9. Hukuk Dairesi 2020/7715 E. , 2021/4189 K.
"İçtihat Metni"BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ : ... 8. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 43. İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin aralarında asıl işveren alt işveren ilişkisi olan davalılar nezdinde 13.06.2017-31.12.2018 tarihleri arasında sevkiyat şoförü olarak çalıştığını, 4.200,00 TL net maaş aldığını, yemek ve servisin işveren tarafından karşılandığını, ayrıca yılda bir kez 200,00 TL değerinde ramazan paketi verildiğini, işverence ücretlerinin bir kısmının bankadan bir kısmının ise elden ödendiğini, Sosyal Güvenlik Kurumu primlerinin düşük ücretten ödendiğini ve girdi çıktı gösterilmek suretiyle eksik bildirim yapıldığını, sigorta primlerinin her iki işveren tarafından da yatırıldığını, müvekkilinin iş sözleşmesinin davalı işverenlerce haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini, müvekkilinin haftanın 7 günü akşam 17.00, sabah 07.00 saatleri arasında çalıştığı halde fazla mesai ve hafta tatili ücreti ödenmediğini, müvekkilinin yine ulusal bayram ve genel tatil günlerinde sürekli çalıştığını, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını, davacıya 2018 yılı Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim ve Kasım aylarında ödeme yapıldığını ancak eksik ödeme yapıldığını iddia ederek; kıdem tazminatı alacağı, ihbar tazminatı alacağı, yıllık izin ücreti alacağı, fazla mesai ücreti alacağı, hafta tatili ücreti alacağı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı, ücret alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... İnşaat A.Ş vekili, davacının müvekkili şirket nezdinde çalışmasının söz konusu olmadığını, davacının müvekkil şirket taşeron firma ya da firmalarında çalışmalarının tespiti halinde dahi taşeron firma ile müvekkili şirket arasında imzalanan taşeron sözleşmesi uyarınca taşeron firmanın çalıştırdığı işçilerin tüm sorumluluğunun yine taşeron firma üzerinden olduğunu savunarak davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... Petrol İnş. Nak. San. Ve Tic. Ltd. Şti vekili, davacının müvekkili şirket nezdinde 13.06.2017 tarihinde çalışmaya başladığını, davacının ücret iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacının haklı bir sebep bildirmeksizin kendi rızası ile işten ayrıldığını, müvekkilinden herhangi bir alacağının bulunmadığı, iddialarının yersiz olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, yapılan yargılama sonucunda toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu :
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, davalıların istinaf başvurusu yerinde görülmediğinden esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu :
Kararı, davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasında davacının aldığı ücret konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda, davacı sevkiyat şoförü olarak çalıştığını ücretinin net 4.200,00 TL olduğunu açıklamış, davalı ise ücreti net 1.850.-TL olarak savunmuştur. Mahkemece davacının ücreti 4.200,00 TL olarak kabul ile talep konusu alacaklar hüküm altına alınmıştır. Davacının dinlenen tanıklarından ikisinin davacı ile birlikte çalışması bulunmadığı, davacı ile birlikte çalışması bulunan tek tanığın ise işverene karşı aynı konuda açılmış davası bulunduğu, husumetli olduğu anlaşılmakla bu tanık beyanlarına değer verilmesi mümkün değildir. Yapılan emsal ücret araştırmasında ise sendikalardan gelen emsal ücrete ilişkin yazılar davacının sendikaya üye olduğu iddia ve ispat edilemediğinden dikkate alınamaz. Açıklanan bu nedenlerle davacı 4.200,00 TL net ücret aldığı iddiasını ispat edemememiştir. Ancak davacının yaptığı iş, meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler dikkate alındığında davalının savunduğu ücretin de yerinde olmadığı açıktır. Bu durumda dosya içine alınmış Türkiye İstatistik Kurumunun resmi internet sitesindeki “kazanç bilgisi sorgulama” kısmındaki bilgiler değerlendirilerek ve bu miktar esas alınmak suretiyle davacının ücret seviyesi belirlenmeli ve talep konusu alacaklar hakkında yeniden karar verilmelidir. Eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olmuştur.
3-Fazla çalışma ücretlerinin hesabı yönünden taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş-çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta davacı fazla mesai alacağı olduğunu iddia etmiş, davalılar ise davacının fazla mesai yapmadığını, istisnai olarak fazla mesai yaparsa karşılığı ücretin bordrolarda tahakkuk ettirilerek ödendiğini savunmuşlardır. Davalılar tarafından dosyaya sunulan imzasız bordrolarda ek ödemeler başlığı altında fazla mesai tahakkukları bulunduğu görülmüştür. Her ne kadar İlk Derece Mahkemesi kararında ve Bölge Adliye Mahkemesi kararında fazla mesai tahakkuklarının fazla mesai hesabından mahsup edildiği belirtilmiş ise de hükme esas alınan bilirkişi raporunun incelenmesinde Haziran 2017 ayında yapılmış bulunan fazla mesai tahakkuku dışında fazla mesai tahakkuku mahsubunun yapıldığı tespit edilememiştir. Yukarıdaki açıklamalar uyarınca fazla mesai tahakkuku yapılan bordroların imzalı olması halinde yapılan fazla mesai ödemelerinin dışlanması, bordroların imzasız olması ve fazla mesai tahakkuku içermesi halinde ve bankaya ödemenin yapılması durumunda ise mahsup yapılması gerekmektedir. Raporun hatalı hesaplama içerdiği, mahsup yapıldığı belirtilmesine rağmen yapılmadığı anlaşılmakla belirtilen hususlarında dikkate alınarak, fazla mesai tahakkuklarının dışlanması yada mahsup edilmesi yönünden de tekrar irdeleme yapılarak fazla mesai alacağı ile ilgili bir karar verilmesi gereklidir.
Sonuç:
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.