(Kapatılan)3. Ceza Dairesi 2020/24373 E. , 2020/19545 K.
"İçtihat Metni"
Basit yaralama suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 86/2 ve 52. maddeleri gereğince 2.400,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair İzmir 43. Asliye Ceza Mahkemesinin 17.03.2016 tarihli ve 2015/989 Esas, 2016/203 Karar sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 22.10.2020 tarihli ve 2020/10582 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10.11.2020 tarihli ve 2020/97996 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, sanığın üzerine atılı 5237 sayılı Kanun’un 86/2. maddesinde yer alan basit yaralama suçunun, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinin 02.12.2016 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile değiştirilmeden önceki haliyle de, anılan maddenin 253/1-a maddesi gereğince de uzlaşmaya tabi olduğunun anlaşılması karşısında, somut olayda sanık ve müştekiye soruşturma veya kovuşturma evresinde usulüne uygun bir uzlaşma teklifi yapılmadığı cihetle, uzlaştırma işlemleri yapıldıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK"nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
5271 sayılı CMK"nin 253. maddesinde “Uzlaştırma” kurumu ayrıntılarıyla düzenlenmiş olup mahkeme tarafından uzlaştırmaya ilişkin 5271 sayılı CMK’nin 254/1. maddesinde; "Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253. maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir." şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
Ceza Muhakemesi Uzlaştırma Yönetmeliğinin 7/7. maddesine göre; "Soruşturma evresinde mağdur veya suçtan görenin ölümü halinde uzlaştırma işlemi sonlandırılır. Kovuşturma evresi için Kanunun 243’üncü maddesi saklıdır."
5271 sayılı CMK’nin 243/1. maddesine göre ise; "Katılan, vazgeçerse veya ölürse katılma hükümsüz kalır. Mirasçılar, katılanın haklarını takip etmek üzere davaya katılabilirler."
Uzlaşma, şikayet hakkı ve davaya katılma hakkı gibi kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır. Bu haklar sadece suçtan zarar gören kişi tarafından kullanılabilir. Bu hakların, mal varlığına ilişkin haklardan olmaması nedeniyle mirasçılara geçmesi ya da başkasına devredilmesi mümkün olmamakla birlikte ancak kanun koyucunun, suçtan zarar gören kişi dışındakiler tarafından bu hakların kullanılabileceğini düzenlediği durumlarda, başkalarına geçmesi mümkün olacaktır.
Kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olan katılma hakkı ile ilgili olarak da 5271 sayılı CMK"nin 243. maddesinde katılan ölürse katılmanın hükümsüz kalacağı ancak mirasçılarının, katılanın haklarını takip etmek üzere davaya katılabilecekleri belirtilmiştir. Uzlaşma hakkı da ancak kanuni düzenleme olması halinde mirasçılara geçebilecektir.
5271 sayılı CMK’nin 243. maddesine göre davaya katılmayan ve daha sonra vefat eden mağdurun mirasçılarına davaya katılma hakkı tanınmadığından mirasçıların, vefat eden mağdurun haklarını takip etmeleri de mümkün değildir.
İncelenen dosyada; katılan sıfatını almamış olan müşteki 17.05.2013 tarihinde kovuşturma aşamasında vefat etmiş olduğundan davaya katılmayan ve ölen müştekinin mirasçılarının davaya katılma hakkı bulunmadığı gibi sanık ile mirasçılar arasında uzlaştırma yapılması da mümkün bulunmamaktadır.
Açıklanan bu nedenlerle, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görülmeyerek kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.12.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.