19. Ceza Dairesi 2015/23210 E. , 2016/809 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 213 Sayılı Kanuna Aykırılık
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1-21.10.2011 tarihli mütalanın, Rapor Değerlendirme Komisyonu"nun 14.10.2011 tarih ve ... sayılı kararı ile mütalaa olunduğu belirtilmiş ise de, 213 sayılı Kanun"un 23.07.2010 gün ve 6009 sayılı Kanun ile değişik 367. maddesi uyarınca Rapor Değerlendirme Komisyonun"nun dava şartı olan mütalaasının dosya içerisinde bulunmadığı,
2-5271 sayılı CMK"nın 225. maddesi uyarınca hükmün konusu duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiilden ibaret olup, iddianame ile, mütalaa ve vergi suçu raporuna aykırı şekilde sanık hakkında, “2009 takvim yılında sahte belge düzenlemek” suçundan kamu davası açıldığı, “sahte belge kullanmak” suçundan açılmış bir dava bulunmadığı gibi birbirinden ayrı ve bağımsız suçlar olan “sahte belge düzenlemek” ve “sahte belge kullanmak” suçlarının birbirine dönüşmeyeceği de gözetilmeden iddianame dışına çıkılarak ""2009 takvim yılında sahte fatura kullanmak"" suçundan mahkumiyet kararı verilmesi,
3-Aralarında bağlantı olduğu anlaşılan ve dairemizde aynı gün incelenen. Asliye Ceza Mahkemesi"nin .... Esas sayılı dosyası ile birleştirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğininin gözetilmemesi,
4-Sanığın 2009 takvim yılında sahte fatura kullandığının iddia olunması karşısında; dosyada örneği bulunan 23.09.2011 tarihli vergi suçu raporu gereğince suça konu faturaları düzenleyen “....” yetkilileri hakkında 2009 takvim yılında sahte fatura düzenlemek suçundan dava açılmış olup olmadığı araştırılıp açılmış ise dava dosyaları getirtilip incelenerek mümkün olması halinde birleştirilmesi aksi halde bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına intikal ettirilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
5-Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24/11/2015 tarih ve .... sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve ... E., .... K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye kısmen uygun olarak HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 21.01.2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Sayın Çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık “sahte belge düzenlemek ve kullanmak fiillerinin ayrı ve bağımsız suçlar mı olduğu yoksa aynı fiilin seçimlik hareketi mi olduğu” konusuna ilişkindir.
Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 359/b maddesinde (ve aynı şekilde 5728 sayılı Kanun değişikliği öncesi 359/b-1 maddesinde) gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge “sahte belge” olarak kabul edilmiştir. Kanun koyucu “sahte” olarak nitelediği bu belgelerin asıl veya suretlerini tamamen ya da kısmen “sahte olarak düzenleme” veya “bu belgeleri kullanma” şeklindeki seçimlik hareketleri de suç olarak tanımlayarak cezai yaptırıma bağlamıştır. Suçun oluşması bakımından düzenlenen veya kullanılan belgenin vergisel işlemlerde kullanılacak bir belge olması gereklidir (....).
VUK’nun yürürlükteki 359/b maddesine göre, “Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan … belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenlemek veya bu belgeleri kullanmak” fiilleri, seçimlik hareketli işlenebilen bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu anlamda, seçimlik hareketlerden herhangi birisinin veya birkaçının işlenmesiyle Kanun’da suç olarak tanımlanan “vergi kaçakçılığı suçu” işlenmiş olacaktır. Suçun anılan maddede sayılan birbirine alternatif hareketlerle işlenebilmesi sebebiyle seçimlik hareketli suç olarak düzenlendiği ve bu hareketlerden birisinin dahi yapılmasıyla suçun tamamlanmış olacağı, fail birden fazla hareketi yaparsa faile yine tek ceza verileceği doktrinde de benimsenmektedir (....).
Bilindiği üzere, Ceza Muhakemesi Kanunu’na (CMK) göre, “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir” (md. 225/1).
VUK’nun 367. maddesinde ise, uygulamada “mütalaa” olarak adlandırılan yargılama (dava) şartı düzenlenmiştir. Bu norma göre, “Yaptıkları inceleme sırasında 359 uncu maddede yazılı suçların işlendiğini tespit eden Vergi Müfettişleri ve Vergi Müfettiş Yardımcıları tarafından ilgili rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla doğrudan doğruya ve vergi incelemesine yetkili olan diğer memurlar tarafından ilgili rapor değerlendirme komisyonunun mütalaasıyla vergi dairesi başkanlığı veya defterdarlık tarafından keyfiyetin Cumhuriyet başsavcılığına bildirilmesi mecburidir” (md. 367/1). Dava şartının sağlanması bakımından rapordaki fiil ile iddianamede ortaya konan fiilin örtüşmesi gereklidir (....). Kısacası mütalaanın aynı fiilden alınmış olması, iddianamenin de aynı fiilden düzenlenmiş olması gereklidir.
VUK’nun 359. maddesinde üç grup halinde üç ayrı fiil suç olarak tanımlanmıştır. Bir diğer anlatımla üç ayrı bent halinde üç ayrı fiil suç olarak yaptırıma bağlanmıştır. Bu itibarla aynı bent (b bendi) içinde kalan sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlemek veya kullanmak hareketleri aynı suçun seçimlik hareketleri olmakla ve aynı suçu oluşturmakla; kısaca “düzenleme” veya “kullanma” hareketlerinin birisine mütalaada yer verilmiş olması dava şartının sağlanması bakımından kafidir. Bu bağlamda belirtilen “düzenleme” veya “kullanma” hareketlerinin birisine iddianamede yer verilmiş olması durumunda da VUK’nun 359/b maddesindeki suçtan dava açılmış kabul edilecek ve CMK’nın 225/1. maddesi anlamında sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleme veya kullanma fiilinden hüküm kurulabilecektir.
Somut uyuşmazlıkta da sanık hakkında sahte belge kullanmak suçundan vergi suçu raporu düzenlenmiş; sahte belge düzenlediği iddiasıyla kamu davası açılmış ve nihayet sahte belge kullanma suçunu işlediği kabul edilerek mahkumiyet hükmü kurulmuştur. Söz ettiğimiz, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleme veya kullanma fiillerinin farklı fiiller olmayıp suç olarak tanımlanmış tek bir fiilin farklı seçimlik hareketleri olduğu göz önünde bulundurulduğunda, seçimlik hareketlerden hangisine mütalaada veya iddianamede yer verilmiş olması, CMK’nın 22571. Maddesinin ihlali anlamına gelmeyecektir. Bu itibarla, sayın Çoğunluğun “sahte belge düzenlemek ve kullanmak fiillerinin ayrı ve bağımsız suçlar olduğu ve birbirine dönüşmeyeceği” şeklindeki görüşüne açıkladığım gerekçelerle katılamıyorum.