9. Hukuk Dairesi 2021/5709 E. , 2021/9960 K.
"İçtihat Metni"BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 6. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı ... bünyesinde işçi olarak çalışırken iş sözleşmesinin işverence haklı neden olmadan fesh edildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile ilave tediye, ikramiye, hafta tatili, fazla çalışma ve yıllık izin ücreti alacaklarının tahsilini, istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, zamanaşımı def"ini öne sürerek iş sözleşmesinin İş Kanunu ile OHAL Kanunu çerçevesinde askıya alındığını ve akabinde Kanun Hükmünde Kararname ile feshedildiğini, feshin haklı sebebe dayandığını, alacağı bulunmadığını, savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Yerel Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, iş sözleşmesinin haklı nedenle fesh edildiği savunmasının kanıtlanamadığı, buna göre davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı gibi ilave tediye, hafta tatili, fazla çalışma ve yıllık izin ücreti alacakları da olduğu ancak ikramiye alacağının ise dava sonrası ödenmekle konusuz kaldığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, karar verilmiştir.
İstinaf:
Karara karşı davalı tarafça istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, özetle, iş sözleşmesinin feshinin 4857 sayılı İş Kanunun 18. maddesine göre geçerli nedene dayandığı kabul edilebilir ise de haklı feshin kanıtlanamadığı, bu nedenle davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, yine bir kısım ilave tediye, hafta tatili, fazla çalışma ve yıllık izin ücreti alacakları da olduğu, yerel mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, gerekçesi ile davalı başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Bölge Adliye Mahkemesi kararını davalı taraf temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, iş sözleşmesinin işverence haklı nedenle fesh edilip edilmediği ve buna bağlı olarak davacının kıdem ve ihbar tazminatı hakkı olup olmadığı hususunda uyuşmazlık vardır.
Davacı, iş sözleşmesinin davalı tarafça haklı neden olmadan fesh edildiğini iddia ederken davalı taraf, iş sözleşmesinin İş Kanunu ve OHAL Kanunu çerçevesinde askıya alındığını, akabinde Kanun Hükmünde Kararname ile fesh edildiğini, feshin haklı sebebe dayandığını ve davacının tazminat hakkı olmadığını savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, iş sözleşmesinin 21/04/2017 tarihinde fesh edildiği fesih tarihi itibariyle haklı sebebin kanıtlanamadığı gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatına hükmedilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince ise feshin geçerli nedene dayandığı kabul edilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve begelerden davacının davalıya ait işyerinde işçi olarak çalışırken, 21/04/2017 tarihinde 2935 sayılı OHAL Kanunu ve İş Kanunu çerçevesinde iş sözleşmesinin askıya alındığı, sigorta çıkışının da bu tarihi itibariyle yapıldığı, bundan sonra 14/07/2017 tarih ve 2319 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 692 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, sigorta çıkış bildirimi gözetilerek sözleşmenin 21/04/2017 tarihi itibariyle fesh edildiği kabul edilmiş ise de bu tarihde yapılan bir fesih işlemi olmadığı, feshin açıklanan Kanun Hükmünde Kararname ile yapıldığı görülmektedir. Bu nedenle Mahkemece söz konusu ihraç işlemine karşı davacı tarafın idari başvurusu (OHAL komisyonuna) ile akabinde açılmış bir davası olup olmadığı araştırılarak elde edilen sonuca göre feshin haklılığının değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- Kabule göre ise; davacının ihbar tazminatı işyerinde uygulanan Toplu İş Sözleşmesinin 25 maddesi hükmü gereği 36 hafta üzerinden hesaplanmış olup bu süre 4857 sayılı Kanundaki ihbar önelinin çok üzerindedir. 4857 sayılı İş Kanununun 17. maddesinde ihbar önellerinin arttırılmasına dair bir üst sınır olmaması, bu artışın sınırsız olarak yapılabileceği şeklinde yorumlanmamalıdır. Aksine düşünce tarzı, toplu iş sözleşmesi ile ihbar önelinin 10 yıl olarak belirlenmesine ve uygulanmasına da imkan verebilir. Yine, işverence kötüniyete dayanan bir fesih durumunda hesaplanması gereken kötüniyet tazminatının tutarı da dikkate alındığında, toplu iş sözleşmesinde fahiş şekilde belirlenen ihbar önellerine hakimin müdahalesinin gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bunun karşısında yer alan sözleşme serbestisi ilkesi ile çözüme gidilmesi, zaman zaman hakkaniyete uygun olmayan sonuçlara yol açabilmektedir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde, “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz” kuralı mevcuttur. Toplu iş sözleşmesi ile öngörülen ihbar önelinin yüksek oluşu ve buna uyulmadığı taktirde ödenmesi gereken ihbar tazminatının tutarı, işverenin fesih hakkını önemli ölçüde sınırlandırmıştır. Aynı zamanda, işçi yönünden de bahsi geçen arttırılmış önellere göre hesaplanacak olan ihbar tazminatının talebi, iyiniyetli bir davranış olarak değerlendirilemez.
Yine toplu iş sözleşmesi yapmak Anayasanın 53. maddesinde ifadesini bulan bir hak olmakla birlikte bu hakkın kötüye kullanılması da yasalar karşısında korunmamalıdır.
Bu nedenle Dairemizce ihbar süresinin en fazla ihbar tazminatı ve kötüniyet tazminatına esas süre kadar arttırılabileceği kabul edilmiştir (Yargıtay 9. H.D., 11/04/2006 2630- 9547).
4- Taraflar arasında davacının fazla çalışma alacağı olup olmadığı hususunda da uyuşmazlık vardır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda tanık beyanlarına göre fazla çalışma saati belirlenip alacak hesabı yapılmıştır. Ancak davalı tarafından dosyaya ibraz edilen ücret bordrolarının bir kısmında fazla çalışma ücreti tahakkuku bulunmakta olup bu tahakkukların değerlendirilmemesi de hatalıdır.
SONUÇ:
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.