9. Hukuk Dairesi 2020/6254 E. , 2021/4199 K.
"İçtihat Metni"BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ : ... 27. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 25. İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 28.10.2008 tarihinden iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği 07.03.2016 tarihine kadar muhtelif alt işveren işçisi sıfatıyla "Elektrik Teknisyeni" olarak çalıştığını, yapılan iş gözetildiğinde kurulan asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunu, mahkeme kararları ile ... Elektrik Dağıtım A.Ş’nin (...) gerçek işveren olduğunun tespit edildiğini, davalı şirketin sorumluluğunun ise ..."ın hisselerini devralması nedeniyle doğduğunu, davacının devirden sonra davalı şirkette çalışmaya devam ettiğini, fazla çalışma ücretleri, hafta tatili ücretleri ve pazar çalışması ücretlerinin ödenmediğini, söz konusu ücretlerin toplu iş sözleşmesi hükümleri de dikkate alınarak ödenmesi gerektiğini, 26.01.2012 tarihinde Türkiye Enerji, Su ve Gaz İşçileri Sendikası (...) Sendikasına üye olmak suretiyle toplu iş sözleşmesi hükümlerinden faydalanmaya başladığını, fesihle birlikte 7.131,24.-TL kıdem tazminatı ve 3.166,24.-TL ihbar tazminatı ödendiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, ilave tediye, sosyal yardım, ikramiye, iş güçlüğü tazminatı, elektrik yardımı ve vardiya tazminatının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, BEDA Enerji Dağ. A.Ş"nin (BEDA) kuruluş yılı dikkate alındığında daha önce Mahkemece verilen muvazaa kararınınn kıyaslama yapılarak davalı şirkete karşı uygulanamayacağını, davacının 01/09/2013 tarihinde davalı şirkette çalışmaya başladığını, sendika üyesi olmadığından ve dayanışma aidatı ödemediğinden toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanamayacağını, iş güçlüğü tazminatının 657 sayılı Kanuna göre belirlenen devlet memurlarından hayat ve sağlık için tehlike arz eden hizmetlerde çalışanlara ödenmekte olduğunu, davalı şirketin özelleştirme neticesinde kamu kuruluşu olmadığını, elektrik yardımı alacağına ilişkin dosyaya herhangi bir veri sunulmadığını, sosyal yardım, elektrik yardımı, gıda yardımı ve ikramiye alacak taleplerinin Toplu İş Sözleşmesi’nde yer almadığını, iş sözleşmesinin davacının talebi üzerine ve ikale yapılarak sonlandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacıya hangi dönem toplu iş sözleşmesinin uygulanacağı noktasında toplanmaktadır.
Davacı vekili, müvekkilinin 28.10.2008 tarihinden iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği 07.03.2016 tarihine kadar muhtelif alt işverenler nezdinde "Elektrik Teknisyeni" olarak çalıştığını, mahkeme kararları ile dava dışı ... Elektrik Dağıtım A.Ş’nin (...) gerçek işveren olduğunun tespit edildiğini, davalı Beda Enerji Dağıtım ve Parakende Satış Hiz. A.Ş (BEDA) şirketinin sorumluluğunun ise ..."ın özelleşmesi sonrasında kamuya ait olan hisseleri devralması nedeniyle doğduğunu, müvekkilinin devirden sonra davalı BEDA şirketinde çalışmaya devam ettiğini, 01.03.2011-28.02.2013 ve 01.03.2013-28.02.2015 yürürlük süreli toplu iş sözleşmelerinden yaralandırılmadığını ileri sürmüştür. Davalı vekili ise yargılama aşamasındaki dilekçelerinde ve temyiz dilekçesinde davacının BEDA şirketinde işe başladığı tarihten itibaren uygulanması gereken toplu iş sözleşmesinin BEDA şirketi ile ... Sendikası arasında imzalanan 01.07.2013-29.02.2016 tarihli toplu iş sözleşmesi olduğunu, davacıya bu toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ikramiye ve sosyal yardım alacaklarının ödendiğini ve başkaca bir alacağı kalmadığını savunmuştur.
Dosya kapsamında Türkiye Enerji, Su ve Gaz İşçileri Sendikası (...) ile Kamu İşletmeleri İşverenleri Sendikası (...) arasında ... ve bağlı işyerleri için bağıtlanan 01.03.2011-28.02.2013 ve aynı işçi sendikasıyla ... arasında bağıtlanan 01.03.2013-28.02.2015 yürürlük süreli toplu iş sözleşmelerinin bulunduğu, ÇSGB İş Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın 10.05.2011 tarihli inceleme raporuna göre dava dışı ...’ın hizmet alımına ilişkin ihale sözleşmelerinin muvazaalı olduğu ve alt işveren işçilerinin başlangıçtan itibaren asıl işveren olan ...’ın işçileri sayılarak işlem görmeleri gerektiğinin tespit edildiği ve bu inceleme raporuna yapılan itirazın ... 1. İş Mahkemesinin 2011-681 Esas sayılı kararıyla reddedilerek kesinleştiği, 28.05.2013 tarihli hisse devri sözleşmesiyle ...’a ait % 100 hissenin BEDA şirketine devredildiği, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre davacının 28.10.2008 tarihinden itibaren alt işverenler nezdinde ve 01.09.2013 tarihinden 07.03.2016 tarihine kadar ise BEDA şirketinden sigortalı olarak gösterildiği ve davacının 26.01.2012 tarihinde ... sendikasına üye olduğu anlaşılmaktadır.
Tüm bu maddi ve hukuki olgular birlikte değerlendirildiğinde, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ... hakkındaki muvazaa olgusuna bağlı olarak davacının 01.09.2013 tarihine kadar ...’ın işçisi olduğunun kabul edilmesi ve ...’ın taraf olduğu ya da ... işyerleri için bağıtlanan 01.03.2011-28.02.2013 ve 01.03.2013-28.02.2015 yürürlük süreli toplu iş sözleşmelerine göre hesaplama yapılması yerindedir. Ancak bu toplu iş sözleşmesinin yürürlük süresinin sona erdiği 28.02.2015 tarihinden itibaren BEDA şirketi ile ... sendikası arasında bağıtlandığı anlaşılan 01.07.2013-29.02.2016 tarihli toplu iş sözleşmesinin dosya kapsamına alınarak ve davacının bu toplu iş sözleşmesinden faydalanıp faydalanmadığı da belirlenerek sonuca gidilmesi gerekir. Davalı vekili tarafından söz konusu toplu iş sözleşmesinde ikramiye ve sosyal yardım alacakları dışındaki taleplerin düzenlenmediği de belirtildiğinden bu husus araştırılmadan sonuca gidilmesi hatalıdır.
Diğer taraftan, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda kıdem tazminatı toplu iş sözleşmesinin 46. maddesine göre her hizmet yılı için 40 günlük ücret üzerinden hesaplanmıştır. Ancak dosyada mevcut ...’ın taraf olduğu 01.03.2013-28.02.2015 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinin ilgili maddesinde aynen “İşçilerin kıdem tazminatları her hizmet yılı için 40 günlük ücreti tutarında hesap edilerek yasa hükümleri içinde ödenir. Ancak 01.03.1993 tarihinden sonra yeni işe girecek işçiler için yasal süre uygulanır.” maddesi bulunmakta olup, davacının işe giriş tarihinin 01.03.1993 tarihinden sonra olması nedeniyle 40 günlük ücret üzerinden kıdem tazminatı hesaplanması yerinde olmadığı gibi yukarıdaki açıklandığı üzere Mahkemece BEDA şirketi ile ... sendikası arasında bağıtlandığı anlaşılan 01.07.2013-29.02.2016 tarihli toplu iş sözleşmesi dosya kapsamına alınmadan ve kıdem tazminatına ilişkin hükümleri incelenmeksizin karar verilmesi de hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.