8. Hukuk Dairesi 2011/4666 E. , 2012/1123 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
Zeynel Abidin Karaman ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Kahta Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 23.02.2011 gün ve 206/85 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan mevki ve sınırlarını bildirdiği bir parça taşınmazın, uzun yıllardan beri davacının zilyet ve tasarrufunda iken idari yoldan 589 parsel olarak Hazine adına tapuya tescil edildiğini açıklayarak, davalı tapusunun iptali ile vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ve davacı lehine zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleşmediğini bildirmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, Hazine üzerindeki tapunun iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; dava konusu taşınmaz idari yoldan, 589 parsel olarak davalı ... adına tescil edilmiştir. Ne var ki, kadastro çalışmalarında hangi nitelikle tespit harici bırakıldığı (taşlık, çalılık, mera vs) araştırılmamıştır.Dosya içinde bulunan belge ve bilgilerden dava konusu taşınmazın batısında yer alan 513 parselin kadastro tutanağına dayanak teşkil eden 23.02.1956 tarih 15 sıra nolu tapu kaydı doğu sınırını "kaya" olarak okumaktadır. Kural olarak, "kayalık" niteliği ile tapulama harici bırakılan yerlerin imar-ihya ile kazanılması mümkün değildir. Ancak, taşlık nitelikli ise o taktirde imar ve ihyasının emek ve para sarfedilerek tamamlanması gerekir. Tamamlandığı tarihten itibaren ise TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Yasanın 14. maddelerindeki koşulların davacı lehine gerçekleşmesi zorunludur.
Ayrıca, Dairenin ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun uygulamalarına göre, ağır iş makineleri ile taşınmazda yapılan işlemler 3402 sayılı Yasanın 17. maddesi anlamında imar-ihya kapsamında sayılmamaktadır.
Öte yandan, bir arazinin kullanım süresi, niteliği ile üzerinde imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihin en iyi belirlenme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Taşınmazın Hazine adına idari yoldan tapuya tescil edildiği 24.04.2008 tarihinden geriye doğru en az 20-30 yıl öncesine ait (1978-1988 yılları arası) iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğraflarının bulundukları yerden getirtilerek stereoskopik aletle incelenmesi gerekir. Hava fotoğraflarının bu şekilde incelenmesi durumunda taşınmaz üç boyutlu görülebilecek ve sınırları belirlenebilecektir. Bu yolla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespiti mümkün olabilmektedir.
Mahkemece yapılacak iş; taşınmazın bulunduğu yerde yeniden yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklar 6100 sayılı ...nun 243 ve 244. (1086 sayılı HUMK.m. 258) maddeleri uyarınca keşif mahalline davetiye ile çağrılmalı, uyuşmazlığın taşınmazın (zeminine) aynına ilişkin olması nedeniyle ...nun 259 ve 290/2. maddeleri gereğince yerel bilirkişi ve tanıklar mümkün olduğunca taşınmaz başında dinlenmeli, beyanlar arasında çelişki bulunması halinde yüzleştirme yapılarak çelişki giderilmeye çalışılmalı ( HMK 261. maddesi), ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi ve fotoğrametri uzmanı, harita mühendisinden oluşacak üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla hava fotoğraflarının stereoskopik aletle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak öncelikle çekişme konusu taşınmazın yeri hava fotoğrafında gösterilmeli, daha sonra niteliğinin, imar-ihyasının tamamlanma tarihinin ve kullanım süresinin ve ne zaman kullanılmaya başlandığının belirlenmesine çalışılmalıdır. Tanık ve diğer bilirkişi sözleri uzman bilirkişilerin raporuyla denetlenmeli, taşınmazın niteliği, imar-ihyaya muhtaç yerlerden ise kim tarafından ne şekilde imar-ihya edildiği, üzerinde imar-ihya işlemlerinin başlandığı ve bu işlemlerin tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetliğin başlangıç tarihi ve sürdürülüş şekli belirlenmeye çalışılmalıdır.
Ayrıca davacı hakkında, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince, belgesizden taşınmaz edinip edinmediği Tapu Sicil Müdürlüğü ve o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulmuş ise de, dosyada buna ilişkin belge ve bilgi bulunmamaktadır. Davacı adına belgesizden taşınmaz edinip edinmediklerinin Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması ve zilyetliğe dayalı olarak açılan tescil davalarına ait dosyaların bulundukları mahkemelerden getirtilerek miktar sınırlamalarının gözönünde bulundurulması gerekmektedir.
Öte yandan, 12.04.2010 tarihli keşifte dinlenen ziraat mühendisi 10.05.2010 tarihli raporunda, taşınmazın kuzeyini oluşturan kısmın 1-2 sene önce imar ihya edildiğini bildirmiştir. Bu yerin, zilyetlikle edinilmesi için 20 yıllık süre geçmediğinden mahallinde yapılacak keşifte teknik bilirkişi tarafından bu yerin ölçekli krokisinde gösterilmesi istenip bu kısım bakımından davanın reddine karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı ...nun Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.