8. Hukuk Dairesi 2011/3585 E. , 2012/610 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Van 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 10.12.1990 gün ve 130/732 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı, miras yolu ile intikal ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik nedeniyle 251 ve 252 parsellerin davalı Hazine üzerindeki tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmaz, tapuda, dava dışı sahış adına kayıtlı olduğundan, davanın husumet yokluğundan reddine, zilyetlik koşullarının oluştuğu gerekçesiyle 252 parsele ilişkin davanın kabulüne bu parsele ait olan tapu kaydının iptaliyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Hükmün kabule ilişkin bölümü davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 252 parsel, 10.200 m2 yüzölçümüyle, senetsizden, toprak tevzii çalışmalarında “taşlık” niteliğiyle bırakılmış ise de; kıraç nitelikte ve evveli mütegayyip eşhasdan intikal eden yerlerden olduğu belirtilmek suretiyle ve tarla vasfıyla 9.9.1985 tarihinde Hazine adına tespit edilmiştir. Dosya arasında mevcut tapu kaydından, nizalı parselin tarih yazılmaksızın, hükmen Hazine adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
Ne var ki, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye ve kesin hükmün sonuçlarını almaya elverişli değildir. Şöyle ki, dava konusu 252 nolu parsel, hükmen tescil edilmiştir. Ancak, tescil ilamı ya da dosyası getirilerek incelenmemiştir. Hükmen tescil ilamının kesin hüküm ya da güçlü delil için incelenmesi zorunludur.
Bundan ayrı; uyuşmazlık konusu taşınmazın 1962 yılında yapılan toprak tevzii çalışmalarında taşlık olarak bırakıldığı belirtilmektedir. Saptanan bu niteliğine göre anlaşmazlığa konu taşınmaz imar-ihyaya muhtaç yerlerdendir. Böyle bir taşınmazın imar-ihya yoluyla kazanılabilmesi için Kadastro Kanununun 14 ve 17.maddesinde belirtilen tüm olumlu ve olumsuz koşulların oluşup oluşmadığının araştırılması gerekir. Mahkemece yapılacak iş, öncelikle uyuşmazlığa konu taşınmazın hüküm dosyasının getirtilerek, temyiz incelemesine konu davada kesin hüküm teşkil edip etmediğinin belirlenmesi, kesin hüküm mevcut değilse yargılamaya devam edilerek davacıya delillerini bildirmek üzere süre ve imkan verilmesi, bundan sonra HMK.nun 288 vd. maddeleri uyarınca mahallinde keşif icrasıyla HMK.nun 243 vd.maddeleri gereğince yerel bilirkişi ve bildirildiği takdirde taraf tanıklarının usule uygun şekilde çağrılarak dava konusu taşınmazın öncesi itibariyle niteliği, imar-ihya edilip edilmediği, edilmişse kim tarafından, ne şekilde yapıldığı, imar-ihya çalışmalarına hangi tarihte başlandığı ve sonuçlandığı, zilyetliğin öncesinde ve halen kim tarafından sürdürüldüğü, davacıya intikal şekli hususlarında dinlenilmeleri, uyuşmazlık konusu taşınmazın niteliğinin belirlenmesi için ziraatçı uzman bilirkişiden ayrıntılı ve bilimsel içerikli rapor alınması, dava konusu taşınmazın hüküm dosyasında niteliğe ve zilyetliğin sürdürülüş şekline ilişkin belirleme yapılmışsa kararda nazara alınması, bundan sonra, gerek taşınmazın niteliği, gerekse tespit tarihine kadar kazanım koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği yönünde değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Öte yandan; davaya konu taşınmazın bulunduğu yerde 02.05.1990 tarihinde yapılan keşifde dinlenen yerel bilirkişi nizalı taşınmazın davacı zilyetliğinde bulunan bölümünün bir dönüm kadar olduğunu, nizalı parselin kalanının köyden başka şahıslar zilyetliğinde bulunduğunu ifade etmiş; teknik bilirkişi de 14.5.1990 tarihli itiraza uğramayan rapor ve krokisinde dava konusu taşınmazın A harfi ile gösterilen 1000 m2 bölümünün davaya konu edildiğini açıklamıştır. Kabul şekline göre; bu hususun gözden kaçırılarak nizalı parselin tümü bakımından hüküm kurulması doğru değildir. Bozma sonrası yapılacak araştırma sonucu kazanma koşullarının oluştuğunun tespiti halinde, söz konusu keşfe bağlı teknik bilirkişi raporuyla özgülenen dava konusu parsel dahilindeki bölüm bakımından hüküm kurulmalıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün kabule ilişkin bölümünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 07.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.