17. Hukuk Dairesi 2015/1663 E. , 2016/6941 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hüküm davalı ... ve davacı vekilince temyiz edilmiş, davalı ... vekilince de duruşma talep edilmiş olmakla duruşma için tayin edilen 07.06.2016 Salı günü davacı vekili Av. ... ile davalı ... vekili Av. ... geldiler. Diğer davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, davalı borçlu ... aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını, borçlunun dava dışı ... olan alacağını 03.08.2011 tarihli temlikname ile davalı .... ve ... temlik ettiğini bu temliğin mal kaçırma amacı ile yapıldığını, davacının temlik tarihindeki alacak miktarı kadar iptali ve avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı .... ve ... vekili, temliknamenin bedelsiz ve mal kaçırma amacı ile yapılmadığını, dava konusu temliknamenin borçlu ile birlikte yürütülen ... ... işi ile ilgili olup, borçlu ile iş ortaklığı bulunduğunu, temlikin işin yürütülmesi ve finansı için yapıldığını, bu iş için kurulan adi ortaklıkta borçlunun henüz kar payı belli olmadığından haksız açılan davanın reddini istemiştir.
Davalı borçlu şirket vekili, müvekkili şirket ile diğer davalı şirketi arasında BK"nun 520.maddesinde düzenlenen Adi Ortaklık ilişkisi mevcut olduğunu, temlikin ortak olarak üstlenilen işin harcamaları için yapıldığını, muvazaanın olmadığını, BK"nun 534.maddesine göre de şeriklerden birinin şahsi alacaklılarının şirket ortağının ancak tasfiye hissesi üzerinden haklarını kullanabileceklerinden, davacının bu Adi ortaklığı tasfiye ettirerek alacağını tahsil edebileceğini belirtmiştir.
Mahkemece, dava konusu temlikin icra takibinden sonra yapıldığı, borçlu şirketin alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı, heriki şirketin ortak iş yapmaları nedeni ile ekonomik durumlarını bilebileceklerinden bahisle davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı ... vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK’nın 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
1-İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
Somut olaya dönüldüğünde, borçlu şirket hakkında takibin kesinleştiği borçlu adresinde hacizlerin yapıldığı ve hacze kabil mal bulunmadığından haciz tutanaklarının İİK"nun 105.madde anlamında aciz belgesi niteliğinden olduğu sabittir. Dava dayanağı iptali istenilen tasarruf ise borcun doğumndan sonra 03.08.2011 tarihinde gerçekleşmiştir. Mahkemece hernekadar, davalı üçüncü kişi şirketin borçlunun ekonomik durumunu ticari ilişki nedeni ile biliyor kabul edilmiş ise de gerçek bir alacağı bulunan alacaklıya borçlunun bir başkasından olan para alacağını temlik etmesi ticari örfe dayalı geçerli bir ödeme aracıdır. Davalı üçüncü kişi, borçlu ile ticari ilişkisini temlik tarihinden öncesinde ve sonrasında devam ettirmiş ve temlik miktarı kadar gerçek bir alacağı olduğunu ispatlamış ise davanın kabulü gerekecektir. Bu nedenle mahkemenin bu gerekçesi yerinde değildir.
Ancak dava konusu olayda asıl üzerinde durulması gereken sorun,borçlu ve davalı 3.kişi şirket arasında kurulmuş olan adi ortaklıktan doğan alacağın borçlu ortağın şahsi alacaklısı tarafından haczedilip bu alacağın kendisine ödenmesini isteyip istiyemeceği noktasında toplanmaktadır. Dosya içerisindeki belgelerden, davalı şirketlerin ... Yapım işi ile ilgili olarak adi ortaklık kurdukları ve 20.06.2011 tarihinde işi bu ortaklık olarak ihale ile aldıkları, 03.08.2011 tarihinde de borçlu şirketin bu iş nedeni ile ödenecek olan hakediş bedellerini diğer davalı şirkete temlik ettiği anlaşılmaktadır. TBK"nun 620 (BK"nun520).maddesinde düzenlenen adi ortaklıklarda anılan yasanın 638.(BK"nun534).maddesine göre ortalık için edinilen veya ortaklığa devredilen şeyler, alacaklar ve aynı haklar ortaklık sözleşmesi çerçevesinde elbirliği halinde bütün ortaklara ait olur. Ortaklık sözleşmesinde aksine hüküm bulunmadıkça bir ortağın alacaklıları haklarını ancak o ortağın tasfiyedeki payı üzerinde kullanabilir. Bu ilke, elbirliğiyle mülkiyetin temel felsefesine uygundur. Çünkü bu halde ortakların bağımsız ve ayrı bir payları yoktur. Ortağın alacaklısının da adi ortaklık aktifleri üzerinde herhangi bir hakka sahip değildir. Bu nedenle bir ortağın şahsi alacaklısı TBK"nun 638.maddesi gereğince ancak ortağa düşecek tasfiye payına yada kar payına başvurabilir.
İptali istenilen temliknamedeki alacağın ortaklığa ait iş nedeni ile yapılan hakedişlerden gelecek paranın temliki olduğu sabittir. Kısaca temlik konusu ortaklığa ait alacak olup borçlunun bu alacak üzerinde bir tasarruf yapma hakkı dahi yoktur.Borçlu tarafından ...Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/543 Esas sayılı dosyasından açılan tasfiye davası mahkemece red edilerek Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2013/2046 Esas-3062 Karar sayılı ilamı ile onanmış ve karar düzeltme isteği ise 2013/12544 E-12643 K ilamı ile red edilerek kesinleşmiştir.Davacı alacaklı tarafından açılmış ortaklığın feshi davası olduğu iddia ve ispat edilmemiştir.
Bu durumda,dava konusu olayda tasarrufun iptali davasının amacını gerçekleştirmeye yönelik olarak, borçlunun hacze kabil ve paraya çevirmeye uygun bir hakkı yani alacaklının alacağını tahsile imkan sağlayacak bir hakkın varlığı henüz söz konusu olmadığından davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul va yasaya aykırıdır.
2-Davacının temyizine gelince, kabule göre tasarrufun iptali davalarında davanın kabulü halinde tasarrufların dava dayanağı takip dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olacak şekilde iptaline karar verilebilir, bu alacağa faiz yürütülmesi söz konusu olmayıp, borçlunun bu tahsilden sorumlu olması da mümkün olmadığından ve davacı dava dilekçesinde talebini daraltarak sadece 83.215,00 TL alacakla ilgili olarak iptal istediğinden temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, 07.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir.