Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/3436
Karar No: 2012/1144
Karar Tarihi: 23.02.2012

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2011/3436 Esas 2012/1144 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2011/3436 E.  ,  2012/1144 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

    ... ile Hazine, ... ve ... Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Haymana Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 08.03.2011 gün ve 191/48 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

    KARAR

    Davacı vekili 6.4.1999 havale tarihli dilekçesiyle; 568 sayılı parselin vekil edeninin 60 yıldan beri zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu, ... adına tespit ve tescil edildiğini açıklayarak tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; görevli mahkemenin Kadastro Mahkemesi olduğunu, davacının daha önce aynı taşınmaz için Haymana Asliye Hukuk Mahkemesinde ve Kadastro Mahkemesinde dava açtığını, o davaların reddedildiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulü ile 568 sayılı parselin tapu kaydının iptaline, davacı ... oğlu ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK. nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasına ilişkindir.
    Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Davacı, tapulama tespitinden önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Uyuşmazlık konusu 568 parsel, 3.10.1970 tarihinde yapılan tapulama çalışmaları sırasında 766 sayılı TK. hükümleri uyarınca tarla niteliğiyle belgesizden Hazine adına tespit edilmiştir. Yapılan tapulama tespitine ... Ayık, ..., ... ve ... tarafından itiraz edilmiş, tapulama komisyonunca yapılan inceleme üzerine, Ankara Tapulama Komisyonunun 10.5.1972 tarih 476 sayılı kararıyla itiraz edenlerin itirazının yerinde bulunmaması nedeniyle reddine karar verilmiş, 7.4.1974 tarihinde Tapulama Komisyonu kararı ... ve ...’e tebliğ edilmiş, davacının miras bırakanı ... Ayık’a ise bizzat PTT kanalıyla 16.7.1975 tarihinde tebliğ edilmiştir. İtiraz edenlerden ...’a ise 23.3.1999 tarihinde tebliğ yapılmıştır. Bu nedenle 568 sayılı parselin Hazine adına tapu kaydı 9.11.1999 tarihinde oluştuğu dosya arasında bulunan tapu kaydından anlaşılmıştır. Edinme sebebinde tescil nedeni olarak “komisyon” ibaresi yazılıdır.
    Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, murisin ölümünden sonra yapılan paylaşım sonucu dava konusu taşınmazın davacı ...’ın payına düştüğü anlaşılmaktadır. Bu bakımdan davacı yönünden dava koşulu konusunda bir duraksama söz konusu değildir. 766 sayılı Tapulama Kanununun 26. maddesinde, tapulama tutanakları ve eklerinin 30 gün süreyle askıya çıkarılacağı ve askı süresi içinde itirazı olanların itirazda bulunabileceği açıklanmış, aynı Kanunun 28/4. fıkrasında ise, komisyonun kararı tapulama müdürü tarafından itiraz eden ile lehine tapulama tespiti yapılana tebliğ olunur. Alakadarlar tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde Tapulama Mahkemesine dava açtıkları taktirde tapulama tutanağı ve ilişkileri tapulama hakimi tarafından celp ve uyuşmazlık 6. bölümde yazılı hükümler dairesinde hallolunur, denilmiş, 5. fıkrasında da, Tapulama Komisyonu kararı aleyhine 30 gün içinde dava açılmadığı taktirde komisyon kararı kesinleşir ve keyfiyet tapulama müdürü tarafından kararın altına yazılarak tasdik olunur, hükmüne yer verilmiştir.
    766 sayılı TK.nu dolu pafta sistemini öngörmediği gibi, tapulama tutanağının bütünlüğü ilkesini de öngörmemiş ve sözü edilen kanunun öngördüğü sistemde tapulama tutanağının bölünmüşlüğü (parçalanmışlığı) ilkesi kabul edilmiştir. Yani tapulama tutanağına itiraz etmeyen kişiler açısından süre kesilmez. Sadece itiraz edenler yönünden tapulama tutanağı kesinleşmemiş olur. Davacının murisi süresinde itiraz etmiş, ancak komisyon kararının tebliğinden itibaren kanunda öngörülen süre içinde ilgili mahkemelerde davasını açmamıştır. Ancak itiraz etmeyenler itiraz edenlerin sahip olduğu haktan ve süreden yararlanamaz. Kural olarak; askı süresi içinde veya ondan önce tapulama tutanağına yani tespitine itiraz etme olanağı söz konusudur. Tapulama tutanağına itiraz edenlerin itirazı yasanın öngördüğü biçimde Tapulama Komisyonunca incelenir ve karara bağlanır. Komisyon kararının tebliğinden itibaren 30 günlük süre içinde dava açmayanlar yönünden tapulama tutanağı kesinleşir. 766 sayılı TK. nun 48/C bendi bundan ayrı bir durumu yani davaya katılmayı düzenlemektedir. Davacının babası ... Ayık, süresinde tapulama tespitine itiraz etmiş, komisyonca karara bağlanmış, 16.7.1975 tarihinde komisyon kararı kendisine tebliğ edilmiştir. Kural olarak; davacı veya murisinin en geç 17.8.1975 tarihinde Kadastro Mahkemesinde ya da 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde genel mahkemede dava açmaları gerekirdi. Tapulama Komisyonu kararı ...’a tebliğ edilmiş, ancak ikmal edilmeden iade edilmesi nedeniyle gecikmeli olarak 23.3.1999 tarihinde kendisine tebliğ edilmiştir. Bu durum karşısında ...’ın 23.3.1999 tarihinden itibaren bir aylık süre içerisinde Kadastro Mahkemesinde, 10 yıllık süre içerisinde ise genel mahkemelerde dava açma imkanı bulunmaktadır. Ne var ki, komisyon kararının tebliğinden itibaren 30 gün içinde davacının murisi veya davacı tarafından Tapulama Mahkemesinde dava açılmadığı gibi, kesinleşmeden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre içinde de genel mahkemede dava açılmamış, 10 yıllık sürenin geçirilmesinden sonra 7.4.1999 tarihinde eldeki bu dava açılmıştır. Tapulama tutanağının bölünmüşlüğü ilkesi gözetildiğinde davacı ve murisinin ...’ın haklarından yararlanılması düşünülemez.
    Tapulama Kanununun getirdiği sisteme ve Yargıtay’ın görüşüne göre tapulama tutanağına bir kimsenin süresinde itiraz etmiş olması, sadece o kimse yönünden tapulama tutanağının kesinleşmesini önler. İtiraz süresini geçirmiş olan bir kimse, süreyi kesmiş olan kişinin bu hukuksal durumundan yararlanamaz. Süreyi geçirmiş olan kimse yönünden tapulama tutanağı kesinleşmiş sayılır. Burada söz konusu olan itirazı, Tapulama Kanununun 48/C bendinde yer alan itirazla karıştırmamak gerekir (A.Nusret Ozanalp, Tapulama Kanunu Şerhi 1966 bası, s.185). 766 sayılı TK.nun 31/2. fıkrasında; bu sicillerde belirtilen haklara tescilleri tarihinden itibaren 10 sene geçtikten sonra, tapulamaya takaddüm eden sebeplere dayanılarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz denilmiştir. Her ne kadar madde metninde tescilleri tarihinden itibaren denilmiş ise de, esasen tutanağın kesinleşme tarihi aynı zamanda tescil tarihi olarak kabul edilmektedir. 766 sayılı TK.nu 09.07.1987 tarih ve 19512 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 3402 sayılı Kadastro Kanununun 48/1. fıkrasıyla yürürlükten kaldırılmış olup, 3402 sayılı Kadastro Kanununun yürürlülük tarihinden itibaren Kadastro Kanunu hükümleri uygulanmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. fıkrasında; tutanaklarda belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayalı olarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz, hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu bu fıkrada öngörülen 10 yıllık süre de çoktan geçmiştir.
    Saptanan bu somut ve hukuki olgular karşısında, davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi gerekirken, kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle kabulüne karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.
    Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi