Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/2070
Karar No: 2021/274
Karar Tarihi: 25.02.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2070 Esas 2021/274 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2070 Esas
KARAR NO: 2021/274
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/06/2018
NUMARASI: 2017/618 Esas, 2018/750 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ: 25/02/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ... Fabrikası A.Ş nin ... Caddesi, No:... Kağıthane adresinde bulunan fabrika binası için 18/01/2004 tarihli sözleşmeye istinaden güvenlik hizmeti verdiğini, 01/02/2006 tarihinde fabrikada meydana gelen soygun neticesinde 123.560,31 TL para ve bir takım cihazların çalındığını, bu nedenle müvekkilinin zararın bir kısmını karşılamak zorunda kaldığını ve dava dışı şirkete 58.346,57 TL ödeme yaptığını, oysa dava dışı fabrikanın davalı sigorta şirketinden Üçüncü Kişiler Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı olduğunu ve zararın sigorta teminatı kapsamında kaldığını, bu nedenle de müvekkilinin katlandığı zararın davalı tarafça ödenmesi gerektiğini belirterek şimdilik 6.000 TL'nin zararı ödeme tarihi olan 15.12.2006 tarihinden itibaren işletilecek reeskont faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, hasarın özel Güvenlik Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları gereğince teminat haricinde olduğunu, dava konusu zararın siorta poliçesi kapsamında kaldığı düşünülse bile bu tür sigortalarda asıl amacın gerçek zararın giderilmesi olduğunu, davacının, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmasının, sigorta tazminatının, zenginleşme aracı olarak kullanılmasına sebebiyet verecek nitelikte olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece 06.12.2016 tarih, 2014/745 E. 2016/1011 K. Sayılı kararı ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, karar davacı tarafından istinaf edilmiştir. Dairemiz 18.04.2017 tarih, 2017/457 E. 2017/440 K. sayılı kararı ile kaldırılmıştır. Mahkemece bu defa, davacının duruşma gün ve saatini bilmesine rağmen 22.12.2009, 06.12.2016, 21.11.2017 ve 26.06.2018 tarihli duruşmalara mazeretsiz olarak katılmadığı gerekçesi ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; 27.06.2018 tarihindeki duruşma celse saatinin 09:50 olduğunu, ikamet ettiği Ataşehir (Anadolu Yakası)’den İstanbul Adalet Sarayı'na (Çağlayan-Avrupa Yakası) gidişte, bütün Türkiye tarafından bilinen sabah trafiğine yakalandığını, ancak söz konusu günde köprü üzerinde olan bir araç arızası yüzünden beklenenden de fazla trafikte kalındığını, yine İstanbul Adalet Sarayı’nın fiziki yapısı yüzünden otoparka girişte sıra beklediğini (alınan idari karar ile avukatlar artık İstanbul Adalet Sarayı’nın içindeki otoparka değil, dışındaki otoparka alınmaktadır), bunun devamında adliye giriş kontrolü ve mahkemenin bulunduğu 5. Kata çıkışla 09:55'de duruşma salonunda hazır olduğunu, duruşmaya 5 dakikalık gecikmeyle katılım sağlandığını, ancak mahkeme hakiminin duruşmayı yaptığını söyleyerek hiçbir şekilde katılıma izin vermediğini, hayatın olağan akışı ve İstanbul şartları içerisinde 5 dakikalık bir gecikmenin çok olağan bir durum olmasına rağmen, mahkeme hakiminin kesin ve hiçbir şekilde değişmez tavrı yüzünden büyük bir usuli hak kaybının ortaya çıktığını, bu durumun ortaya çıkmasında, araç kullanırken mahkeme kalemine birçok kez telefonla ulaşılmaya çalışılmasına rağmen telefonların 1 kez bile açılmamış olması, bu durum üzerine UYAP hesabım üzerinden, mahkeme dosyasına bekletme dilekçesi gönderme talimatı verdiği stajyer avukatın söz konusu bekletme dilekçesini zamanında göndermeyişi faktörlerinin etkili olduğunu, (söz konusu bekletme dilekçesi, şahsımın mahkeme hakimine durumu izah etmeye çalıştığı sırada sisteme düşmüştür, UYAP üzerinden görülebilir.) söz konusu duruşmaya sadece 5 dakika geciktiğini, maliki olduğu ... plakalı aracın otoparka giriş kayıtlarından, ve hatta varsa İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi çevresinde bulunan kamera kayıtlarından bu durumun görülebileceğini, kaldı ki mahkemece duruşma saatleri belirlenirken birden fazla duruşmanın aynı saate verilmek suretiyle avukatlar açısından da kafa karışıklığına sebebiyet verildiğini, bu durumun savunma hakkını kullanan avukatlar bakımından aleyhe sonuç doğurmaması gerektiğinin Yargıtay içtihatları ile de sabit olduğunu, mahkemenin gerekçeli kararında dosyanın 22.12.2009, 06.12.2016, 21.11.2017 ve 26.06.2018 tarihlerinde müracaata bırakıldığının belirtildiğini, oysa 06/12/2016 tarihli duruşmada, mahkemenin usuli bir hata yaparak kendilerine herhangi bir yenileme süresi vermeksizin dosyanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, bu konu da İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 18.04.2017 tarihli kararı ile kaldırıldığını, hal böyleyken, dosyanın 4 kez takip edilmediğinin belirtilmesinin hatalı olduğunu, 7101 sayılı Kanun’un 61. Maddesi ile 100.000,00 TL'nin altındaki ticari davaların basit yargılama usulü getirilmesi düzenlemesinin 15 Mart 2018 tarihli olduğunu, bu nedenle, bundan önceki dönemde davanın 2 kere yenilenmesinin herhangi bir şekilde davanın açılmamış sayılmasına yol açmayacağını, somut olay bakımından da aynı durumun geçerli olduğunu, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin hukuka ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME: Dava, sigorta sözleşmesinden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir. 31.12.2007'de açılan davanın tensibinin 03.01.2008 tarihinde yapılarak yargılamaya başlandığı, davacı vekilinin 22.12.2009 tarihli duruşmaya katılmadığı, mazerette bildirmediği, dosyanın işlemden kaldırıldığı, davacı vekilinin 30.12.2009 tarihli dilekçe ile davasını yenilediği, 24.05.2016 tarihli duruşmaya davalı vekilinin mazeret gönderdiği, davacı vekilinin duruşmaya katılmadığı, mazerette bildirmediği, mahkemece, 24.05.2016 tarihli duruşmada, "davalı vekilinin mazeretinin kabulüne, duruşma gününü uyap üzerinden öğrenmesine, Davacı vekili davayı takip etmediğinden, davalı vekiline tebligat çıkarılarak, bu celse itibariyle davayı takip etmek isteyip istemediklerinin bildirilmesinin istenilmesine, 2 nolu ara kararına cevap geldiğinde, celse arasında buna göre işlem tesisine, karar verilerek duruşmanın 06.12.2016 günü saat 10:35'e talik edildiği, davalı vekilinin celse arasında ibraz ettiği dilekçesinde davayı takip etmediklerini bildirdiği, 06.12.2016 tarihli duruşmada mahkemece, davacı vekilinin 24/05/2016 tarihli celsede mazeretsiz olarak hazır bulunmadığı, davalı vekilinin bu celse itibariyle mazereti bulunduğundan dosyanın işlemden kaldırılamadığı, davalı vekilinden sorulduğu, davayı takip etmedikleri yönünde beyanda bulunduğu, bu durumun davanın takipsiz kalması ve yenileninceye kadar 24.05.2016 tarihi itibariyle işlemden kaldırılması sonucunu doğurduğu, davacı vekilinin de HMK 150 maddesi gereğince tanınan yasal 3 aylık süre zarfında davasını yenilemediği gerekçesi ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, kararın davacı tarafından istinaf edildiği, Dairemiz 08/04/2017 tarihli kararı ile "...Madde açıklamasından da anlaşılabileceği gibi, duruşmaya taraflardan biri gelmez ise, davayı takip edip etmeyeceği hususu gelen taraftan sorulur. Her iki tarafın gelmemesi, ya da somut olayda olduğu gibi taraflardan birinin geçerli ve usulüne uygun mazereti varsa ve mazeretin kabulü söz konusu ise, yeni bir duruşma günü verilir, davaya devam edilir veya dosya o celse işlemden kaldırılır. Mazeret kabul edilip yeni bir duruşma günü verilmesi halinde, ve her iki tarafın geldiği duruşmada önceki duruşma için geçmişe dönük olarak mazeret bildiren tarafa, diğer taraf mazeretsiz gelmediği için davayı takip edip etmeyeceği hususunun sorulmasında usul ve esas yönünden hukuka uygunluk bulunmamaktadır...." gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırıldığı, kaldırma kararından sonra davacı vekilinin 21.11.2017 tarihli celseye katılmadığı, mazerette bildirmediği, dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davacı vekilinin 19.12.2017 tarihinde yenilediği, 26.06.2018 tarihli celseye de saatinde yetişemediğinin kendi kabulünde olduğu, dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmıştır. Davanın TTK 4/2. maddesinde yapılan değişiklikten önce açıldığı, açıldığı tarihte yazılı yargılama usulüne tabi bulunduğu halde, 14.03.2018 tarihinde yürürlüğe giren 28/02/2018 tarihli 7101 sayılı kanunun 61. maddesi ile değişik TTK 4/2 maddesi ile basit yargılama usulüne tabi hale geldiği, ancak davanın 19.12.2017 tarihinde yenilendiği gözönüne alındığında uyuşmazlıkta HMK'nun 150. Maddesinin uygulanması gerektiği anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK'nın 150. maddesi; "(1) Usûlüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. (2) Usûlüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez. (4) Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, duruşma gün, saat ve yeri ile birlikte taraflara tebliğ edilir. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenileme talebinde bulunulursa, yeniden harç alınır, bu harç yenileyen tarafça ödenir ve karşı tarafa yüklenemez. Bu şekilde harç verilerek yenilenen dava, eski davanın devamı sayılır. (5) İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır. (6) İşlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi hâlde dava açılmamış sayılır. (7) Hangi sebeple olursa olsun açılmamış sayılan davadaki talep dahi vaki olmamış sayılır." şeklinde düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta, davacı vekilinin 26.06.2018 tarihli celseye belirlenen saatte yetişemediği, istinaf dilekçesinde belirtilen mazeretin hukuken haklı geçerli bir mazeret olmadığı, 22/12/2009 ve 21.11.2017 tarihli celselere de mazeretsiz katılmadığı anlaşılmakla HMK'nun 150/5. Maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği, mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK' nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 91,10 TL başvuru harcı + 162,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 253,20 TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 134,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 119,20 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.25/02/2021

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi