8. Hukuk Dairesi 2011/6130 E. , 2012/2226 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile Hazine ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Tavşanlı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 29.07.2011 gün ve 131/420 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, dava dilekçesinde ve yargılama oturumlarındaki beyanlarında; dava konusu 303 ada 17 sayılı parselin paylı mülkiyet şeklinde tapuda isimleri yazılı bulunan kişiler adına kayıtlı olduğunu, vekil edeninin 456/1152 pay sahibi bulunduğunu ve tapuda 240/1152 pay sahibi bulunan ...’in kim olduğunun tapu kütüğünden anlaşılamadığını, tapu kaydının belirtilen sebeple hukuki değerini yitirdiğini açıklayarak ... adına tapuda kayıtlı bulunan 240/1152 payın iptali ile vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, kayıt maliki ...’in kim olduğunun bilindiğini, Hazineye husumetin düşmediğini, davanın yersiz olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, TMK.nun 713/2. maddedeki koşulların davacı yararına gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm; süresinde, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere ve kural olarak; TMK.nun 713/2. maddesindeki “...Malik"in tapu kütüğünden anlaşılamaması...” hali, taşınmaz malın sahibinin kim olduğunun bilinmesine yarayacak gerekli bilginin tapu sicilinden çıkarılmasının imkansız olmasıdır (HGK. nun 10.4.1991 tarih, 1991/8-51 Esas, 194 Karar sayılı ilamı). Kütükteki bilgi ve belgelerden, gerekli dikkati gösteren herkesin malikin kim olduğunu anlayamayacağı haller ile malik adının müphem ve yetersiz gösterilmesi, malik adının silinmiş ve yenisinin yazılmamış olması gibi hallerde malikin tapu kütüğünden anlaşılmadığı sonucuna varılabilir
Somut olayda; davacı vekili dava konusu 303 ada 17 parsel sayılı taşınmazda 240/1152 pay sahibi bulunan ...’in tapu kütüğünden kim olduğunun anlaşılamadığını açıklayarak TMK.nun 713/2.maddesi gereğince iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Dava konusu 303 ada 17 parsel sayılı taşınmaza ait kadastro tutanağındaki açıklamalara göre; parsele uygulanan dayanak, T. Sani 1291 tarih ve 294 sıra numaralı tapu kaydı ile 240/1152 payın ..."e ait olduğunun yazılı bulunduğu ve Kadastro Komisyonunun 27.05.1982 tarihli kararı ve ekli belgelerden de, kadastro tespitinin 26.08.1987 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Dava konusu parsele kadastro çalışmaları sırasında uygulanan T. Sani 1291 tarih ve 294 sıra numaralı tapu kaydı tüm tedavülleriyle birlikte dosya arasında bulunmakta olup, kadastro tutanağı ve kadastro komisyon kararı ile ekli belgelere göre, kayıt maliki bilinmeyen kişi olmayıp aksine tanınan ve bilinen bir kişidir. Kayıt malikinin ölüm tarihi ve mirasçılarının belirlenmemesi, kimliğine ait bilgilerin elde edilememesi ve adresinin saptanamaması gibi hususlar o kişinin tapu kütüğünden maliki bilinmeyen kişi olarak nitelendirilmesini gerektirmez. Bununla kanun koyucu tarafından tapu kütüğünün incelenmesinden anlaşılamayan, kim olduğu belirlenemeyen hayali kişiler amaçlanmıştır. Saptanan somut ve hukuki olgular karşısında davanın maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan sebebine dayanılarak açıldığı ve kayıt malikinin kanun anlamında bilinen kişi olduğunun anlaşılması karşısında mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 27.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.