Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2020/8283
Karar No: 2020/13388
Karar Tarihi: 22.12.2020

Danıştay 6. Daire 2020/8283 Esas 2020/13388 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/8283
Karar No : 2020/13388

TEMYİZ EDENLER : I- (DAVALI): … Valiliği

II- MÜDAHİLLER (DAVALI YANINDA): 1- … Enerji Sanayi ve Ticaret A.Ş.
VEKİLİ : Av. ….
2- … Belediye Başkanlığı - …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACILAR) :
1- …
68-… Derneği
VEKİLLERİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının iptale ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Manisa İli, Salihli İlçesi, ... Mahallesi, ...ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde davalı yanında müdahillerden ...Enerji San. ve Tic. A.Ş. tarafından yapılması planlanan "19,5 MWe Kapasiteli Jeotermal Enerji Santrali (JES)" projesiyle ilgili olarak Manisa Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce verilen … tarih ve …. sayılı "Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli Değildir" kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; …, …, … ve …'ün davanın açıldığı tarih itibarıyla dava konusu proje alanı veya proje etki alanında ikamet etmedikleri gibi, bu alanlarda taşınmazlarının da bulunmadığı anlaşıldığından, dava konusu "ÇED Gerekli Değildir" kararı ile kişisel, güncel ve meşru bir menfaatlerinin ihlal edildiğinden söz edilemeyeceği, dolayısıyla bakılan davayı açma ehliyetlerinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Diğer davacılar yönünden, dosyadaki bilgi ve belgeler ile uyuşmazlığın çözümü amacıyla çevre mühendisi, ziraat mühendisi, jeoloji mühendisi, kimya mühendisi ve jeofizik mühendisinden oluşan bilirkişi heyetiyle yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda yer alan tespit ve açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; proje alanının sınırlarının içinde ve batı bölümünde 3573 sayılı Kanun kapsamında korunması gereken zeytin dikili alanının olduğu görüldüğü, santral alanının tarım alanlarına 274 metre yakınlıkta olduğu, ziraat mühendisliği ve çevre mühendisliği açısından yapılan incelemelerde, özellikle bitkilerin tozlaşma ve vejetatif, generatif gelişme dönemlerinde bölgesel veya lokal hava sıcaklığının çok büyük önemi bulunduğu, bu açıdan incelendiğinde, yerleşim ve tarım alanlarının neredeyse içinde olan santral alanından kaynaklanacak olan sıcaklık etkisinin tarımsal üretimi olumsuz etkileyeceği, santralin çalışması esnasında jeotermal akışkanların kontrolsüz olarak yüzeyüstü su kaynaklarına karışmasından kaynaklanabilecek yüzey ve yeraltı suları kirlenmesiyle, toprak kirlenmesi ve dolayısıyla tarımsal alanlara olumsuz etkilerinin olabileceği, jeotermal atık sular yüksek miktarlarda tuz (örneğin Na, SO4, vb), ziraat için zararlı maddeler (örneğin bor), fiziksel zehirli maddeler (örneğin arsenik) ve su kirliliği yapan maddeler (örneğin NH4+, NO2, NO3-) içerebileceği, bu yüksek derişimlerin hem kullanılan yüzey ve yeraltı suları için hem de toprak için tehdit oluşturduğu, üretimde kullanılmak üzere jeotermal kaynaktan çekilen jeotermal akışkanı CO2, SO2, H2S, NH3, CH4, H2, N2 gibi yoğuşamayan gazları da içerdiği, santralin çalışması sürecinde ortaya çıkabilecek olan bu gazlardan özellikle SO2 ve H2S gazı havadaki nem veya su buharı ile birleşerek asit yağmurlarını oluşturduğu, bu yağmurların da bitkilerin vejetatif ve generatif gelişimini dolayısı ile tarım alanlarındaki bitkileri olumsuz olarak etkileyeceği anlaşılmakla; 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanunun 20. maddesi hükmüne aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle; davacılardan …, .., … ve … yönünden davanın ehliyet yönünden reddi; diğer davacılar yönünden ise dava konusu işlem hukuka aykırı bulunarak iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : 1- Davalı idare tarafından, projenin etkilerinin incelendiği, ayrıca DSİ 2. Bölge Müdürlüğünün olumlu görüşünün alındığı, JES'lerin kapalı sistem çalıştığı, dolayısıyla çevre kirliliğine yönelik iddiaların soyut nitelikte olduğu, proje alanının tarım arazisi olmadığı, orman vasfında olduğu, jeotermal kuyuların bu proje kapsamında yer almadığı, onlar için … tarih ve … sayılı "ÇED Gerekli Değildir" kararının verildiği, dolayısıyla sondaj kuyularından kaynaklanabilecek olası çevresel etkilerin temyize konu Mahkeme kararında dikkate alınmasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
2- Davalı yanında müdahil ...Enerji Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından, elde edilecek jeotermal akışkanın bir kısmının Salihli ilçe merkezinin ısıtma sisteminde kullanılmak üzere Salihli Belediye Başkanlığına verileceği, geriye kalan akışkanın JES ile elektrik üretiminin yapılacağı, projenin yapılmasında kamu yararı bulunduğu, dolayısıyla çevresel etkilerin kabul edilebilir olduğu, jeolojik-jeofizik zemin etütlerinin dava konusu işlemden önce alınması gerektiği belirtilmiş ise de, esasen bu izinlerin ÇED kararından sonra alındığı, yine santralin kurulacağı yere ilişkin tarım dışı amaçla kullanım izni alınacağı, proje kapalı sistem olduğundan herhangi bir salınım yapılmayacağı, bu nedenle toz ve duman çıkaran, kimyevi atık bırakan tesis olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, Su Yönetimi Genel Müdürlüğünün 14/08/2017 tarihli yazısındaki yeni izin ve ruhsatların verilmemesi hususunun, bu tarih itibarıyla başvuru süreci başlamamış projelere ilişkin olabileceği, jeotermal kaynak işletme ruhsatının 23/07/2009 tarihinden önce alındığı, ayrıca re-enjeksiyon sayesinde ilgili yazıda belirtilen çevresel etkilerin de önüne geçilmiş olacağı, projenin jeolojik ve hidrojeolojik açıdan yeterli düzeyde tanıtıldığı, hava kalitesi açısından da olumsuz bir durumun olmadığı, zira PTD'de belirtilen yoğuşamayan gazların sınır değerlerin altında olduğu ve tesis faaliyete geçtiğinde sürekli yapılacak ölçümlerle bu değerlerin kontrol edileceği, ayrıca JES'lerin depreme neden olacağı görüşü varsayımsal olduğu, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.

3- Davalı yanında müdahil Salihli Belediye Başkanlığı tarafından, … tarihli ve … sayılı jeotermal kaynak ve doğal mineralli su işletme ruhsatının alındığı, ancak jeotermal kaynak aramanın mali açıdan zor olması nedeniyle ihale usulü ile işletme ruhsatının davalı yanında diğer müdahile devredildiği, ihale sözleşmesi gereği şehrin kış aylarında ısıtmasına yetecek jeotermal kaynağın ve elektrik üretiminden elde edilen gelirden %8,7 oranında pay verileceği, dolayısıyla işlemde kamu yararı bulunduğu ve işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Mahkemesi kararının temyiz edilen kısmının aşağıda yer verilen gerekçeyle onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden, yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeksizin, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
Davalı yanında müdahil ...Enerji Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından … tarihli ve …. sayılı jeotermal kaynak ve doğal mineralli su işletme ruhsatlı sahada jeotermal kaynak arama faaliyeti gerçekleştirmek için ruhsat sahibi olan Salihli Belediye Başkanlığından ihale usulüyle sınırlı ayni hakla kullanım yetkisi kiralanmış, 64 sondaj noktasında jeotermal kaynak arama projesiyle ilgili Manisa Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne yapılan başvuru neticesinde … tarih ve … sayılı "ÇED Gerekli Değildir" kararı verilmiştir.
Sonrasında aynı ruhsat sahası içerisinde, ilave sondaj kuyuları açılmaksızın mevcut sondaj kuyularından elde edilecek jeotermal akışkanın kullanılması ile 19,5 MWe kapasiteli hava soğutmalı binary sistem JES kurulmasının planlanması üzerine, proje tanıtım dosyası hazırlanarak davalı idareye başvurulmuş, ilgili kurumlardan alınan görüşler neticesinde, … tarih ve … sayılı "ÇED Gerekli Değildir" verilmiştir.
Bunun üzerine, anılan kararın iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2872 sayılı Çevre Kanununun 10. maddesinde; "Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez..." hükmüne yer verilmiştir.
25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin 4. maddesinde; Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı: Seçme Eleme Kriterlerine Tabi Projeler hakkında yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun belirlenmesi üzerine projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakınca görülmediğini belirten Bakanlık kararı, Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı: Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hakkında Kapsam Belirleme ve İnceleme Değerlendirme Komisyonunca yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun saptanması üzerine gerçekleşmesinde sakınca görülmediğini belirten Bakanlık kararı olarak tanımlanmış, 6. maddesinde; "(1) Bu Yönetmelik kapsamındaki bir projeyi gerçekleştirmeyi planlayan gerçek veya tüzel kişiler; Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeleri için; ÇED Başvuru Dosyasını, ÇED Raporunu, Seçme Eleme Kriterleri uygulanacak projeler için ise Proje Tanıtım Dosyasını, Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlara hazırlatmak, ilgili makama sunulmasını sağlamak ve proje kapsamında verdikleri taahhütlere uymakla yükümlüdürler. (2) Kamu kurum/kuruluşları, bu Yönetmelik hükümlerinin yerine getirilmesi sürecinde proje sahiplerinin veya Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşların isteyeceği konuya ilişkin her türlü bilgi, doküman ve görüşü vermekle yükümlüdürler. (3) Bu Yönetmeliğe tabi projeler için "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararı veya "Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir" kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili teşvik, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez, proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez. (4) Bu Yönetmelik hükümlerine göre karar tesis edilmeden önce, projenin gerçekleştirilmesinin mevzuat bakımından uygun olmadığının tespiti halinde, aşamasına bakılmaksızın süreç sonlandırılır." hükmüne, 7. maddesinde; "Bu Yönetmeliğin; a) EK-I listesinde yer alan projelere b) "ÇED Gereklidir" kararı verilen projelere, c) Kapsam dışı değerlendirilen projelere ilişkin kapasite artırımı ve/veya genişletilmesinin planlanması halinde, mevcut proje kapasitesi ve kapasite artışları toplamı ile birlikte projenin yeni kapasitesi Ek-1 listesinde belirtilen eşik değer veya üzerinde olan projelere, ÇED Raporu hazırlanması zorunludur." hükmüne, 15. maddesinde; "Bu Yönetmeliğin; a) EK-I listesinde yer alan projelere b) "ÇED Gereklidir" kararı verilen projelere, c) Kapsam dışı değerlendirilen projelere ilişkin kapasite artırımı ve/veya genişletilmesinin planlanması halinde, mevcut proje kapasitesi ve kapasite artışları toplamı ile birlikte projenin yeni kapasitesi Ek-1 listesinde belirtilen eşik değer veya üzerinde olan projelere, ÇED Raporu hazırlanması zorunludur." hükmüne, 17. maddesinde ise; "Bakanlık, Proje Tanıtım Dosyalarını ek-4’te yer alan kriterler çerçevesinde inceler ve değerlendirir. Bakanlık, bu aşamada gerekli görülmesi halinde Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlardan proje ile ilgili geniş kapsamlı bilgi vermesini, araç gereç sağlamasını, yeterliği kabul edilebilir kuruluşlarca analiz, deney ve ölçümler yapmasını veya yaptırmasını isteyebilir. (2) Bakanlık on beş (15) iş günü içinde inceleme ve değerlendirmelerini tamamlar. Proje hakkında "ÇED Gereklidir" veya "ÇED Gerekli Değildir" kararını beş (5) iş günü içinde verir, kararı Valiliğe, proje sahibine ve Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlara bildirir. Valilik, bu kararı askıda ilan ve internet aracılığıyla halka duyurur." düzenlemesine yer verilmiştir.
Öte yandan; 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanunun 20. maddesinde; ''Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez.'' hükmü yer almaktadır.
03/04/1996 tarih ve 22600 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Zeytinciliğin Islahı Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmeliğin (03/04/2012 günlü ve 28253 sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Yönetmelikle değiştirilen) 4. maddesinde; ''Zeytinlik Saha: Orman sınırları dışında bulunan ve Devletin hüküm ve tasarrufunda olan yabani zeytinlik, antepfıstığı ve harnupluklar ve her nevi sakız çeşitleri veya şahıs arazisi olan tapuda bu şekilde kayıtlı sahalar ile orman sınırları dışında olup da 17/10/1983 tarihli ve 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun kapsamında bulunmayan zeytin yetiştirmeye elverişli makilik ve fundalıklardan oluşan en az 25 dekarlık alan'' olarak tanımlanmış, (03/04/2012 günlü ve 28253 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmelikle değiştirilen) 23. maddesinde ise; Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az üç kilometre mesafede zeytin ağaçlarının bitkisel gelişimini ve çoğalmalarını engelleyecek kimyevi atık, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal işletmelerin yapımı ve işletilmesi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın iznine bağlıdır. Ancak; alternatif alan bulunmaması ve Çevresel Etki Değerlendirme Raporu (ÇED)’na uygun olması, bitkilerin vegetatif ve generatif gelişimine zarar vermeyeceği Bakanlık araştırma enstitüleri veya üniversiteler tarafından belirlenmesi durumunda;
a) Jeotermal kaynaklı teknolojik sera yatırımları,
b) Bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış plan ve yatırımlar,
c) Yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesisleri,
ç) İlgili Bakanlıkça kamu yararı kararı alınmış madencilik faaliyetleri petrol ve doğal gaz arama ve işletme faaliyetleri,
d) Savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçlar,
için, yukarıda belirtilen faaliyetlerde bulunmak isteyenler, ilgili Bakanlıkların onaylı belgeleri ile mahallin en büyük mülki amirine başvurur. Müracaat sahibi, çevrede oluşabilecek ÇED raporu ile belirlenmiş zararları önleyecek tedbirleri almak koşulu ve dikim normlarına uygun, eşdeğer büyüklükte il/ilçe müdürlüğünce uygun görülecek alanda zeytin bahçesi tesis eder.
Olumsuz cevap başvuru sahibine yazı ile tebliğ edilir. İzin alınmaksızın yapılan faaliyetlerin yürütülmesi yetkililerce men edilerek, umumi hükümlere göre kanuni takibat yapılır.
Bu madde kapsamında valiliklerce verilen kararlara yapılan itirazlar, Bakanlık tarafından değerlendirilerek karara bağlanır. '' hükmüne yer verilmiştir.
Söz konusu "Zeytinlik Saha" tanımının ve aynı Yönetmeliğin 23. maddesinin iptali istemiyle açılan davada; Danıştay Sekizinci Dairesinin 19/02/2015 günlü, E:2012/4992, K:2015/996 sayılı kararıyla: "...Zeytinciliğin Islahı, Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmeliğin dava konusu edilen 4. maddesindeki "zeytinlik saha" tanımı ile, bir alanın zeytinlik saha olarak belirlenebilmesi için asgari 25 dekarlık bir büyüklüğe sahip olma şartı getirilmiştir. Oysa, Yönetmeliğe temel olan 3573 sayılı Kanun'da, zeytinlik saha tanımı açık olarak yapılmamakla birlikte, bir alanın zeytinlik saha olarak belirlenebilmesi için asgari bir büyüklük koşulu bulunmamaktadır. Her ne kadar 3573 sayılı Kanun'un 3. maddesinde, "...tespit edilen alanlar yerel koşullar dikkate alınmak suretiyle Bakanlık tarafından belirlenecek esaslara göre en az 25 dönümlük parseller halinde parsellenir " ifadesi yer almakta ise de, bu ifade, zeytin yetiştirmeye elverişli olduğu tespit edilmiş alanlardan ilgililere tahsis edilecek parsellere ilişkin olarak getirilmiş olup, zeytinlik alanlar hakkında asgari büyüklük şartı getiren bir hüküm içermemektedir. Bu durumda; Kanun'un zeytinlik alanları korumaya, iyileştirmeye ve yeni zeytinlik alanlar kurmaya yönelik hükümleri gereği zeytinlik alanların daraltılması, küçültülmesi mümkün olmadığından ve Kanun'da bir alanın zeytinlik saha olarak saptanabilmesi için asgari bir büyüklük şartı getirilmediğinden, Kanunun lafzına ve ruhuna aykırı olarak, Kanun metninde olmayan bir sınırlama getirdiği görülen Zeytinciliğin Islahı, Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmeliğin dava konusu edilen 4. maddesindeki "zeytinlik saha" tanımında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Yönetmeliğin dava konusu edilen 23. maddesi hükmüne bakıldığında; maddenin 1. fıkrasının ilk iki cümlesinde yer verilen düzenlemelerin Yönetmeliğin dayanağı Kanun'un yukarıda bahsedilen 20. maddesinde de yer aldığı görülmekte olup dolayısıyla maddenin bu kısmı itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Diğer taraftan maddenin kalan kısmında getirilen düzenleme ile, alternatif alan bulunmaması ve Çevresel Etki Değerlendirme Raporu (ÇED)’na uygun olması koşuluyla, zeytinlik sahalarda, jeotermal kaynaklı teknolojik sera yatırımlarının yürütülebilmesi, enerji üretim tesislerin kurulabilmesi, madencilik, petrol ve doğal gaz arama ve işletme faaliyetlerinin yapılabilmesi mümkün hale gelmekte; ayrıca, çerçevesi ve sınırları belirtilmeksizin, Bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış plan ve yatırımlar ile savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçların gerçekleştirilmesi imkanı getirilmektedir. Yönetmeliğe temel olan 3573 sayılı Kanunun yukarıda alıntısı yapılan 20. maddesine bakıldığında, zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesisin yapılamayacağı ve işletilemeyeceği, bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmelerinin kurulmasının ise Bakanlığın iznine tabi olduğu görülmektedir. Bir başka ifadeyle, 3573 sayılı Kanun'un geneline yaygın koruyucu hükümler de dikkate alındığında, zeytinlik sahalarda ve bu sahalara üç kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası ve küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri dışında kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran bir tesisin yapılması mümkün değildir. Kaldı ki, 3573 sayılı Kanun'da Yönetmeliğin 23. maddesinde sayılan tesislere belli şartlar altında dahi izin verilebileceği yönünde hiçbir hükme yer verilmemiştir. Bununla birlikte, zeytinlik alanların daraltılamayacağı yönündeki hükme istisna olarak gösterilen belediye sınırları içinde bulunan zeytinlik sahalarının imar hudutları kapsamı içine alınması hâlinde altyapı ve sosyal tesisler dahil toplam yapılaşmanın zeytinlik alanının % 10’unu geçemeyeceği hükmü de dikkate alındığında; elektrik üretim tesisi, petrol ve doğal gaz arama işletmeleri gibi büyük ölçekli tesislerin anılan yapılaşma oranını ne şekilde sağlayacağı da açıklanabilir olmaktan uzaktır. Sonuç olarak, Yönetmeliğin 23. maddesinin yukarıda belirtilen kısmı, Yönetmeliğin temel aldığı Kanun hükümlerini aşan ve Kanun'un gözettiği koruma amacına aykırı hükümler içermektedir..." gerekçeleriyle 23. maddenin ilk fıkrasının ''Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az üç kilometre mesafede zeytin ağaçlarının bitkisel gelişimini ve çoğalmalarını engelleyecek kimyevi atık, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal işletmelerin yapımı ve işletilmesi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın iznine bağlıdır.'' cümleleri bakımından davanın reddine; 4. maddede yer alan "Zeytinlik Saha" tanımının ve 23. maddenin diğer kısımlarının iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Zeytinlik alanlarda yürütülecek faaliyetlere ilişkin olarak öncelikle dikkate alınması gereken özel düzenlemenin 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanun hükümleri olduğuna kuşku bulunmamaktadır. Anılan Kanunun 20. maddesinin, gerekli tedbirler alınmış olsa bile, zeytinlik sahalarda ve bu sahalara 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri hariç kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran ya da sayılan olumsuz sonuçlara yol açma ihtimali bulunan tesislerin yapılmasını ve işletilmesini önlemeyi amaçladığı açıktır. Diğer taraftan; Danıştay Sekizinci Dairesinin 19/02/2015 günlü, E:2012/4992, K:2015/996 sayılı kararı karşısında, artık kamu yararı kararı alınarak dahi kimyevi atık, toz ve duman çıkaran tesislerin zeytinlik sahalara 3 kilometre mesafe içerisinde yapılması mümkün olmamakla birlikte bu tip alanlarda yapılacak projeler için verilen ÇED kararlarının iptali istemiyle açılan davalarda, dava konusu projenin, zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakıp bırakmadığının, toz ve duman çıkarıp çıkarmadığının öncelikle ele alınması gerekmektedir. Zira söz konusu proje, zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan veya toz ve duman çıkaran bir tesis kapsamında değerlendirilirse, bu çerçevede zeytinlik alanlara 3 km mesafe içinde projenin gerçekleştirilmesine olanak bulunmayacak, aksi halde ise projenin gerçekleştirilmesi durumunda diğer çevresel etkiler yönünden taahhütlerin yeterli olup olmadığının incelenmesi gerekecektir.
Uyuşmazlıkta, her ne kadar İdare Mahkemesince; santralin çalışması esnasında jeotermal akışkanların kontrolsüz olarak yüzeyüstü su kaynaklarına karışmasından kaynaklanabilecek yüzey ve yeraltı suları kirlenmesiyle, toprak kirlenmesi ve dolayısıyla tarımsal alanlara olumsuz etkilerinin olabileceği, jeotermal atık sular yüksek miktarlarda tuz (örneğin Na, SO4, vb), ziraat için zararlı maddeler (örneğin bor), fiziksel zehirli maddeler (örneğin arsenik) ve su kirliliği yapan maddeler (örneğin NH4+, NO2, NO3-) içerebileceği, bu yüksek derişimlerin hem kullanılan yüzey ve yeraltı suları için hem de toprak için tehdit oluşturduğu, üretimde kullanılmak üzere jeotermal kaynaktan çekilen jeotermal akışkanı CO2, SO2, H2S, NH3, CH4, H2, N2 gibi yoğuşamayan gazları da içerdiği, santralin çalışması sürecinde ortaya çıkabilecek olan bu gazlardan özellikle SO2 ve H2S gazının havadaki nem veya su buharı ile birleşerek asit yağmurlarını oluşturduğu, bu yağmurların da bitkilerin vejetatif ve generatif gelişimini dolayısı ile tarım alanlarındaki bitkileri olumsuz olarak etkileyeceği sonucuna varıldığından 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanunun 20. maddesi hükmüne aykırı olduğu gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiş ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, PTD'de özellikle tarım, jeoloji ve hidrojeoloji, çevre ve jeofizik bakımından çevresel etkiler ve alınacak önlemler ile ilgili yeterli düzeyde inceleme yapılmadığının belirtildiği gibi, yoğuşamayan gazların deşarjı sırasında bu gazların emisyonlarının düşürülmesi ile ilgili de yeterli ve ayrıntılı bir inceleme yapılmadığının belirtildiği ve ayrıca bu gazlardan H2S'nin bertaraf edilmesi için kimyasal arıtma veya yıkama yapılabileceğinin önerildiği dikkate alındığında, projenin başta zeytinlikler olmak üzere uygulanacağı saha üzerindeki çevresel etkilerinin ve alınacak önlemlerin PTD'de yeterli düzeyde ele alınmadığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla, bilirkişi raporunda vurgulanmış etkilerin ve önlemlerin de dikkate alındığı kapsamlı bir ÇED raporu hazırlanarak ÇED sürecinin işletilmesi ve neticede ortaya çıkan duruma göre iş ve işlemler gerçekleştirilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, dava konusu idari işlemde hukuka uyarlık, dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukuki isabetsizlik bulunmamıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı ile davalı yanında müdahillerin temyiz istemlerinin reddine,
2. Kısmen dava konusu işlemin iptali, kısmen davanın ehliyet yönünden reddi yolundaki …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının temyiz edilen iptale ilişkin kısmında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 22/12/2020 tarihinde esasta oybirliği, gerekçede oyçokluğu ile karar verildi.


(X) GEREKÇEDE KARŞI OY :

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının, kararda belirtilen gerekçelerle aynen onanması gerektiği oyu ile çoğunluk kararına gerekçe yönünden katılmıyorum.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi