Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/2201
Karar No: 2015/23436
Karar Tarihi: 29.06.2015

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2015/2201 Esas 2015/23436 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2015/2201 E.  ,  2015/23436 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
    DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin alacağı, ücret alacağı, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I

    A) Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özekle; müvekkilinin davalı şirkete ait taşocağı işyerinde 1.6.1997 tarihinde kepçe operatörü olarak işe başladığını, ancak yaşının küçüklüğü ve tecrübesizliğinden yararlanılarak sigorta bildiriminin askere alındığı 6.3.2002 tarihine kadar yapılmadığını ve sigortasız çalıştırıldığını, askerlik dönüşü müvekkilinin 10.6.2004 tarihinde tekrar aynı işyerinde işe başladığını ve bu dönemde de 31.8.2004 tarihine kadar sigortasız çalıştırılarak 1.9.2004 tarihinde sigorta girişinin yapıldığını, davalı şirket yöneticileri tarafından bir kısım belgeler imzalatılmak istendiğinde müvekkilinin yasal bir zorunluluk olmadığı halde ileride aleyhlerine kullanılabilecek belgeleri imzalamayacağını söylemesi üzerine 10.3.2007 tarihinde iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini iddia ile son ücreti 930 TL net/ay olan ve ayrıca günde 3 öğün yemek yardımından yararlanan müvekkilinin ödenmeyen ihbar ve kıdem tazminatı ile ücretli izin, fazla mesai, hafta tatili, bayram-genel tatil ücreti ile ücret alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    B) Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı iddialarının gerçekdışı olduğunu, davacının müvekkili şirkette 1.9.2004 tarihinde vasıfsız işçi olarak işe başladığını, bu hususun imzasını taşıyan SGK işe giriş bildirgesi ve kayıtlarla sabit olduğunu, bu nedenle 1.6.1997 tarihinde işe başladığı, 2002 yılında askere alınıncaya kadar sigortasız çalıştığı ve asker dönüşü yine müvekkili şirkette çalışmaya devam ettiğine ilişkin beyanının soyut ve gerçekdışı bir iddia olduğunu, 5 yıl boyunca ve askerlik sonrası da 3 ay süresince bir işçinin sigortasız çalıştırılmasının hayatın olağan akışına uygun düşmediğini, kaldı ki davacının müvekkili şirkette 1.9.2004 tarihinde işe başlamadan önce bir başka şirkette 11.9.2003-31.5.2004 tarihleri arasında sigortalı çalıştığının SSK hizmet cetvelinde açıkça görüldüğünü, davacının 12-15 Mart 2007 tarihlerinde izinsiz olarak 4 gün üst üste işe gelmediğini ve günlük kontrol çizelgelerinin incelenmesinde de Şubat 2007 ve Mart 2007 aylarına ait kontrol çizelgelerindeki imzaların davacıya ait olmadığının anlaşılması üzerine ..... Noterliğinden keşide edilen 16.3.2007 günlü ihtarname ile Şubat ve Mart aylarındaki kontrol çizelgelerindeki imzaların kendisine ait olmaması ve 12-15 Mart 2007 tarihleri arasında üst üste 4 gün işe gelmemesi nedeniyle iş sözleşmesinin İş Kanunu 25/II-e ve g maddelerine göre haklı olarak feshedildiğinden davacının ihbar-kıdem tazminatı talep hakkı olamayacağını, davacı vekilinin müvekkili tarafından imzalatılmak istenilen belgeyi imzalamaması üzerine işten çıkartıldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, ayrıca davacının devamsızlığının başka bir işyerinde daha yüksek ücretle iş bulması olduğunun arkadaşlarının beyanı ile anlaşıldığını, nitekim davacının 21.3.2007 tarihinde bir başka işyerinde işe başladığının SSK kaydından görüldüğünü, günlük kontrol çizelgelerindeki imzaların davacıya ait olmadığının tespiti üzerine bu konuda savunma vermesine ilişkin yazının davacıya tebliğ edilmek istenmiş ise de yazıyı tebellüğ etmekten ve savunma vermekten imtina ettiği, davalı vekilinin sözünü ettiği belge imzalatmaktan kasıt, eğer bu ise işçinin savunmasının istenmesinin işverenin tabi bir hakkı olduğunu, davacının tüm izinlerini kullandığını, yaptığı fazla mesai karşılıklarının da bordrolarla ödendiğini, işyerinde haftalık çalışma süresinin 45 saat olup, davacının her gün 8.30-17.30 saatleri arasında çalışıp haftada 1 gün tatil yaptığını, istisnaen yaptığı fazla mesailerin yukarıda belirtildiği gibi bordrolarla tahakkuk ettirilip ödendiğini, davacının haftada 1 gün tatil yaptığını, işyerinde milli bayram-genel tatil günlerinde çalışılmadığını, davacının son ücretinin 562,50 TL olduğunu, bir öğün öğle yemeği verildiğini, başkaca sosyal yardım bulunmadığını, asgari ücretle çalışan ve gurbetçi olan ve işyerinde gurbetçilere tahsis edilen yerde kalan davacıya elde ettiği asgari ücreti, kira ve yemek masraflarına harcamaması için sabah ve akşam yemeklerini işyerinde yemesinin bir sosyal yardım olarak nitelendirilemeyeceğini, hem devamlılık arz etmeyen hem de tüm işçilere sağlanmayan bu hususun ücret eklentisi olarak değerlendirilemeyeceğini, kabul anlamına gelmemek koşuluyla davacının dava tarihinden geriye dönük 5 yıldan önceki fazla mesai, hafta tatili, bayram-genel tatil ücreti taleplerinin zamanaşımına uğramış olduğunu, davacının Şubat ayına ilişkin tahakkuk eden 389,60 TL, Mart ayına ilişkin tahakkuk eden 134,34 TL maaş alacağının işyerine müracaat etmemesi nedeniyle ödenemediğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    D) Temyiz:
    Kararı taraflar yasal süresi içerisinde temyiz etmiştir.
    E) Gerekçe:
    1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2- Taraflar arasında davacının hizmet süresi konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Dosyadaki iddia ve beyanlardan davacı işçinin kepçe operatörü olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Davacının yaptığı işin ağır işler kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır.
    Davacı tanığı ....’ın hizmet cetveli getirtilerek 1996-1997 yıllarında davalı şirkette çalışması görüldüğü takdirde, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun ve Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği de dikkate alınarak davacının çalıştığı kabul edilmeli, tanığın hizmet cetvelinde bu tarihte çalışması yoksa davacının hizmet süresinin kayıtlarda bildirilen şekilde tespiti gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalıdır.
    3- Davacı taraf net 930 TL ücret karşılığı çalıştığını iddia etmiş, davalı ise davacının asgari ücret karşılığı çalıştığını, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olduğunu savunmuştur. Dosyada mevcut bordroların incelenmesinden davalının savunduğu çalışma süresine ilişkin bordroların mevcut olduğu, bu bordroların ihtirazi kayıt içermeden imzalı oldukları görülmektedir. Mahkemece emsal araştırması yaptırılmış ise de gelen yazı cevabında bildirilen ücretin toplu iş sözleşmesi bağıtlanan işyerinde çalışan işçiler için geçerli olduğu bildirilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda bildirilen bu ücret seviyesi kabul edilmiş ise de davacının imzalı bordroları karşısında ücret seviyesinin başka kuruluşlardan araştırılması ve sonucuna göre ücretin belirlenmesi gerekirken ücretin yazılı şekilde kabulüne hüküm kurulması hatalıdır.
    4- Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
    Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
    İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
    Somut olayda davacı tanıklarından ikisinin işyeri çalışanı olmadığı ve diğer davacı tanığının beyanlarının kendi çalıştığı dönemle sınırlı olduğu gözetilerek davacının fazla çalışmalarının davalı tanıklarının beyanlarına göre tespiti gerekirken davacı tanıklarının beyanlarına itibarla tespiti hatalıdır.
    5- Fazla mesai alacağından yüzde elli nispette yapılan indirim hakkın özünü etkileyecek düzeyde fahiş olup, daha makul bir oranda indirim yapılmalıdır.
    6- Davacı işçinin hafta tatili ücretine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
    4857 sayılı İş Kanununun 46’ncı maddesinde, işçinin tatil gününden önce aynı Yasanın 63 üncü maddesine göre belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla, yedi günlük zaman dilimi içinde yirmi dört saat dinlenme hakkının bulunduğu belirtilmiş, işçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46’ncı maddenin ikinci fıkrasında hüküm altına alınmıştır.
    Hafta tatili izni kesintisiz en az yirmi dört saattir. Bunun altında bir süre haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez. Hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Buna göre hafta tatilinin yirmi dört saatten az olarak kullandırılması halinde hafta tatili hiç kullandırılmamış sayılır.
    2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunun 3 üncü maddesine göre, hafta tatili Pazar günüdür. Bu genel kural mutlak nitelikte olmayıp, hafta tatili izninin Pazar günü dışında da kullandırılması mümkündür.
    Hafta tatili gününde çalıştığını iddia eden işçi, norm kuramı uyarınca bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan hafta tatili ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde, işçi hafta tatilinde çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir.
    Hafta tatillerinde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. Hafta tatili çalışmalarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dâhilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
    İmzalı ücret bordrolarında hafta tatili ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından daha fazla çalışıldığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin hafta tatili alacağının bordroda görünenden daha fazla olduğu yönünde bir ihtirazi kaydının bulunması halinde, hafta tatili çalışmalarının ispatı her türlü delille yapılabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin bordroda yazılı olanın dışında hafta tatillerinde çalışmaların yazılı delille kanıtlaması mümkündür. Hafta tatili ücretlerinin tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt yoksa ödenen tutarın dışında hafta tatili çalışması yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerekir.
    Somut olayda davacı tanıklarından ikisinin işyeri çalışanı olmadığı ve diğer davacı tanığının beyanlarının kendi çalıştığı dönemle sınırlı olduğu gözetilerek davacının hafta tatili ücret alacağı talebinin belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
    7- Davacı işçinin ulusal bayram ve genel tatillerde çalışma karşılığı ücretlere hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
    4857 sayılı İş Kanununun 47 nci maddesinde, Kanunun kapsamındaki işyerleri bakımından, ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışma karşılığı olmaksızın o günün ücretinin ödeneceği, tatil yapılmayarak çalışıldığında ise, ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücretin ödenmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunun 2 nci maddesinde ise, resmi ve dini bayram günleriyle yılbaşı gününün genel tatil günleri olduğu açıklanmıştır.
    Buna göre; genel tatil günleri, 1 Ocak, 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos günleri ile Arife günü saat 13.00’da başlanan üçbuçuk günlük Ramazan Bayramı ve Arife günü saat 13.00’de başlayan dörtbuçuk günlük Kurban Bayramı günlerinden oluşur. Ulusal bayram günü 28 Ekim saat 13.00 ten itibaren başlayan 29 Ekim günü de devam eden birbuçuk gündür. 2429 sayılı Yasanın, 5892 sayılı Yasayla değişik 2 nci maddesi uyarınca da, 1 Mayıs genel tatil günüdür. İşçinin ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmayacağı toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmesiyle kararlaştırabilir
    Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan bayram ve genel tatil ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde işçi, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını her türlü delille ispat edebilir.
    Ulusal bayram ve genel tatillerde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bununla birlikte, işyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
    İmzalı ücret bordrolarından, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından daha fazla çalışıldığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin alacağının bordroda görünenden daha fazla olduğu yönünde bir ihtirazi kaydının bulunması halinde, ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıt taşımaması durumunda dahi, işçinin bordroda yazılı olanın dışında ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının yapıldığını yazılı delille kanıtlaması imkân dahilindedir.
    Somut olayda davacı tanıklarından ikisinin işyeri çalışanı olmadığı ve diğer davacı tanığının beyanlarının kendi çalıştığı dönemle sınırlı olduğu gözetilerek davacının ulusal bayram genel tatil ücret alacağı talebinin değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalıdır.
    F) Sonuç:
    Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 29.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi