9. Hukuk Dairesi 2020/2747 E. , 2021/4307 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı tarafından müvekkili aleyhine ... 7. İcra Müdürlüğü"nün 2013/7397 esas numaralı dosyası ile icra takibine girişildiğini, müvekkilinin takip alacaklısı şahsa böyle bir borcunun bulunmadığını, davalının ortağı olduğu ... Et ve Tavuk ürünleri San. Tic. Ltd. Şti.’de çalışan müvekkilinin şirketin pazarladığı ürünlere ilişkin en son stok durumunu gösterir rapor istemesi üzerine müvekkilinin depodan sorumlu ..."e sayım yaparak stok durumunu bildirmesini istediğini, sayım neticesinde kendisine getirilen son raporu şirket genel merkezine faksladığını, genel merkezde stok raporuna bakılarak şirket şubesinin zarara uğratıldığı kanısı ile yapılan incelemeden sonra şirketin 353.000,00 TL zarara uğratıldığını tespit ettiklerini, bu zararın ödenmesi için davacıdan senet istenildiğini, davacının kabul etmemesi üzerine yoğun psikolojik baskı ve korkutma ile söz konusu senedin imzalatıldığını, bu olayla ilgili hazırlık soruşturmasının devam ettiğini, zarar ziyan iddiasının kesinlikle doğru olmadığını, müvekilinin şirkete bir zarar verdiğinin düşünülmesi halinde neden şirket ortağı adına senet düzenlendiğini, müvekkiline korku ve baskı ile imzalattırılan bono da alacaklı olarak şirketin isminin özellikle geçirilmediğini, zira yapılacak incelemede söz konusu zararın oluşmadığının anlaşılacağını, müvekkili ile alacaklı arasında hiç bir ticari ilişki bulunmadığını, böylesine büyük bir paranın müvekkiline borç olarak verilemeyeceğini, asgari ücret ile ön muhasebe bölümünde çalışan bir işçinin depodaki ürünlerin eksik çıkmasından sorumlu tutulamayacağını, müvekkilinin gerçekte borçlu olmadığı halde hür iradesi dışında elinden alınan bir bonoya dayanarak icra takibine geçilmesi nedeni ile mağdur edildiğini ileri sürerek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine ve davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir.
Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir.
Dosya içeriğinden, davalı tarafından 320.700,00 TL asıl alacak, 1.261,05 TL işlemiş faiz, 1.059,00 TL komisyon olmak üzere toplam 323.020,05 TL’nin tahsili için ... 7. İcra Dairesinin 2013/7397 esas sayılı takip numarası ile 09/12/2013 tarihinde davacı aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, takip dayanağı bononun tanzim tarihinin 01/11/2013, keşidecisinin davacı ... İnci, lehtarının ise davalı ... ve bono üzerindeki tutarın 353.000,00 TL olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı işçi davalılara borçlu olmadığının tespitini talep etmiş ve mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma eksik ve hüküm kurmaya yeterli bulunmadığı gibi bilirkişi raporu da hükme esas alınabilecek nitelikte değildir.
Bu bağlamda değerlendirme yapmak gerekirse;
1-Öncelikle mahkemece aralarında işyerinin dahil olduğu sektörde uzman bir bilirkişi ve iki mali müşavir bilirkişinin de yer aldığı bir bilirkişi heyeti teşkil edilmeli ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınmalıdır. Bilirkişiler tarafından dava konusu dönem içinde alınan ürünler çeşidi itibariyle de tespit edilmeli, ticari faaliyetin türüne göre ürünlerde fire meydana gelip gelmeyeceği ve varsa miktarı belirlenmeli, davalı işverene ait tüm ticari defter ve kayıtlar tetkik edilmeli, somut ve ayrıntılı şekilde denetime elverişli şekilde rapor tanzim edilerek tarafların iddia ve savunmaları irdelenmelidir.
2-Araştırılması gereken bir başka nokta ise işverenin müşterisi olan dava dışı ... isimli şahıs tarafından yapılan satışların miktarıdır. Nitekim dava dışı ... isimli şahıs ceza yargılamasındaki beyanında, kendisinde davalı şirkete ait POS cihazı bulunduğunu ve yaptığı satışların doğrudan davalı şirket hesabına geçtiğini beyan etmiştir. Bu itibarla mahkemece dava konusu dönem dikkate alınarak bu hususta da gerekli araştırma yapılmalıdır.
3-Son stok sayımında adet olarak gözüken ürünlerin, ağırlık olarak ne suretle hesaba dahil edildiğinin tespit edilmemesi de doğru değildir.
4-Kabule göre de bilirkişi raporunda belirtildiği gibi ürün çeşitliliğinin fazla olduğu gerekçesiyle “ortalama fiyat (ortalama stok yöntemi)” dikkate alınarak sonuca gidilmesi de doğru olmamıştır. Esasen bilirkişi raporundan 3,30 TL/kg sonucuna nasıl ulaşıldığı da anlaşılamamaktadır. Yapılması gereken, işverene ait ticari defterlerden eksik olduğu tespit edilen ürün çeşidinin alış fiyatının belirlenmesi ve bu suretle ürün çeşidine göre zarar miktarının tespitidir.
Anılan hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.