9. Hukuk Dairesi 2017/14474 E. , 2020/3486 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen karar, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş ise de; duruşma gününün taraflara tebliği için davetiyeye yapıştırılacak posta pulu bulunmadığından duruşma isteğinin reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirket aleyhine açmış olduğu işe iade davasını kazandığını, 4 aylık ücret ve diğer alacaklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verildiğini, anılan kararın Yargıtayca onanarak kesinleştiğini, vekilince gönderilen işe başlama talebini içeren noter bildirimine rağmen bir aylık yasal süresi içerisinde göreve başlatılmayan davacıya, yasal haklarının ödenmediğini, bu nedenle Kemer İcra Müdürlüğünün 2014/230 esas sayılı dosyası ile bir icra takibi başlatıldığını ileri sürerek, borçlunun haksız olan itirazının iptalini, takibin devamını, müvekkili yararına icra-inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; işe iade talebi işveren tarafından kabul edilmiş olmasına rağmen davacı çağrıldığı tarihte görevine başlamadığını, robinson club sezonluk bir işletme olup davacı taraf daha önce mevsimlik işçi olarak çalıştığı işyerinde aynı şartlarda ki aynı işine çağrıldığını, davacının çalıştığı otelin kışın hizmet vermediğini turizm sezonu dışında kapalı olduğunu, davacının asıl amacının işe iade olmadığını savunarak, davanın reddine, %20 den aşağı olmamak üzere haksız takip tazminatı ödenmesine hükmedilmesini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece özetle; SGK kayıtları, toplanan delillerin değerlendirilmesinde; davacının işe iadesine karar verildiği, verilen kararın Yargıtay 7. Hukuk Dairesi" nin 04/12/2013 tarihli kararı ile kesin olarak onanmasına karar verildiği, davacının işe iade başvurusunu içeren ihtarnamenin davalıya 26.10.2014 tarihinde tebliğ edildiği, davalının davacıya, otelin sezonluk olarak faaliyet göstermesi ve davacının da mevsimlik işçi olması nedeniyle 11.04.2014 tarihinde işe başlayabileceğine ilişkin karşı ihtarname gönderdiği, 4857 sayılı Yasanın 21. maddesinde öngörülen sürelerin ayrı ayrı hak düşürücü nitelikte olduğu, bir başka anlatımla, işçinin işe iadesi için mahkeme kararının tebliğinden itibaren on iş günü içinde işverene başvurmasının ve işverenin de işçiyi bir ay içinde işe başlatmasının gerektiği, hak düşürücü sürenin niteliğinden dolayı taraflarca ileri sürülmese dahi hâkimin resen dikkate alması gerektiği, davacı işçinin, anılan yasal düzenlemedeki on iş günlük hak düşürücü süre içerisinde işverene başvurmaması durumunda işverence yapılmış olan fesih geçerli bir fesih sayılacağı amir hükmü karşında bu yasal hak düşürücü süre içerisinde davalı işverene kendisini mahkeme kararı gereğince işe başlatması gerektiğini bildirir ihtarname göndermesinin yerinde olduğu, zira; aksi durumda, yani on günlük süre içerisinde işverene işe başlatma başvurusunda bulunmadığı takdirce işverence yapılmış olan fesih geçerli bir fesih sayılıp hiç bir hak iddia edemeyeceği, ayrıca yine anılan yasal düzenlemedeki işveren işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorunda olup işçiyi başvurusu üzerine bir ay içinde başlatmaz ise, işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olduğu amir hükmü karşısında davalı işverenin ihtirazı kayıt koyarak davacı işçiye işe başlatmamasının yerinde olmadığı, zira; yasa hükmünün açık ve kayıtsız şartsız olduğu, kaldı ki; İş Kanunu" nu da işçi lehine yorumlanması gerektiği, bir an için olsun işverenin ihtirazı kayıt koyarak işçiyi işe başlatmama imkanının mevcut olduğu kabul edilse, işveren tarafından yasadaki emredici hüküm ve hak düşürücü sürelerin her zaman kötüye kullanılabileceği ve mahkeme kararının uygulanmasını ortadan kaldırıp yasada ki yaptırımdan kaçabileceği, somut uyuşmazlıkta davalı işverenin işe başlatma talebini aldığında işçinin davalı iş yerinde fiilen yapacak işi olmasa dahi, işe başlangıcını yapıp iş sözleşmesini askıya alma imkanının bulunduğu, ayrıca davacı işçinin davalı iş yerindeki önceki çalışmalarında ocak, ve şubat ve mart aylarında da çalışmalarının bulunduğu, yasanın amir hükmü ve hak düşürücü süreler, askıya alma imkanının mevcut olması ve davacının kış mevsimin de de davalı iş yerinde çalışmalarının bulunması karşısında davalı işverenin iyi niyetinden söz edilemeyeceği anlaşıldığından, dosyaya sunulan hesap raporu usul ve yasaya uygun olup hükme esas alınmış, takibe konu alacak miktarı da göz önünde bulundurularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Somut uyuşmazlıkta İcra İflas Kanunu’nun 68.maddesindeki hüküm ve takip tarihi dikkate alındığında mahkemece asgari hadden uzaklaşmanın gerekçesi gösterilmeden %20 yerine %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesi HMK. nın 297/2. maddesine aykırı ve hatalı olup, bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün HMK. nun geçici 3/2. maddesi yollaması ile HUMK. nun 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
F)Sonuç:
Hüküm fıkrasının 2.bendinin çıkartılarak yerine;
“2-Davalı aleyhine asıl alacak miktarı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine,” bendinin yazılmasına, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’ nun 28.09.2018 tarih ve 2018/2 E. 2018/ 8 K. sayılı İBK. uyarınca onama harcı alınmasına yer olmadığına, peşin alınan nispi temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine, 03.03.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.