9. Hukuk Dairesi 2018/1986 E. , 2020/19692 K.
"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ : ... Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 15.04.2000-30.04.2013 tarihleri arasında davalı şirkette satış ve pazarlama temsilcisi sorumlusu olarak aralıksız çalıştığını, 30.04.2013 tarihinde hiçbir bildirimde bulunulmadan sebepsiz olarak işten çıkarıldığını, davacının davalı şirketten işçilik tazminatı ve diğer ücretlerin ödenmesini talep ettiğini ancak şimdiye kadar herhangi bir ödeme yapılmadığını, en son maaşının net 1.800,00 TL olduğunu, 08:00-20:00 saatleri arasında haftada 6 gün çalıştığını, genel tatillerde ve milli bayramlarda çalıştığını, yıllık izin kullanmadığını iddia ederek, kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının davalı işyerinde aralıksız olarak çalışmadığını, belli aralıklarla çalıştığı işyerinde depo görevlisi olarak işe başladığını daha sonra şoförlük yaptığını ve son olarak da satış ve pazarlama bölümünde çalıştığını, 12.01.2005 tarihinde depo görevlisi olarak işe başladığını ve 30.11.2009 tarihinde işten ayrıldığını, 01.12.2009 tarihinde ibraname imzalayarak bu döneme ait kıdem tazminatı ve diğer alacaklarını aldığını, davacının 12.05.2011 tarihinde işe tekrar başladığını ve 31.12.2011 tarihinde ayrıldığını, 02.05.2012 tarihinde son kez işe başladığını ve 30.04.2013 tarihinde işten ayrıldığını, işten çıkartılmadığını, sulh ve ibraname imzalayarak kendi isteği ile işten ayrıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf başvurusu :
İlk derece mahkemesinin kararına karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararının vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esas yönünden reddine karar verilmiştir.
Temyiz başvurusu :
Kararı yasal süresi içerisinde davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı işçi davalı işyerinde 15.04.2000-30.04.2013 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığını iddia etmiştir. Davalı ise davacının belli aralıklarla farklı işlerde çalıştığını, çalışmasının kesintisiz olduğu iddiasının yerinde olmadığını savunmuştur.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının 04.04.2002-30.04.2013 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığı belirlemesiyle hesaplamalar yapılmıştır.
Dosya içinde yer alan davacıya ait hizmet cetvelinden, davacının 04.04.2002 - 31.12.2002, 01.03.2003-05.08.2004, 12.01.2005-30.11.2009, 02.12.2009-10.05.2011, 12.05.2011-31.12.2011, 02.01.2012-30.04.2012 ve 02.05.2012-30.04.2013 tarihleri arasında kesintili olarak davalıya ait işyerinde çalıştığı anlaşılmaktadır. Davacının tek tanığı işyeri çalışanı olmayan eşi olup, kesintisiz çalışma iddiasını ispata yönelik başkaca da delil olmadığından çalışmanın kesintili olduğu kabul edilmeli ve hesaplamalar buna göre yapılmalıdır.
Davacı 02.08.2004 tarihli istifa dilekçesinde, 01.03.2003 tarihinden bu yana çalıştığı işyerinden kendi isteğiyle ayrıldığını açıklamış olup, içeriği ve imzası davacı tarafından kabul edilmiş olan istifa dilekçesine dilekçede belirtilen sürelerle sınırlı olarak değer verilmeli ve bu süre dışlanmalıdır.
01.12.2009 tarihli İbraname miktar içerdiğinden mahsuba dayalı karar verilmiş ise de, yapılan ödemenin ibranamede geçen 12.01.2005-30.11.2009 dönemi için kıdem tazminatını karşılayıp karşılamadığı belirlenerek, hak kazanılan kıdem tazminatının ödendiği tespit edilirse dönem dışlaması aksi taktirde şimdiki gibi yasal faizi ile mahsubu cihetine gidilmelidir. Bu hususta da eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır.
3-Davacının yıllık izin ücreti alacağı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada ilişkinin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Sözleşmenin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da, iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar.
Yıllık izin hakkı anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez. İşçinin iş sözleşmesinin devamı süresinde kullanmadığı yıllık izinlere ait ücreti istemesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında izin hakkının bulunduğunun tespitini istemesinde hukuki menfaati vardır.
Somut uyuşmazlıkta, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı işyerinde 11 yılı aşkın çalışması olduğu tespit edilen davacının tüm çalışma süresi boyunca hak ettiği yıllık ücretli izin süresinin 190 gün olduğu belirlenmiş, mahkemece bu süre zarfında hiç yıllık izin kullanmadığının kabulü ile yapılan hesaplama dikkate alınarak karar verilmiştir. Ancak Dairemizce, davacının iddia ettiği süre boyunca hiç yıllık izin kullanmadan çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu değerlendirilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup söz konusu madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir. Ne var ki, mahkemece davacı asilin dinlenilerek bu konuda beyanının alınmadığı görülmektedir. Bu itibarla, ilgili Kanunun 31. maddesi uyarınca hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde; mahkemece, davacı asil çağrılarak çalışma süresi boyunca yıllık izin kullanıp kullanmadığı, kullanmış ise kaç gün yıllık ücretli izin kullandığı konularındaki beyanının alınmasından sonra sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre değerlendirme yapılarak bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.