8. Hukuk Dairesi 2012/1570 E. , 2012/7585 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Arsin (Kapatılan) Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 10.06.2010 gün ve 389/158 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... dava dilekçesinde; 178 ada 32, 192 ada 13 ve 110 ada 5 parsel sayılı taşınmazların babası ...’den kaldığını, fakat kardeşinin çocukları adına tespit ve tescil edildiklerini açıklayarak kendi payı oranında tapu kayıtlarının iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan ... yargılama oturumunda, ortak muris ...’den kalan taşınmazların tüm mirasçılar arasında paylaşıldığını, paylaşım sonucu herkese düşen yerlerin kendileri tarafından tasarruf edildiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Diğer davalılara dava dilekçesi tebliğ edilmesine karşın yargılama oturumlarına katılmamışlardır.
Mahkemece, dinlenen tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı ile ortak muristen kalan taşınmazların mirasçılar arasında paylaşıldığını, herkesin kendisine düşen yerleri kullandığını, yaklaşık otuz yıldan beri kimsenin bu şekildeki kullanıma ses çıkarmadığını, dava tarihine kadarda taraflar arasında bir uyuşmazlığın çıkmadığını gerekçe göstermek suretiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi gereğince açılan miras payı oranında iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre muris ..."nin ölümünden sonra tüm mirasçıların katılımı ile yapılmış bir taksimin olup olmadığı yönünde duraksama söz konusudur.
Davacı, dava dilekçesinde dava konusu taşınmazların ortak miras bırakan dip muris ...’den kaldığını, ölümü ile çocukları ... ve ...’a kaldığını, ...’ın dedesi olduğunu, ölümü ile geriye mirasçı olarak babası ... ve kızı ...’yi bıraktığını, ...’in de ölümü ile terekesinin kendisi ile birlikte kardeşi ... ve ...’ya intikal ettiğini, kadastro çalışmaları sırasında üç parselinde ... adına tescil ve tespit edildiğini, kendisinin de payı bulunduğunu açıklayarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuş, dip muris ...’dan taşınmazların ne şekilde ...nın torunu ...’ye intikal ettiğini açıklamamıştır. Bu konuda yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına da rastlanılmamaktadır. Davalılardan ... ise, dedesi ...’nin ölümünden sonra taksimin yapıldığını ve babası ...’a düştüklerini bildirmiştir.
Bu durum karşısında taşınmazların dip muris ...’den torunu ...’e ne şekilde intikal ettiği açıklığa kavuşturulmadığı gibi 1942"de ölen ...’in terekesinin mirasçıları ..., ... ve ... arasında paylaşılıp paylaşılmadığı, tüm mirasçıların paylaşıma katılıp katılmadığı konusunda da duraksama söz konusu olup, uyuşmazlık noktasını oluşturmaktadır. Bu nedenle mahkemece, yeniden yapılacak keşifte dava konusu parsellerin dip muris ... mirasçıları arasında paylaşılıp paylaşılmadığı, paylaşım sonucu her üç parselin ... mirasçılarından kime düştüğü, oğlu ...’a düşüp düşmediği ve ...’ın mirasçıları arasında aynı şekilde paylaşım yapılıp yapılmadığı, paylaşım ile 1942 yılında ölen davacı ve davalıların ortak miras bırakanı ...’e düşüp düşmediği ve buna bağlı olarak ... mirasçıları arasında ve tüm mirasçıların katılımı ile yapılmış bir paylaşımın olup olmadığı, paylaşım sonucu her üç parselin davalıların miras bırakanı ... ...’e geçip geçmediği hususları üzerinde durulması, yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulmak suretiyle açıklığa kavuşturulması, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde Hukuk Mahkemesi Kanununun 261. maddesi gereğince yüzleştirilmek suretiyle aykırılığın giderilmesi, yerel bilirkişi ve tanıkların Hukuk Mahkemesi Kanununun 243, 244, 259. maddeleri uyarınca davetiye ile keşif yerine çağrılmaları, uyuşmazlığın taşınmazlara ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenmeleri, paylaşım konusunun yukarıda açıklandığı biçimde göz önünde bulundurularak hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanması gerekmektedir.
Bundan ayrı davacı ... gerek dava dilekçesinde ve gerekse temyiz dilekçesinde muristen gelen taşınmazların hiç kendisine verilmediğini ve terekeden pay almadığını ileri sürdüğünden, bu nedenle 1942"de ölen ...’in mirasçıları arasında tüm mirasçıların katılımı ile yöntemine uygun bir paylaşım yapılmış ise, mirasçıları olan ...,... ve ...’ya hangi yer ve mevkideki parsellerin düştüğünü, taraflardan, dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak saptanması, her üç kardeş adına tapuda kayıtlı bulunan ve paylaşım sonucu kendilerine düştüğü belirlenecek olan parsellere ait tapu kayıtlarının kadastro tutanakları ile birlikte Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilerek iddia ve savunma doğrultusunda değerlendirilmesi, 09.06.2002 tarihinde ölen ...den mirasçıları davalılara intikal eden kadastro parsellerine ait tapu kayıtları ile tutanakların da aynı biçimde getirtilerek değerlendirilmesi, böylece ...’ın gerçekten babası...’den gelen taşınmazlardan pay alıp almadığının açıklığa kavuşturulması, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacı ...’ın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK. nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve istek halinde 17,15 TL"nin temyiz eden davacıya iadesine 18.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.