
Esas No: 2020/237
Karar No: 2021/413
Karar Tarihi: 08.04.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/237 Esas 2021/413 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/237
KARAR NO: 2021/413
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 17/05/2017
NUMARASI: 2015/508 E. 2017/720 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalıların, dava dışı mimar ...'nun ... şirketine çizdiği projenin bedelinin yarısını temlik aldıklarını, bu şirketin daha sonra tam bölünme ile iki şirket halinde geldiğini, birinin davacı şirket olduğunu, bu temlik sebebiyle TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Hakem Heyeti kararına taraf olduklarını ve söz konusu hakem heyeti kararını dayanak göstererek İstanbul ...İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosya ile davacıya karşı icra takibi yaparak 598.759,79TL tahsil ettiklerini, öncelikle davalıların icra takibinin dayanağı olarak gösterilen Hakem Kararı'nın ilam hükmünde olmadığı gibi, davacı şirket yetkililerince davacıya ait gayrimenkul üzerine konan haciz ile öğrenildiğini, hacze konu takibin her ne kadar ilamlı takip olarak yapılmış ise de takibe konu Hakem Kararı'nın mahkeme münderecatından geçmediği için ilam hükmünde de olmadığını, bu nedenle davacı aleyhine başlatılan icra takibinin de hukuka aykırı olup, davacı şirketin icra takibi kapsamında borçlu olmadığını, hakem kararının öğrenilmesi ile birlikte ... Lojistik San Tic AŞ Yönetim Kurulu'nun 06/05/2013 tarihli kararı ile dava dışı ...'nun alacağının kesinleşmesi halinde devralan şirketlerden ... Lojistik San Tic AŞ tarafından ödeneceğinin karara bağlandığını, bu karar ile takibe konu alacak için alacağın kesinleşmesi halinde 1.derece sorumlu şirket bölünme sonucu kurulan ... Lojistik San Tic AŞ olduğunu, söz konusu kararın huzurdaki dava açısından önemi ise davalıların başlattıkları icra takibine konu bedeli ...'ndan temlik almış olması gerektiğini, bu çerçevede davacının borçlara karşı 2.derece sorumlu olup, 1.derece sorumluluk üstlenen ... Lojistik San Tic AŞ'nin borcu ödememesi/ödeyememesi halinde sorumluluğunun gündeme gelebileceğini, davacı şirketin zaten çalıntı projenin bedelinden sorumlu olmasının da mümkün olmadığını, şöyle ki, davalıların davacı şirkete yönelterek 598.759,79TL tahsilat yaptıkları dosyanın özünün mimar ...'nun çizdiği projenin bedelinin temlik alınmış olan yarısı olduğunu, ancak bizzat davalıların kendilerinin İstanbul 4.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde dava ikame ederek söz konusu bedeli istenilen projenin çalıntı olduğunu ortaya çıkarmış olduklarını, ortaya yeni çıkan bu durum karşısında zaten icra takibine konu yapılan projenin gereği gibi yapılmadığının ortaya çıktığını, gereği gibi yerine getirilmeyen projenin bedelinin istenilmesi ve bedelinin alınmasının hakka ve hukuka aykırı olduğunu, davalıların bu bağlamda çalıntı projenin bedelini davacıdan cebri icra yoluyla zorla tahsil etmiş olduklarını, İstanbul 4.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin gerekçeli kararı ve TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Hakem Heyeti kararı birlikte ele alındığında ve tarihler karşılaştırıldığında, çalıntı olduğu hüküm altına alınan proje bedelinin hakem heyeti kararı marifetiyle tahsil olduğunun açıkça görüldüğünü, işbu sebeple huzurdaki davayı ikame etme ve davacının borçlu olmadığının tespiti ile cebri icra yoluyla ödenmek zorunda kalınan 598.759,79TLnin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınmasına karar verilmesi talep ve dava etmiştir. Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde, Dava dışı ...'nun, ... Ltd Şti ile yapmış olduğu sözleşme kapsamındaki alacağını alamaması üzerine TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Hakem Heyetine başvurduğunu, yargılama sırasında, davalılar ile ... arasında yapılan temlikname ile hakem heyeti nezdinde dava konusu edilen alacağın yarısının davalılara temlik edildiğini, Hakem kararında davalı-borçlu ... Ltd Şti'ne gönderilen icra emrinin bila tebliğ dosyaya iade edilmesi üzerine bu şirketin ticaret sicil müdürlüğünde kayıtlı adresinin celbi talep edildiğini, taleplerinin kabulü üzerine yazılan müzekkereye verilen cevapta, ... Şirketi'nin tasfiyesiz infisah etmek suretiyle kaydının kapatıldığını, borçlu şirketin tam bölünmesi suretiyle davacı şirket ile dava dışı ... Tic AŞ'nin kurulduğunun bildirilmiş olup, bu şirketlere tebligat gönderilmesinin istendiğini, taleplerinin icra müdürlüğü tarafından kabul edildiğini ve icra emirleri gönderildiğini, takip borçlusu şirketin bölündüğünün öğrenilmesi üzerine Beyoğlu ...Noterliğinden, bölünen şirket ve bölünmek suretiyle kurulan şirketler aleyhine keşide edilen 09/04/2013 günlü ihtarnamede, dava konusu alacağın davalılara temlik edildiğini, hakem heyeti kararının İstanbul ...İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyasında icraya konduğunu belirterek alacakların teminata bağlanmasının yada ödenmesinin istendiğini, ihtarnamenin davacı şirket vekiline bizzat 09/04/2013 tarihinde tebliğ olduğunu, davacı şirket tarafından Beyoğlu ...Noterliğinden tanzim edilen ... yevmiye sayılı ihtarname ile taleplerin yerinde olmadığının belirtilerek itiraz edildiğini, yine davacı şirketin yetkili temsilcisi olan ...'e gönderilen 11/04/2013 günü ihtarname ile belirtilen hususların tekraren açıklandığını ve taleplerin iletildiğini, yine davacı şirket ile borçlu şirketin bölünmesi suretiyle kurulan ...AŞ yönetim kurullarına iadeli taahhütlü posta ile hakem kararı ve diğer alacakların bildirildiğini, dava konusu alacağın 07/07/2011 tarihinde taraflarına temlik edilmiş olup, ... için 06/05/2013 günü, taraflarına temlik verilen tarihten çok sonra temlik veren kişi için alınan kararın, davalılar açısından herhangi bir bağlayıcılığı da bulunmadığını, davacı şirketin, TTK'da açıklandığı üzere bölünme sözleşmesi yada bölünme planını dosyaya sunmadığını, davalılar alacağının dava dışı şirket tarafından ödeneceğine dair bölünme sözleşmesi yada bölünme planı sunulmadığından davacının bu dayanaksız iddialarının dinlenmesinin mümkün olmadığını, davanın görevsiz mahkemede açılmış olup, görevli ve yetkili İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiğini beyanla, davacının haksız ve mesnetsiz iddialara dayalı menfi tesbit ve istirdat davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; ''HMK'nun 439. maddesi uyarınca, hakem kararına karşı yalnızca iptal davası açılabileceği hükmü mevcut olup, davacı tarafından hakem kararına karşı açılmış bir iptal davası bulunmadığı, dolayısıyla hakem kararının kesinleşmiş ilam hükmünde olduğu, hakem kararında davalı olarak gözüken ve aleyhine hüküm kurulan ... Ltd Şti'nin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 25/01/2013 tarihli ilanı ile (sicil gazetesinin 31/01/2013 tarih 8248 sayısında yayınlanan) tam bölünme suretiyle infisahsız fesih olduğu, bölünme sonucunda ... Tic AŞ ile ... Lojistik San ve Tic AŞ'nin oluştuğu, 6102 sayılı TTKnun 168/3 maddesi gereği bölünme ile oluşan her iki şirketin bölünmeden önceki şirkete ait borçlardan müteselsilen sorumlu olduğu, davacının da tam bölünme sebebiyle bölünen şirkete ait borçlardan müteselsilen sorumlu olduğu, temlik eden ... tarafından uygulanan projenin çalıntı olduğu iddiası ileri sürülmüş ise de, söz konusu projenin uygulandığının gerek Mimarlar Odası Hakem Heyeti kararı ile sabit olduğu, Fikri Sınai Haklar Mahkemesinde görülen dava sonucunda da projenin aslının bu dosyanın davalıları olan temlik alan şahıslara ait olduğu, dolayısıyla uygulanan bu projede davalıların da gerek temliknamesi sureti ile, gerekse de ilk orijinal projenin kendilerine ait olması sebebiyle ve gerekse kesinleşmiş Mimarlar Odası Hakem Heyeti kararına göre hak sahibi oldukları, bu yönü itibariyle davacı şirketin icra dosyasında aleyhine başlatılan takip sebebiyle borçlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine'' karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; İcra takibinin dayanağı olan Hakem Kararının ilam hükmünde olmadığını, mahkemece hakem kararına kesin hüküm özellikleri tanınamayacağını, bu nedenle icra takibi kapsamında borçlu olmadıklarını, Mahkemece bu hususların araştırılmadığını,Bununla birlikte, davalıların başlattığı icra takibinde takip Borçlusu ... Ltd. Şti. hakkında düzenlenen 03.12.2012 Tarihli bölünen şirketin alacaklılarının korunduğuna ve bölümlere ayrılmış malvarlığının bölümler itibari ile değerlerinin tespitine ilişkin yeminli mali müşavirlik raporu doğrultusunda, tam bölünme sonrasında borçlu ... Ltd.Şti.nin borçlarının bölünme sonucu oluşan ... Lojistik San. Tic. A.Ş. ve ... A.Ş.'ne intikal edildiği ve alacaklıların haklarının korunduğunun tespit edildiğini, Hakem kararının öğrenilmesi ile birlikte ... Lojistik San. Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu’nun 06.05.213 tarihli kararı ile dava dışı ...’nun alacağının kesinleşmesi halinde devralan şirketlerden ... Lojistik San. Tic. A.Ş. tarafından ödeneceğinin karara bağlandığını, bu karar ile takibe konu alacağın kesinleşmesi halinde 1. Derece sorumlu şirketin ... Lojistik San. Tic. A.Ş. olduğunu, ancak mahkemece bu hususun değerlendirilmediğini, İstanbul 4. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin gerekçeli kararı ile sabit olduğu üzere, icra takibinin dayanağı olan mimari projenin çalıntı olduğunu, bu nedenle davacının da proje bedelini ödemesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olacağını, söz konusu durumun ayıplı ifa olarak değerlendirilemeyeceğini, zira ortada hukuka ve yasalara aykırı bir hırsızlık yani haksız fiil bulunduğunu, TTK madde 174 kapsamında alacak olarak kabul edilebilecek bir kalem olmadığından davalı tarafın ihtarında istenilen hususları yerine getirmediklerini ve bu durumu davalı tarafa bildirdiklerini, bu bağlamda TTK madde 174 kapsamında verilen hukuki süreler geçtiğinden davacı şirketin TTK hükümleri kapsamında sorumlu olmadığını beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davacı aleyhine icra takibine konu edilen hakem heyeti kararı kapsamında ödenen bedelin iadesine yönelik istirdat davasıdır. İstanbul ...İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyası incelendiğinde; alacaklı ..., ... Ltd Şti vekili tarafından borçlu ... Ltd Şti aleyhine, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Hakem Heyetinin 25/09/2012, 11/02/2013 günlü kararlarına dayanılarak, 322.440,50TL asıl alacak, 89.244,37TL gecikmiş gün faizi, 23.747,62 TL asıl alacak (vekalet ücreti), 1.003,34TL gecikmiş gün faizi olmak üzere toplam 436.435,83TL üzerinden takip yapıldığı görülmüştür. Davacı vekili, takibe konu hakem heyeti kararının ilam hükmünde olmadığını ileri sürmüştür. Oysa ki, hakem heyeti kararları ilam niteliğindedir. HMK'nun 407 ve devamı maddelerine göre iptal davası açılıp iptal edilmedikçe (HMK'nun 439. maddesi) ilamlı takibe konu edilebilir. Somut davada, icra takibine konu edilen hakem heyeti kararına karşı HMK'nun 439.maddesi anlamında açılmış bir iptal davası olduğuna yönelik dosyaya yansıyan bir bilgi, belge, delil bulunmadığı gibi davacı tarafça ileri sürülmüş bir iddia da olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebeplerinin tümden reddine karar verilmesi gerekmiştir. Diğer yandan, davacı vekili, ... Limited Şirketi'nin tam bölünmesi sonucu oluşan ... AŞ.'nin borçtan 2.derece sorumlu olduğunu, ... Lojistik San. Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu’nun 06.05.213 tarihli kararı ile, dava konusu alacağın bu şirket tarafından ödeneceğinin karara bağlandığını ileri sürmüştür. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün 16 07.2013 tarihli yazısında, ... Ltd Şti.'nin bölünme ile terkin olduğu, ... Ltd. Şti.'nin ana sözleşmesinin 16.05.2012 tarihinde, ... A.Ş.'nin ana sözleşmesinin ise 25.01.2013 tarihinde tescil olduğu belirtilmiştir. Davalılar, ... A.Ş. ve ... A.Ş. aleyhine İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... E. sayılı dosyası ile toplam 436.435,83 TL alacak için takip başlatmış, ... A.Ş.'nin İstanbul 14. İcra Hukuk Mahkemesine yapmış olduğu şikayet neticesinde Mahkemenin 23.08.2013 tarih 806/727 sayılı kararı ile şikayetin kabulüne icra emrinin iptaline karar verilmiştir. Kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 23.02.2015 tarih 2015/4414 esas, 2015/4793 karar sayılı kararı ile "... Ltd Şti.'nin bölünme raporunda, icra takibinin dayanağı olan ilamdan kaynaklı borçtan bölünen şirketlerden herhangi birinin sorumlu olduğuna dair açık bir belirleme bulunmadığı, bu durumda 6102 sayılı TTK m. 168/3 gereği bölünme ile oluşan her iki şirketin borçtan müteselsilen sorumlu olduğunun kabulü gerektiği" gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına hükmedilmiştir. Tashihi karar talebi üzerine, aynı dairenin 24.11.2015 tarih 2015/9490 esas, 2015/21096 karar sayılı ilamında, mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi yerine icra emrinin iptali yönünde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu belirtilerek alacaklılar vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile hükmün açıklanan sebeple bozulmasına hükmedilmiştir. 6102 sayılı TTKnun 168/3 maddesine göre; bölünmeye katılan şirketler, bölünme sözleşmesi veya bölünme planına göre herhangi bir şirkete tahsis edilmeyen borçlardan müteselsilen sorumludurlar. Davacı taraf, ... Lojistik San. Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu’nun 06.05.2013 tarihli kararı ile, dava konusu alacağın bu şirket tarafından ödeneceğinin karara bağlandığını ileri sürmüş ise de, bölünme zamanında, bölünme sözleşmesi veya bölünme planı bulunduğuna ilişkin bir dosyaya yansıyan bir delil bulunmadığı gibi, bölünmeden yaklaşık 1 yıl sonra alınan yönetim kurulu kararının iç ilişkide hüküm ifade ettiği, bölünme sonrası ortaya çıkan şirketlerin TTK'nun 168/3.maddesi anlamında müteselsil sorumluluklarını ortadan kaldırmayacağı, açıklanan bu hususlar ve dosyaya sunulan denetime elverişli bilirkişi raporu ile Yargıtay ilamı nazara alındığında, bölünme sonucu ortaya çıkan her iki şirketin de borçtan müteselsilen sorumlu olduğu, dolayısıyla bu yöndeki istinaf sebeplerinin de yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmışmıştır. Ayrıca, dava dışı ... tarafından uygulanan projenin çalıntı olduğu, bu durumun İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 22/04/2014 tarih, 2011/20 esas, 2014/92 karar sayılı ilamı ile tespit edildiği ileri sürülmüş ise de, söz konusu kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 2014/12478 esas, 2015/9635 karar sayılı ilamı ile ''...dava dilekçesi usulünce tebliğ olunmasına rağmen yargılama sırasındaki diğer tebligatların ve özellikle sözlü yargılama gününün davalı ...'ya 7201 sayılı Kanun hükümlerine uygun biçimde tebliğ edilmemesi ve bu suretle anılan davalının savunma hakkının kısıtlanması doğru görülmediğinden..'' denilerek bozulmasına karar verilmiş, daha sonra karar verildiğine ve bu kararın kesinleştiğine ilişkin dosyaya yansıyan bir delil bulunamamıştır. Davacı tarafın, çalıntı olduğunu iddia ettiği projeyi uygulamadığına dair bir iddiası bulunmamaktadır. Aynı şekilde çalıntı olduğu iddia edilen proje nedeniyle davacı tarafın muhatap olduğu bir dava, icra takibi ya da herhangi bir çekişme bulunmamaktadır. Davacı, ayıplı ifaya da dayanmadığını açıkça belirtmiştir. Tüm bu açıklanan nedenler dikkate alındığında, davacının, takibe konu hakem kararının dayanağını oluşturan projenin çalıntı mimari proje olduğuna yönelik iddiasının dinlenemeyeceği kanaatine varılmıştır. Davacı vekili bir diğer istinaf gerekçesinde, davalıların TTK'nun 174.maddesi kapsamında bildirimde bulunmak yerine dava açtıklarını, süresi içerisinde bildirim gerçekleşmediğinden sorumluluklarının ortadan kalktığını beyan etmiştir. 6102 sayılı TTK'nun 174.maddesi; ''Bölünmeye katılan şirketlerin alacaklıları, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde, (…) (1) yedişer gün aralıklarla üç defa yapılacak ilanla ve sermaye şirketlerinde ayrıca internet sitesine de konulacak ilanla, alacaklarını bildirmeye ve teminat verilmesi için istemde bulunmaya çağrılırlar.'' şeklindedir. Ancak alacaklılar bu talebe cevap verip vermemekte serbesttirler. Talepte bulunmayanlar, yalnızca teminat isteme hakkını yitirirler. Talepte bulunulmaması, hakkın özüne etki etmez. Zira bu durum maddenin gerekçesinde de zikredilmiştir. Açıklanan bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK'nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 17/05/2017 tarih ve 2015/508 E. 2017/720 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 27,90 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK'nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay'a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 08/04/2021
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
