9. Hukuk Dairesi 2020/3409 E. , 2020/19503 K.
"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ : ... Hukuk Dairesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalı ... Otom. Kont. Bilgisayar Sis. San. ve Tic. Ltd. Şti."de 1998 yılında işe başladığını, 2002 yılında emekli olduğunu, ancak çalışmaya devam ettiğini, 2006 yılında sahip ve ortakları aynı olan ... Elektrik San. Tic. Ltd. Şti. bünyesine geçirildiğini, 26/11/2013 günü çalışmakta iken personel müdürü tarafından çağrıldığını ve istifa dilekçesini imzalayarak işten ayrılmasının istendiğini ileri sürerek, kıdem, ihbar tazminatları ile fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, yıllık izin ücreti ve asgari geçim indirimi alacaklarının davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar vekili, zamanaşımı def"inde bulunduklarını, davacının iş akdinin haklı sebeple feshedildiğini, davacının çalışma yükümlülüğünü gereği gibi yerine getiremediğini, iş görme edimini yerine getirmediği ve şirket yetkilisinin profiline hakaret içeren resim paylaşması sebepleri ile iş akdinin haklı sebeple feshedildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının davranışının, işçinin davranışından kaynaklanan geçerli sebeple feshe konu olabileceği ancak iş akdinin feshinde haklı sebep bulunmadığı, bu duruma göre, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, yasal süresi içinde davalılar vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Bölge Adliye Mahkemesi kararında yer alması gereken hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359. maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, “Tarafların iddia ve savunmalarının özeti”, “İlk Derece Mahkemesi kararının özeti”, “İleri sürülen istinaf sebepleri” ve “Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep” Bölge Adliye Mahkemesi kararında yer alması gereken zorunlu hususlardandır.
Buna göre kararda, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Gerekçe, mahkemenin tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Mahkeme, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.
Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz. (Kuru, Baki/ Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder: 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na Göre Yeniden Yazılmış Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı , ... 2011, s.472)
Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup, gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Nitekim, 07/06/1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği kanun koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye, vurgu yapılmıştır.
Diğer taraftan, kararların gerekçeli olması, davanın taraflarının mahkeme kararının dayanağını öğrenerek mahkemelere ve genel olarak yargıya güven duymalarını sağladığı gibi, tarafların kanun yoluna etkili başvuru yapmalarını mümkün hale getiren en önemli faktörlerdendir. Gerekçesi bilinmeyen bir karara karşı gidilecek kanun yolunun etkin kullanılması mümkün olmayacağı gibi bahsedilen kanun yolunda yapılacak incelemenin de etkin olması beklenemez.
Açıklanan hukuki olgular karşısında belirtmek gerekir ki, somut uyuşmazlıkta, mahkemece üç ayrı bilirkişiden rapor alındığı, taraflar arasında feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı ve davacının talep konusu alacaklara hak kazanıp kazanmadığı noktalarında uyuşmazlık bulunduğu anlaşılmakta olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının içermesi gereken zorunlu unsurlardan olan “Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep” hususları kararda yer almadığından, bir başka deyişle; istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürülen itirazlara dair bir gerekçe tesis edilmediğinden, karar 6100 sayılı Kanun’un 359. maddesine aykırıdır. Bu yönüyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı usul ve kanuna aykırı bulunmuştur.
2-Bölge Adliye Mahkemesi kararında, 13/02/2017 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda karar verildiği belirtilmesine karşın, yıllık izin ücretini brüt 5.466,72 TL olarak hesaplayan ilk bilirkişi raporuna göre alacağın hüküm altına alınması ile gerekçe ve hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılması da Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 298/2. maddesine aykırıdır.
3-Davacı işçi dava dilekçesi ile 27/11/2013 tarihli ihtarnamesinde, 16 günlük yıllık ücretli izninin kullandırılmadığını ve karşılığı ücretlerin ödenmediğini iddia ederek talepte bulunmasına rağmen, 84 günlük yıllık izin ücretinin hüküm altına alınması Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık kuralına aykırıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, bozma sebebine göre sair hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere iadesine, 22/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.