13. Hukuk Dairesi 2016/10648 E. , 2019/4989 K.
"İçtihat Metni"
...
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalılardan ..."ün kardeşi olduğunu, diğer davalı ..."ün de davalı ..."ün eşi olduğunu, kendisi ile davalı ... ve kardeşleri ... ile .....anne ve babasından miras kaldığını, miras kalan altın ve paraların davalılar tarafından alındığını, daha sonra herkese payına düşeni ödeyeceğini bildirmesine rağmen ödeme yapmadığını, diğer kardeşleri ile birlikte davalı ..."e murislerinden kalan dairenin miras payları oranında satışı ve bedelinin teslimi konusunda vekalet verdiklerini, vekalete binaen davalının miras hissesini eşi olan diğer davalıya 60.000,00 TL bedelle sattığını, ancak satış bedelinden hissesine düşen bu paranın ödenmediğini, bu paranın defalarca istendiğini ve alamadığını, anne ve babasından kalan altın ve banka hesabındaki paralardan hissesine düşen miktarı istediğini, davalıların hissesine düşen bedeli ödeyemeyeceklerini söylediklerini ileri sürerek, satışa konu dairenin miras payından davacıya düşen 15.000,00 TL alacağın 2005 yılından işleyen yasal faiziyle birlikte tahsiline yada bu bağımsız bölümün rayiç bedelinin tespiti ile hisseye düşen miktarın tespitine yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, 14 bilezik, 25 adet çeyrek altının değerinin tespitine, payının yasal faizi ile tahsiline, murisin Halk Bankası ve İş Bankasındaki paralarından payına düşen miktarın tespiti ile davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davaya konu taşınmaz bedelinin tahsili için açılan davanın reddine, davalı ... yönünden zaman aşımı nedeniyle reddine, davalı ... yönünden kanıtlanamaması nedeniyle reddine, murisin bankalardaki parasından davacının payına düşen miktarın tahsili istemine ilişkin davanın her iki davalı yönünden de kanıtlanamaması nedeniyle reddine, murise ait altın niteliğindeki ziynet eşyasının davacının payına düşen miktarın davalılardan tahsiline ilişkin davanın her iki davalı yönünden de kanıtlanamaması nedeniyle de reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davalı ..., zamanaşımının dolduğunu ileri sürmüş; esastan davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, TBK nun 126(1)-5 maddesinde vekalet sözleşmesinden doğan alacakların 5 yıllık zaman aşımına tabi olduğu, taşınmazın satışının 07/10/2005 tarihinde yapıldığı, tüm dosya kapsamı ile satıştan davacı tarafın haberdar olduğu, dava tarihinin ise 02/09/2013 olduğu dikkate alınarak dava tarihi itibariyle zaman aşımı süresi dolmakla davalı ... hakkında açılan davanın zaman aşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir. Dava, vekâlet sözleşmesine dayanılarak yapılan taşınmaz satışından kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davacının, davalıya 29.08.2005 tarihinde satışa konu taşınmazlardaki kendi hissesine düşen kısmı satması için vekaletname verdiği, davalının da, taşınmazın 07.10.2005 tarihinde diğer davalı ..."e satışını yaptığı dosya kapsamı ile sabittir. Vekâlet sözleşmesinin en önemli unsurları arasında, vekilin talimata uygun hareket etme borcu, özen borcu ve hesap verme borcu gelmektedir. Vekalet sözleşmesinde vekilin hesap verme borcu vekalet sözleşmesinin kurulmasıyla birlikte doğup, işin vekil tarafından yürütülmesi sırasında ve sona ermesinde de devam etmektedir. BK.nun 392.maddesi (TBK. 508. maddesi) hükmü gereğince vekil, talep üzerine yaptığı işin hesabını vermeye ve müvekkili nam ve hesabına edindiği her şeyi iade etmeye, iade edinceye kadar da almış olduğu şeyleri saklamaya zorunludur. Bu nedenle de vekilin aldıklarını geri verme borcunda zamanaşımı vekalet sözleşmesi sürdükçe işlemez. Bir başka deyişle iade borcunda muacceliyet, vekilin hesap vermesi veya sözleşme ilişkisinin bitmesi ile başlar. Nitekim Hukuk Genel Kurulu"nun 2011 tarih ve 2011/13-161 esas ve 2011/276 karar sayılı ilamı da bu yöndedir. Somut olayda, davalı vekil hesap verme yükümlülüğünü davanın açıldığı 02.09.2013 tarihinden önce yerine getirdiğini ispat edemediğinden zamanaşımının başlangıç tarihinin davanın açıldığı tarih olduğu ve davanın zamanaşımı süresi içerisinde açıldığının kabulü gerekir. O halde, mahkemece, işin esasına girilip taraf delilleri toplanarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.......