Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/3334
Karar No: 2010/9402
Karar Tarihi: 05.04.2010

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2010/3334 Esas 2010/9402 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2010/3334 E.  ,  2010/9402 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    DAVA : Davacı, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
    Yerel mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir.
    Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı vekili, davalı bankada yönetmen olarak görev yapan davacının iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve davacı işçinin işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı banka vekili, davacının görev yaptığı şubede yapılan teftiş sonrası, teftiş raporuna göre, şube müdürünün eşine paravan şirketler aracılığı ile kredi kullandırıldığının tespit edildiğini, kural olarak banka çalışanları ve yakınlarının kredi kullandırılmasının banka kurallarına göre mümkün olmadığını, ancak şube müdürü eşinin şirket aracılığı ile kredi kullanmasına izin verildiğini, kredi şirketleri adına çıkmasına rağmen, ilgili kredi taksitlerinin müdür eşi tarafından ödendiğini, davacının bu durumu bildiği ve geciken kredi taksitleri için müdür eşini aradığı, müdür eşinin dolaylı kazanç sağladığını bildiği, buna rağmen banka mevzuatına aykırı şekilde paravan olarak kullandırılan kredi hakkında Genel Müdürlüğü haberdar etmediğini, iş sözleşmesinin Disiplin Hükümleri gereğince birlikte çalıştığı personelin suç sayılacak veya banka mevzuatına aykırı olay ve işlemlerini vaktinde üst makamlara bildirmeme davranışı nedeni ile haklı nedenle feshedildiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece dosya üzerinde bilirkişi heyetinden alınan rapor itibar edilerek, davacıya isnat edilen dolaylı kredilendirme ve menfaat sağlama ile üst makamlara bilgi vermeme, bildirme zorunluluğuna uymama eylemlerini işlediğinin kanıtlanamadığı, feshin haksız olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    İşçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenler, aynı yasanın 25. maddesinde belirtilen nedenler yanında, bu nitelikte olmamakla birlikte, işyerlerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen nedenlerdir. İşçinin davranışlarından veya yetersizliğinden kaynaklanan nedenlerde, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli nedenlere dayandığını kabul etmek gerekecektir.
    İşçinin davranışlarına dayanan fesih, herşeyden önce, iş sözleşmesinin işçi tarafından ihlal edilmesini şart koşmaktadır. Bu itibarla, önce işçiye somut olarak hangi sözleşmesel yükümlülüğün yüklendiği belirlendiği, daha sonra işçinin, hangi davranışı ile somut sözleşme yükümlülüğünü ihlal ettiğinin eksiksiz olarak tespit edilmesi gerekir. Şüphesiz, işçinin iş sözleşmesinin ihlali işverene derhal feshetme hakkını verecek ağırlıkta olmadığı da bu bağlamda incelenmelidir. Daha sonra ise, işçinin isteseydi yükümlülüğünü somut olarak ihlal etmekten kaçınabilip kaçınamayacağının belirlenmesi gerekir. İşçinin somut olarak tespit edilmiş sözleşme ihlali nedeniyle işverenin işletmesel menfaatlerinin zarar görmüş olması şarttır.
    İşçinin yükümlülüklerinin kapsamı bireysel ve toplu iş sözleşmesi ile yasal düzenlemelerde belirlenmiştir. İşçinin kusurlu olarak (kasden veya ihmalle) sebebiyet verdiği sözleşme ihlalleri, sözleşmenin feshi açısından önem kazanır. Geçerli fesih sebebinden bahsedilebilmesi için, işçinin sözleşmesel yükümlülüklerini mutlaka kasıtlı ihlal etmesi şart değildir. Göstermesi gereken özen yükümlülüğünün ihlal edilerek ihmali davranış ile ihlali yeterlidir. Buna karşılık, işçinin kusuruna dayanmayan davranışları, kural olarak işverene işçinin davranışlarına dayanarak sözleşmeyi feshetme hakkı vermez.
    İşçinin iş sözleşmesini ihlal edip etmediğinin tespitinde, sadece asli edim yükümlülükleri değil; kanundan veya dürüstlük kuralından doğan yan edim yükümlülükleri ile yan yükümlerin de dikkate alınması gerekir. Sadakat yükümü, sözleşmenin taraflarına sözleşme ilişkisinden doğan borçların ifasında, karşı tarafın şahsına, mülkiyetine ve hukuken korunan diğer varlıklarına zarar vermeme, keza sözleşme ilişkisinin kapsamı dışında sözleşme ile güdülen amacı tehlikeye sokacak özellikle karşılıklı duyulan güveni sarsacak her türlü davranıştan kaçınma yükümlülüğünü yüklemektedir.
    İşçinin iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini kusurlu olarak ihlal ettiğini işveren ispat etmekle yükümlüdür.
    Yan yükümlere itaat borcu, günümüzde dürüstlük kuralından çıkarılmaktadır. Buna göre, iş görme edimi dürüstlük kuralının gerektirdiği şekilde ifa edilmelidir. İşçinin davranışlarından kaynaklanan fesih sebebi, işçinin kusurlu bir davranışını şart koşar. (Dairemizin 28.04.2008 gün ve 2007/34009 Esas, 2008/10347 Karar sayılı ilamı).
    Dosya içeriğine göre bazı şirketlere kredi verildiği, ancak kredi verilen şirketlerin geri ödeme taksitlerinin şube çalışanı müdür tarafından ödendiği, davacının ödemeler için şirket temsilcileri yerine şube müdür eşini aradığı, davacının iş sözleşmesinin “Şube Müdürü’nün eşinin borçlu olduğu firmalara kredi kullandırdığı, ilgili kredi taksitlerinin müdür eşi tarafından ödendiğini davacının bildiği, geciken kredi taksitleri için müdür eşini aradığı, müdür eşinin dolaylı kazanç sağladığını bildiği, buna rağmen banka mevzuatına aykırı şekilde paravan olarak kullandırılan kredi hakkında Genel Müdürlüğü haberdar etmemesi nedeni ile Disiplin Hükümleri gereğince birlikte çalıştığı personelin suç sayılacak veya banka mevzuatına aykırı olay ve işlemlerini vaktinde üst makamlara bildirmeme davranışından dolayı feshedildiği anlaşılmaktadır. Müfettiş tarafından alınan savunmasında davacı, “kredilerin taksitlerinin şirket veya kefili tarafından yatırılması için müdürün eşi olan kişiyi aradığını, yardım istediğini, usulsüz bir durum görmediği için bildirmediğini, müdürün eşi ile şirket ararsında ticari ilişki olduğunu düşündüğünü, ancak bazı şirketlerin müdürün eşi tarafından yönlendirildiğini, kredilerin usulsüz verildiğini düşünmediğini, aralarındaki ticari ilişki nedeni ile taksitlerin müdür eşi tarafından yatırılmasını normal karşıladığını, zamanında ödemeler nedeni ile de şüphelenmediğini,
    müdür eşinin dolaylı kazanç sağlayabileceğini” belirtmiştir. Bir an için kredileri kullanan şirketlerin paravan şirket olmadığı veya şube müdürünün eşi ile ilişkisi olmadığı kabul edilse bile olması gereken banka teamüllerine göre geri taksit ödemelerinin şirket veya temsilcileri tarafından ödenmesi gerekir. Davacının bu ödemeler için şirket yerine şube müdürünün eşini araması ve bu kişi tarafından yapılan ödemeleri kabul etmesi olağan bir davranış değildir. Kaldı ki davacı savunmasında müdürün eşinin dolaylı kazanç sağlayabileceğini belirtmektedir. Davacı usulsüz işlemler yaptığının farkındadır. Bu usulsüz işlemleri bildirmemiştir. Banka ile aralarındaki güven ilişkisi zedelenmiş, iş ilişkisi olumsuz olarak etkilenmiştir. Davalı bankanın bu şekilde işlem yapan ve güven ilişkisini zedeleyen bir işçi ile iş ilişkisini devam ettirmesi beklenemez. Fesih davacının davranışlarından kaynaklanan geçerli nedene dayandığından davanın reddi gerekir. Yazılı şekilde kabulü hatalıdır.
    4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
    HÜKÜM : Yukarda açıklanan gerekçe ile;
    1. Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
    2. Davanın REDDİNE,
    3. Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
    4.Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 30.00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
    5.Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.000,- TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
    6. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine,
    Kesin olarak 05.04.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi