
Esas No: 2021/20762
Karar No: 2022/3661
Karar Tarihi: 01.03.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/20762 Esas 2022/3661 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/20762 E. , 2022/3661 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir 14. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün temyizen tetkiki davalılar vekilince talep edilmiş, davalı ... vekilince duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 23/02/2022 Çarşamba günü davacı vekili Av. ... ile davalı ... vekili Av. ... ve davalı ... vekili Av. ... geldiler. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan tarafların vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
6100 sayılı HMK madde 334 de “(1) Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler. (2) Kamuya yararlı dernek ve vakıflar, iddia ve savunmalarında haklı göründükleri ve mali açıdan zor duruma düşmeden gerekli giderleri kısmen veya tamamen ödeyemeyecek durumda oldukları takdirde adli yardımdan yararlanabilirler. (3) Yabancıların adli yardımdan yararlanabilmeleri ayrıca karşılıklılık şartına bağlıdır.” hükmü getirilmiştir. Aynı Kanun madde 336 da ise “(2) Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır. (3) Kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebi bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya yapılır. (4) Adli yardım talebine ilişkin evrak, her türlü harç ve vergiden muaftır.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davalı ... Motorlu Araçlar Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti. iflas ettiği yukarıda belirtilen kanun hükmünün öngördüğü şartları taşıdığı anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar verilerek işin esasının incelenmesine geçildi.
Davacı vekili, davalı borçlu ... Motorlu Araçlar Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti, hakkında takip yaptıklarını, takibin semeresiz kaldığını, borçlu şirketin dava konusu taşınmazlarını diğer davalılara devrettiğini belirterek, bu tasarrufların iptalini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne ilişkin karar, davalılar tarafından istinaf edilmiş, istinaf mahkemesi talebin esastan reddine, harç yönünden kararın kaldırılarak yeniden tesis edilmesine karar verilmiş, karar Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 24/11/2020 tarih 2018/5063 Esas 2020/7517 Karar sayılı ilamı ile davalı üçüncü kişiler ... ve ... borçlu şirket ortakları ile bir akrabalık ve yakınlığının olmadığı, üçüncü kişilerin, borçlu şirket ve ortakları ile ilk irtibatları davalı ...'in dava konusu taşınmazların alımı için yapılan 30/07/2012 tarihli, davalı ...'in 06/08/2012 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerinin düzenlenmesi ile oluştuğu, belirtilen bu sözleşmelerin tapuya tescil edildiği, dolayısı ile aslında borçlu şirketin ilk tasarrufu bu gayrimenkul satış vaadi olduğu, diğer şirket yetkililerinin satışlarının bu tarihten sonra 31/12/2012 tarihinde gerçekleştiği, davalı ... ve Abdurrahim'in 30/07/2012 ve 06/08/2012 tarihlerinden önce borçlu şirket ortaklarını tanıdıkları veya içinde bulunduğu mali durumu bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğunun ispatlanmadığı, taşınmazların bu satış vaadi sözleşmesi gereği tapudan devirlerinin 14/04/2013 tarihinde gerçekleştiği, anılan davalıların dava konusu taşınmazdaki hakları 30/07/2012 ve 06.08.2012 tarihlerinde başladığından, bu tarihin baz alınarak satış tarihi 14/04/2013 tarihine kadar taşınmazda hissedar olduklarından borçlunun mali durumunu biliyor olduklarının kabulünün mümkün olmadığı, davalı borçlunun ticari defterlerinde geçen ödemelerin tarih ve açıklamaları da, bu taşınmazların satış vaadi ve satış için yapıldığını gösterdiği, dava konusu taşınmaz dışında borçlu ortaklarının şahsi mallarını da satın almış olmalarının tek başına muvazaanın göstergesi olmadığı, ancak, İİK'nun 280/3. maddesi kapsamında davalı üçüncü kişilere yapılan satışın borçlu şirketin önemli bir kısmının devri niteliğinde olup olmadığının araştırılması gerektiği, bunun için konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile davalı ücünçü kişilere yapılan taşınmaz satış miktarları dikkate alınarak, borçlu şirketin 2002 ve 2003 yıllarındaki bilanço ve mal varlıklarının önemli bir kısmınn devri niteliğinde olup olmadığı araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, bozmadan sonra mahkemece taşınmaz devrinin İİK’nın 280/3. maddesine göre önemli bir kısmı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK’nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir.
Dava konusu 220 ada 4 parselin 1/2 hissesi 11/04/2013 tarihinde davalı ... tarafından tapuda 108.000,00 TL'ye satın alınmış, bilirkişi tarafından taşınmazın değeri satış tarihinde 99.275,00 TL olarak belirlenmiştir. Diğer dava konusu 846 ada 5-6-8 ve 9 nolu parsellerin 1/2 hisseleri 11/04/2013 tarihinde davalı Abdurrahman tarafından satın alınmıştır. Bilirkişi 5 nolu parselin 95.425,00 TL, 6 nolu parselin 122.100,00 TL, 8 nolu parselin 91.300,00 TL ve 9 nolu parselin 91.300,00 TL olarak toplam 400.125,00 TL olarak belirlemiştir.
Bozma ilamından sonra alınan bilirkişi raporunda borçlu şirketin 2012 yılı itibari ile aktifinin 14.652.919,56 TL olduğu taşınmazların aktifinin %5'ini oluşturduğu, 2013 yılında aktifin 20.049.611,02 TL, 2014 yılında 23.000.403,20 TL, 2015 yılında 14.037.579,44 TL olduğu, Öz kaynaklarının ise 31.12.2012 itibari ile 2.505,782,09 TL olduğu arsanın 747.500 TL olarak akdedildiği 2013 ve 2014 yıllarında yakın rakamlarda iken 2015 yılında (eksi) -1.728.935,81 TL indiği 2015 yılında mal stoklarının da olduğu ancak bunlara borçlu adresinde rastlanmadığından fiktif olduğu tesbiti yapılmıştır.
Buna göre davalı üçüncü kişilerin taşınmazları satın aldığı tarih itibari ile aktifi 4.652.919,56 TL olduğu, taşınmazların aktifin % 5'ini oluşturduğu, bu oranın ticari işletmenin önemli bir kısmının devri olarak kabulünün mümkün olmadığı, bilirkişinin borçlunun mali durumundaki olumsuz halle ilgili değerlendirmesinin satışlardın 3 yıl sonraki 2015 yılına ait olduğu, anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyize konu Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 3.815,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı ...'a verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 01/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.