17. Hukuk Dairesi 2019/2197 E. , 2020/5672 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, borçlu ... aleyhine takip yapıldığını, takibin semeresiz kaldığını, borçlunun mal kaçırma amacı ile dava konusu 3 ve 1 nolu bağımsız bölümleri 29.08.2013 tarihinde kardeşi ...’ya satmış, o da 3 nolu bağımsız bölümü 13.09.2013 tarihinde davalı ...’ya, 1 nolu bağımsız bölümü 20.09.2013 tarihinde ...’ya sattığını belirterek dava konusu taşınmazlara ait tasarruf işlemlerinin iptalini talep etmiştir.
Davalı ..., borçlu ile bir ilgisinin olmadığını, taşınmazı banka kredisi ile aldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı ... ve ..., satışların gerçek olduğunu savunmuştur.
Mahkemece, davanın dava konusu 3 nolu bağımsız bölümle ilgili olarak davacı ve davalı ... arasında sulh sözleşmesi yapıldığı ve uyuşmazlığın sulh ile sonuçlanması sebebiyle bu taşınmaz yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davalı ...’nın kötü niyeti ispatlanmadığından onun hakkındaki davanın reddine, 1 nolu
bağımsız bölüm ile ilgili olarak davalı ... ve ...’nun kardeş olmaları nedeniyle iptali ile dava bedele dönüştüğünden, 15.000,00 TL"nin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasıdır.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve dördüncü kişi Mustafa Kaya yönünden tasarrufun iptali için bedel farkı yeterli olmayıp kötü niyetinin somut delillerle ispatlanmamış olmasına ve kabul edilen taşınmazın bilirkişi aracılığı ile tesbit edilen gerçek değerinin 100.000,00 TL olmasına göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava konusu 572 ada 26 parsel 1 nolu bağımsız bölüm ile ilgili olarak yargılama sırasında davacı alacaklı ile davalı dördüncü kişi konumundaki ... arasında 12.05.2015 tarihli sulh sözleşmesi sunulmuş, mahkame bu sulh sözleşmesi nedeni ile 1 nolu bağımsız bölümle ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığına karar vermiş ise de varılan sonuç doğru bulunmamıştır.
Sulh HMK"nun 315. maddesine göre davayı sona erdiren ve kesin hüküm gibi sonuç doğuran bir taraf işlemidir. Buna göre sulh sözleşmesinin davanın tarafları arasında yapılması gerekir, ancak dava dışı üçüncü kişiler veya konularda sözleşme kapsamına alınabilir. Tasarrufun iptali davalarının tarafları davacı olarak takibin alacaklısı, davalı olarak takibin borçlusu ile onun işlem yaptığı üçüncü kişinin zorunlu dava arkadaşı olarak hasım gösterilmesi zorunludur. Dördüncü kişi var ise onun taraf sıfatını alması ihtiyari niteliktedir. Dolayısı ile bir tasarrufun iptali davasının sulh ile sona ermesi için sözleşmenin öncelikle davacı alacaklı ile davalılar borçlu ve üçüncü kişi arasında yapılması zorunludur.
Somut olayda, 12.05.2015 tarihli sulh sözleşmesi davacı alacaklı ile ihtiyari dava arkadaşı olan davalı dördüncü kişi ... arasında yapılmış olup davanın zorunlu hasımı borçlu ve üçüncü kişi sözleşmede yer almamıştır. Bu halde dava konusu 572 ada 26 parsel 1 nolu bağımsız bölüm ile ilgili olarak, uyuşmazlığın sulh sözleşmesi ile çözümlendiğinden söz edilemez. Bu sözleşme sadece dördüncü kişi yönünden sonuç doğuran, onun yönünden uyuşmazlığı sona erdiren bir özellik taşımaktadır. Davacının, diğer davalılar
ile ilgili olarak davaya devam edip etmediği, netleşmemiştir.
Yapılacak iş, davacıdan 12.05.2015 tarihli sulh sözleşmesinde belirtilen dava konusu taşınmaz ile ilgili olarak davalı borçlu ve üçüncü kişi yönünden davaya devam edip etmediği sorularak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 14/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.