasında edinilen taşınmazlara yönelik katkı payı alacağına ilişkindir.
Taraflar 21.12.1963 tarihinde evlenmiş, 29.05.2006 tarihinde açılan boşanma davasının kabulü ve hükmün 18.03.2008 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Taraflar arasında, evlendikleri 21.12.1963 tarihinden 1.1.2002 tarihinde kadar 743 sayılı TKM. nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı, taraflar sözleşmeyle başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerine (4722 SK. m.10) göre 4721 sayılı TMK. nun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı 29.05.2006 tarihine kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. (TKM. m. 202) Taraflar arasındaki mal rejimi TMK. nun 225/2. fıkrası uyarınca boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir.
Uyuşmazlık konusu 403 ada 49 sayılı parsel 1977 yılında davalı ... tarafından edinilmiş ve 10.3.1999 tarihinde tapuda yaptığı satışla 1/3’er pay oranında çocuklarına devretmiştir. Taşınmaz üzerinde dava konusu ev bulunmaktadır. 85 ada 386 sayılı parsel ise davalı tarafından 23.10.1990 tarihinde edinilmiş olup, tarla niteliğinde bulunmaktadır. Yine 3.2.2000 tarihinde tapuda yaptığı satışla kızı ...’a devretmiştir. Görüldüğü gibi, dava konusu yapılan evin üzerinde bulunan taşınmaz ile tarla niteliğindeki taşınmaz 743 sayılı TKM.nin yürürlükte bulunduğu ve taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildikleri dosya arasında bulunan tapu kaydıyla sabittir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacı eşin (kadın) çalışmayan ve ev hanımı olduğu anlaşılmaktadır. Davacı dava dilekçesinde; el işi, oya vesaire örerek kazanç elde ettiğini, bunların satışından elde ettiği paralar ile biriktirdiği altınları bozdurarak bunlardan sağlanan paraların evin inşa edilmesine harcandığını, evin yarı hissesinin kendisine ait olması gerektiğini açıklayarak katkı yaptığı iddiasında bulunmuş ve buna dayalı olarak katılma alacağını istemiştir. Mahkemece yemin delili üzerinde durulmamıştır. HUMK. nun 337 ve devamı (HMK. m. 225 ve devamı) maddeleri gereğince, davacıya yemin teklif hakkını kullanıp kullanmayacağı hususunun sorulması, kabul ettiği taktirde davalıdan da yemini kabul edip etmeyeceklerinin sorulması, kabul etmeleri halinde yemin metninin hazırlanması ve yöntemine uygun bir biçimde gerçekten davacının altınlarını satarak, el işi, oya yapmak suretiyle satışından elde ettiği paralar ile dava konusu taşınmazların edinilmesine ve yapılmasına katkısının olup olmadığı yönünde yeminin yaptırılması, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.
Davacının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK. nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esasına yönelik diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 14.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.