17. Hukuk Dairesi 2016/7960 E. , 2016/6460 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalının maliki olduğu müvekkiline işyeri sigorta poliçesiyle sigortalı olan işyerinde yağmur sularının içeri sızması neticesinde hasar meydana geldiğini, meydana gelen hasar nedeniyle sigortalıya 12.400,00 TL ödendiğini, ödenen hasar bedelinin rücu edilmesi amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine haksız ve kötüniyetli olarak itiraz edildiğini ve takibin durduğunu belirterek takibe yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; sigortalı şirketin işyerinde on yıla yakın süredir kiracı olduğunu, bugüne kadar sigortalı tarafından herhangi bir şikayet ya da ihbar olmadığını, sigortalı ile aralarındaki ilişkinin kira ilişkisi olduğunu, kiralanan taşınmazı ayıpsız olarak kiracıya teslim ettiklerini, taşınmazın tavanında ya da herhangi bir yerinde su sızıntısı olmadığını, sigortalının kusuru nedeniyle zararın meydana geldiğini ve kusurları bulunmadığını belirterek davanın reddini ve kötüniyetli davacı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalının kusursuz olduğu gerekçesiyle davanın ve icra inkar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, işyeri sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gereken hususlardandır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 1472. maddesinde sigortacının, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal edeceği, sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacının, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebileceği hüküm altına alınmıştır.
Dava, sigorta şirketi tarafından sigortalısının halefi olarak açıldığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu"nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 4. maddesinde ise dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın kiralanan taşınmazların, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaların sulh hukuk mahkemesinin görevinde olduğu düzenlenmiştir.
Somut olayda, sigortalı işyerinde su sızıntısı sebebiyle meydana gelen zarar sigortacı tarafından sigortalıya ödenmiş olup ödenen tazminatın işyerinin maliki olan davalıdan tahsili talep edilmiştir. Dosyaya sunulan kira sözleşmesine göre dava dışı sigortalı şirket, sigortalı işyerinde kiracı olarak bulunmaktadır. Bu nedenle dava dışı sigortalı şirket ile davalı arasındaki temel hukuki ilişki kira sözleşmesine dayanmaktadır. Sigortalı ile davalı arasında uyuşmazlık kira ilişkisinden doğduğundan davaya bakma görevi sulh hukuk mahkemesindedir. Bu nedenle sigortacı tarafından halefiyet yoluya açılan davanın da sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
Bu nedenle mahkemece, uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinin görevine girdiği nazara alınarak, görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğuna dair görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre sair davacı vekili ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde hükmü temyiz eden taraflara geri verilmesine, 26/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.