15. Ceza Dairesi 2014/14613 E. , 2017/5882 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : Beraat
Sanığın nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından beraatına ilişkin hükümler, müşteki vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık .... hakkında nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik kararlara karşı, müşteki vekili tarafından yapılan itiraza yönelik .... Ağır Ceza Mahkemesi’nce yapılan değerlendirme sonucunda itirazın reddine karar verildiği ve bu karara karşı temyiz talebinde bulunulmadığı anlaşılmakla, sanık ... hakkında kurulan hükümlerle sınırlı olarak ve kovuşturma evresinde duruşmadan haberdar edilmeyen ve katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunan müşteki bankanın 5271 sayılı CMK"nın 260/1 maddeleri gereğince hükümleri temyize hak ve yetkisi bulunduğundan, CMK" nın 237/2 ve 238. maddeleri uyarınca davaya katılmasına karar verilerek yapılan incelemede;
Sanık ... ile katılan ..."ın arkadaş oldukları, hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen ..."in ise, sanık ..."in aracında şoför olarak çalıştığı, sanık ..."in bankadan kredi çektiği ve katılandan da kefil olmasını istediği, katılanın bu isteği kabul ederek kredi kullanımında gerekli olan kimlik fotokopisi, maaş bordrosu ve diğer belgelerin örneklerini sanık ..."ye verdiği, sanığın da bu evrakları ..."İn kullandığı aracın torpido gözüne koyduğu, ..."in bu evrakları alarak katılan ..."a ait nüfus cüzdanı fotokopisindeki fotoğraf kısmınakendi fotoğrafını yapıştırıp yeniden fotokopi çektiği ve düzenlediği bu sahte belgeyle birlikte ..... şubesinden katılan ... adına 8.750,00 TL kredi çektiği, sanığın bu şekilde üzerine atılı suçları işlediği iddia edilen olayda;
Sanığın atılı suçlamayı kabul etmediği, ..... Emniyet Müdürlüğü"nce düzenlenen 01/02/2012 tarihli ekspertiz raporuna göre, kredi talebi için bankaya ibraz edilen bilgi formundaki katılan adına atılmış imzanın sanığın eli ürünü olmadığının tespit edildiği, düzenlenen kredi sözleşmesinde de imzasının bulunmadığı, sanığın, hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen ... ile fikir ve eylem birliği içinde hareket ettiğine veya onu söz konusu krediyi kullandırmaya azmettirdiğine ilişkin mahkumiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesiyle verilen beraat hükümlerinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçların işlendiğinin sabit olmadığı gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, eksik inceleme ve araştırma sonucu sanık hakkında beraat hükmü verildiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükümlerin ONANMASINA, 08/02/2017 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI DÜŞÜNCE:
Nitelikli dolandırıcılık ve özel evrakta sahtecilik suçundan kurulan beraate ilişkin hükümlerin, müşteki... vekili tarafından temyizi üzerine sayın çoğunluğun onamaya ilişkin kararı yerinde değildir. Şöyle ki;
Müşteki..., soruşturma aşamasında sanık hakkında yürütülmekte olan soruşturmadan haberdar edilmediği gibi kovuşturma evresinde de duruşmalardan haberdar edilmemiş, karar verildikten sonra gerekçeli kararın tebliği üzerine... vekili tarafından beraate ilişkin karar müşteki vekili sıfatıyla süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
... Ceza Genel Kurulunun 20.05.2014 tarih ve 2013/250 E, 2014/267 K sayılı kararında da belirtildiği üzere, 5271 sayılı CMK"nun mağdur ve şikâyetçinin haklarını düzenleyen 234. maddesinin 1/1-b alt bendinde, mağdur ile şikayetçinin, kovuşturma evresinde; duruşmadan haberdar edilme, kamu davasına katılma, tutanak ve belgelerden vekili aracılığı ile örnek isteme, tanıkların davetini isteme, vekili yoksa, baro tarafından kendisine avukat atanmasını isteme, davaya katılmış olma şartıyla davayı sonuçlandıran kararlara karşı kanun yollarına başvurma haklarının bulunduğu hüküm altına alınmış, maddenin son fıkrasında da, bu hakların mağdur ve şikâyetçiye anlatılıp açıklanacağı ve bu hususun tutanağa yazılacağı belirtilmiştir.
Katılmaya ilişkin hükümlere ise CMK"nun 237 ila 243. maddelerinde yer verilmiştir.
“Kamu Davasına Katılma” başlıklı 237. maddesinde;
“1) Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler.
2) Kanun yolu muhakemesinde davaya katılma isteğinde bulunulamaz. Ancak, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır”,
Katılma Usulü” başlıklı 238. maddesinde ise;
“1) Katılma, kamu davasının açılmasından sonra mahkemeye dilekçe verilmesi veya katılma istemini içeren sözlü başvurunun duruşma tutanağına geçirilmesi suretiyle olur.
2) Duruşma sırasında şikâyeti belirten ifade üzerine, suçtan zarar görenden davaya katılmak isteyip istemediği sorulur.
3) Cumhuriyet savcısının, sanık ve varsa müdafiinin dinlenmesinden sonra davaya katılma isteminin uygun olup olmadığına karar verilir.
4) Sulh ceza mahkemesinde açılmış olan davalarda katılma hususunda Cumhuriyet savcısının görüşü alınmaz” şeklinde düzenlenlemeler yer almaktadır.
Kanun yollarına ilişkin genel hükümlerin yer aldığı 260. maddesinde ise; “…bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır” hükmüne yer verilmiştir.
5271 sayılı CMK"nun 237. maddesinde suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanların davaya katılabilecekleri kabul edilmiş, ancak kanun yolu muhakemesinde bu hakkın kullanılamayacağı esası benimsenmiş, bununla birlikte istisnai olarak; "ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır" hükmü getirilmiştir. Anılan kanunun 238. maddesi uyarınca; davaya katılma hakkının kullanılması için dilekçe ile başvurma yönteminin yanı sıra sözlü olarak yapılan istemin duruşma tutanağına geçirilmesi de yeterli görülmüş, hatta şikayetçi olduğunu bildiren kişiye mahkemelerce, davaya katılmak isteyip istemediğinin sorulması hususunda zorunluluk getirilmiştir. Bu zorunluluk karşısında duruşmaya katılan mağdur ve şikayetçiye öncelikle CMK"nun 234. maddesinde yazılı bulunan haklarının anlatılması ve bu durumun duruşma tutanağına yazılması gerekmektedir.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Müşteki ....., soruşturma aşamasında sanık hakkında yürütülmekte olan soruşturmadan haberdar edilmediği gibi kovuşturma evresinde de duruşmalardan haberdar edilmemiş olması karşısında;... vekiline 5271 sayılı CMK"nun 234. maddesindeki haklarının hatırlatılması, mağduru oldukları eylemlerle ilgili sanıktan şikâyetçi olup olmadıkları ve şikayetçi olduklarını bildirmeleri halinde ise davaya katılmak isteyip istemediklerinin sorulması, sonucuna göre katılma konusunda bir karar verilmesi gerekirken yargılamaya devamla hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olduğu gibi,...’ın davaya katılması hususunda 5271 sayılı CMK"nun 237/2. maddesi uyarınca temyiz aşamasında Dairece bir karar verilmesi mümkün değildir. Tüm bu anlatılanlar karşısında, duruşmalardan haberdar edilmeyen şikayetçi banka vekilinin gerekçeli karar tebliği üzerine hükmü temyiz ettiği anlaşıldığından, 5271 sayılı CMK.nun 260/1. madde ve fıkrası uyarınca yasa yollarına başvurma hakkı bulunduğu cihetle; sanığa yüklenen suçlardan zarar gören ilgili bankanın duruşmadan haberdar edilip iddia ve delillerini sunma olanağı sağlanmadan hüküm kurulmak suretiyle CMK.nun 234/1-b maddesine aykırı davranılması gerekçesiyle beraate ilişkin hükümlerin bozulması yerine, yerel mahkemenin kararının onanmasına dair sayın çoğunluğun kararına katılmıyoruz. 09.02.2017