9. Hukuk Dairesi 2020/3353 E. , 2020/19712 K.
"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ : ... Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Davacı, ... Düzce Çalışma ve iş Kurumu İl Müdürlüğü’nün 05.06.2015 tarihli 95245823-660-1906 sayılı Teftiş Raporunun iptaline karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı davalı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi davacı avukatının istinaf başvurusunun kabulüne ve davanın sıfat yokluğundan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi"nin kararı süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, ... Çalışma ve iş Kurumu İl Müdürlüğü’nün 05.06.2015 tarihli 95245823-660-1906 sayılı Teftiş Raporunda belirtilen İş Müfettişi Teftiş Raporunda davacı şirkette çalışan işçilerin aylık ücretli işçiler olduğu, aylık ücretli işçilerin raporlu olduğu sürelerde çalışmaması durumunda ücretlerinin tam olarak ödenmesi gerektiği, Sosyal Güvenlik Kurumu İş Göremezlik ödeneğinin aylık ücretli işçilerin ücretlerinden mahsup edileceği, müvekkil şirketin işbu hususları yerine getirmemekle yasaya aykırı davrandığının tespit edildiğinin belirtildiğini, tespit edilen hususların usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı şirkette çalışan işçilerin saat başı ücretle çalışan işçiler olduğunu, işçilerin çalışma saatlerinin denkleştirme usulü aylık 195 saati aşmayacak şekilde belirlendiğini, denkleştirme nedeniyle bir ayın 28, 29, 30 ya da 31 gün olması önemli olmadan işçilerin her ay 195 saat çalıştıklarını, işçiye her ay ayın kaç gün olduğu önemli olmaksızın aynı ücretin ödenmesinin o işçilerin aylık ücretle çalıştıkları anlamına gelmeyeceğini, 195 saatin içerisinde kanunen kullandırılması gereken izinlerin de olduğunu, işyerinde mazeret izni uygulaması olmadığını, işçilerin ücretli izin kullandıklarını, işçilerin genel tatil, yıllık izin, doğum izni gibi yasadan kaynaklanan izin kullanmaları durumunda geriye kalan çalışma saatlerini 195 saate tamamlayacak şekilde çalışmak durumunda olduklarını, işçiler saat başı ücretle çalıştıklarından iş yerinde İş Kanunu"nun 48 ve 49. Maddelerinin uygulanma olanağının olmadığını, davalı şirketin 2 günlük istirahat bedellerinin ödenmesi yönünde hukuki bir zorunluluğu olmadığını
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davalı kuruma işyeri hakkında 02.07.2014 tarih ve 622.1.2-98757 sayılı yazı ile İş Teftiş ... Grup Başkanlığına intikal ettirilen yazı ekinde ALO 170 üzerinden yapılan müracaatta Sait Güney isimli çalışanın işyerinde 2 gün rapor alıp işverenin 3 günlük ücretini kestiğini belirterek şikayette bulunduğunu, kurumca görevlendirilen müfettişin 28.01.2015-30.01.2015 tarihleri arasında yapmış olduğu teftiş ve inceleme sonucunda 09.03.2015 tarih ve 5609-İNC.15 sayılı inceleme raporunu hazırladığını, işyerinde çalışan işçilere ücretlerinin maktu olarak ödendiğinin ancak almış oldukları geçici iş göremez belgesi karşılığı ilk 2 güne kadar ücretlerinin ödenmediğinin tespit edildiğini, davacının saat başı ücretle çalışma iddiasının yasayı dolanmaya yönelik olduğunu, bu nedenle işçilere SGK tarafından ödenmeyen ilk 2 güne kadarki geçici iş göremezlik günlerinin ve daha uzun süreli sıhhi izin dönemlerinde alınan ücretle SGK tarafından ödenen geçici iş göremezlik ödeneği arasındaki farkın işverence ödenmesi gerektiğini, ayrıca mazeret izni kullanan işçilerden ücret kesinti yapılmaması gerektiğini, kurum tarafından bu rapor doğrultusunda usul ve yasaya uygun olarak idari para cezası uygulandığım, davacının idari para cezasına itiraz etmesi üzerine Düzce Sulh Ceza Hakimliği’nin 2015/2494 D.İş sayılı dosyası ile dava açıldığını, bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, davacının işçilerine aylık maktu ücret taahhüt ettiğine dair bir sözleşme benzeri kaynak bulunmadığı, raporda bu konuda ayın kaç gün çektiğinden bağımsız olarak her ay bordrolarda 30 gün üzerinden tahakkuk yapılmasının maktu ücretin göstergesi olarak tespit edilmişse de, bu tamamıyla 5510 sayılı Kanun sisteminin gereği olduğu; çünkü Kanuna göre ay kaç gün olursa olsun bir ay 30 gün ve 1 yıl da 360 gün olduğu, diğer yandan davalının puantaj ile işçilerinin çalıştığı gün ve saatleri takip ettiği, ücret bordrolarında ücretin doğrudan 30 gün karşılığı bir ücret yerine, fiilen çalışılan gün ve saat, fiilen çalışma olmadığı halde yasal gereği çalışılmış gibi ücreti ödenene hafta tatili gün ve saat, genel tatil gün ve saat biçiminde tahakkuk ettirildiği, davacı işyerinde aylık maktu ücret değil, aylık ücret sisteminin uygulandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, iş müfettişi raporlarının işçilerin alacaklarına yönelik kısımlarına karşı işçi ya da işveren tarafından açılacak davalar, yerine göre eda davası yerine göre ise menfi tespit davası özelliği göstermekte olup her halükarda bu davaların tarafları işçi ve işveren olduğu, Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğünün bu davalarda taraf sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle davalının taraf sıfatı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Gerekçe:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124. maddesi ile bir davada taraf değişikliğinin, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkün olduğu, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilebileceği, dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde hâkimin karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebileceği düzenlenmiştir. Hasımda yanılma halinde taraf değişikliği karşı tarafın muvafakati ile gerçekleştirilebilirken maddi hata bulunması, dürüstlük kuralına aykırı olmaması veya hasımda yanlışlığın kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde ise karşı tarafın muvafakati aranmaksızın hakim tarafından kabul edilmek suretiyle yapılabilmektedir. Bu durumda davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.
Somut uyuşmazlıkta; dava konusu rapor, inceleme raporu olup genel denetim raporu değildir ve isimleri de zikredilmek suretiyle bazı işçilerin alacakları tespit edildiğinden, bu haliyle 4857 sayılı Kanun’un 92. maddesinin 3. fıkrası kapsamında davanın tarafının ilgili işçiler ile işveren olması gerektiğinden bu yönüyle mahkeme kararındaki değerlendirme yerinde ise de, usul ekonomisi ilkesi ve hakimin davayı aydınlatma ödevi gözetilmeksizin davacı tarafa 6100 sayılı Kanun’un 124"üncü maddesini işletme olanağı sağlanmadan ön inceleme duruşmasında davanın husumetten reddi yerinde bulunmamıştır.
Bu durumda Mahkemece yapılacak iş, davacıya taraf değişikliği için imkân verilerek, itiraza konu rapor ile lehine tespit yapılan işçinin de davaya davalı sıfatı ile katılımı sağlandıktan sonra işin esasına girilip bir karar verilmesinden ibarettir.
Mahkemece taraf teşkili yapıldıktan sonra işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken davanın usul yönünden reddine karar verilmesi hatalı olup, bozma gerektirmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine, kararın bir örneğinin İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.