8. Hukuk Dairesi 2011/6710 E. , 2012/2772 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... Sanayi Ticaret ve Limited Şirketi ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Tavşanlı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 28.06.2011 gün ve 203/383 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, kadastro sırasında ham toprak niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescil edilen 103 ada 445 parselde vekil edeni şirketin maden kömürü işletme ruhsatı ile kömür üretimi yaptığını, söz konusu işletme ruhsatının aynı taşınmaz üzerinde 1970"li yılların sonundan itibaren faaliyet gösteren Bersel Madencilik şirketinden devralındığını, taşınmazın mülkiyetinin müvekkili şirkete ait olduğunu açıklayarak 103 ada 445 parselin tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, madenler ve maden sahalarının Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını, davacı şirketin taşınmaz üzerinde kazanmayı sağlayan zilyetliğinin ve imar-ihyasının bulunmadığını, maden işletme ruhsatının bulunmasının zilyetlikle kazanmayı sağlamayacağını bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı lehine kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, tapu kaydının iptaliyle davacı adına tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik hukuki nedenlerine dayanılarak TMK.nun 713, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi uyarınca açılmış iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Her ne kadar mahkemece kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, toplanan delillere, dosya içeriğine göre mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Dava konusu 103 ada 445 parsel, taşınmazın tahminen 20-25 yıl önce Çobanköy halkından şahısların zilyetliğindeyken Bersel Madencilik şirketine satıldığı, adı geçen şirketin bu yerden kömür alarak bir kısmında da hafriyat yaparak taşınmazı göçük vaziyette bıraktığı ve bu yerin zilyetliğini 20 yıldan uzun bir zaman önce terk ettiği açıklanarak ham toprak niteliğiyle Hazine adına tespit görmüş, tespitin itirazsız kesinleşmesiyle 30.09.2003 tarihinde tapu kaydı oluşmuştur. Davacı vekili, taşınmazın İR 704 nolu maden kömürü işletme ruhsatı sahası üzerinde olup, anılan ruhsatın vekil edeni şirketçe 25.12.1996 tarihinde Bersel Madencilik şirketinden devralındığını ruhsatın halen müvekkili şirkette olduğunu açıklayarak ruhsat ve devre ilişkin belgeleri dosyaya sunmuştur. Taşınmazın Bersel Madencilikten satın alındığı iddiasında bulunulmadığı gibi, davacı vekilinin 13.07.2010 tarihli delil listesine eklediği satış ve devir tutanağı başlıklı 05.11.1996 tarihli fotokopi belgede Bersel Madencilik tarafından yukarıda açıklanan ruhsat sahası kapsamındaki taşınmazın beş milyon TL bedelle Çobanköy Muhtarlığına satılarak devredildiği yazılıdır.
Bundan ayrı, ham toprak niteliğinde bir yerin emek ve para sarfedilerek imar-ihyasının yapılması ve imar-ihyanın tamamlanmasından itibaren yirmi yıllık ekonomik amaca uygun zilyetliğin aralıksız, çekişmesiz tamamlanması ve tespit tarihine kadar anılan kazanma süresinin dolması halinde, TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri uyarınca kazanılması olanaklıdır. Keşifte tespitlerini yapan ziraatçi bilirkişi 13.06.2011 tarihli raporunda, dava konusu taşınmazın ham toprak niteliğinde ve %40-45 eğimli olduğunu bildirmektedir. Taşınmazın tespit edilen niteliğine göre imar-ihyasının yapılmadığı tartışmasızdır. Yine, davacı şirketin maden kömürü işletme ruhsatı kapsamında kömür çıkarma faaliyetinde bulunması ekonomik amaca uygun zilyetlik olarak değerlendirilmez. Öte yandan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ve davacı tanığı da taşınmazda 1970-1980"li yıllardan beri göçük nedeniyle kömür çıkartılamadığını bildirmektedirler.
Mahkemece, taşınmazın imar-ihyaya muhtaç ham toprak niteliğinde olduğu, davacı lehine kazanmaya yeterli ekonomik amaca uygun zilyetlik koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanlışa düşülerek yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları tüm bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,12.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.