12. Hukuk Dairesi 2015/33502 E. , 2016/5404 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Şikayetçi borçlunun, diğer şikayet nedenlerinin yanında satış ilanının vekiline tebliğ edilmediğini de ileri sürerek, 23.10.2014 tarihli ihalenin feshi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetin reddine karar verildiği, anılan kararın temyizi üzerine Dairemizin 30.6.2015 tarih ve 2015/15403 E. 2015/18422 K. sayılı ilamı ile; sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; satış ilanının, daha önce de ihalenin feshini talep eden ve kıymet takdirine itiraz davasında borçlu şirket vekili olarak gösterilen vekile tebliği gerektiği, vekili varken asile gönderilen satış ilanı tebligatının yok hükmünde olup sonuç doğurmayacağı, İİK"nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olmasının veya usulsüz tebliğ edilmesinin Dairemizin süreklilik arzeden içtihatlarına göre başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu, borçlu vekiline satış ilanının tebliğ edilmemesi veya usulsüz tebliğ edilmesi de aynı hukuki sonuçları doğuracağından satış ilânının vekil yerine asile tebliği usulsüz kabul edilerek ihalenin feshine karar verilmesi gerektiğine değinilmek suretiyle karar bozulmuş, mahkemece, 18.11.2015 tarihli celsede bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmesi halinde ise, (HMK"nun 373. maddesi) mahkeme artık bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozmaya uyulmakla, bozma, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğmuş olur (HGK 2010/9-71 E., 2010/87 K.).
Aynı konudaki 04.02.1959 gün ve 1957/13-E. 1959/5 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da (R.G. 28.04.1959 gün ve sayı:10193), usuli kazanılmış hakkın hukukumuzdaki yeri; "Temyiz merciince bir kararın bozulması ve mahkemenin bozma kararına uyması halinde, bozulan kararın bozma sebeplerinin şümulü dışında kalmış cihetlerinin kesinleşmiş sayılması, davaların uzamasını önlemek maksadıyla kabul edilmiş çok önemli bir usuli hükümdür. Bir cihetin bozma kararının şümulü dışında kalması da iki şekilde olabilir. Ya o cihet, açıkça bir temyiz sebebi olarak ileri sürülmüş fakat dairece itiraz reddedilmiştir; yahut da onu hedef tutan bir temyiz itirazı ileri sürülmemiş olmasına rağmen dosyanın temyiz dairesince incelendiği sırada dosyada bulunan yazılardan onun bir bozma sebebi sayılması mümkün bulunduğu halde o cihet dairece bozma sebebi sayılmamıştır. Her iki halde de o konunun bozma sebebi sayılmamış ve başka sebeplere dayanan bozma kararına mahkemece uyulmuş olması, taraflardan birisi lehine usulü bir müktesep hak meydana getirir…" şeklinde açıklanmıştır.
Somut olayda, mahkemenin hükmü, Dairemizce şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, mahkemece bozma ilâmına direnilmeyerek uyma kararı verilmiş, ancak, sonuçta yine şikayetin reddine hükmedilmiştir. Ne var ki, yukarıda açıklandığı üzere, mahkemenin bozma ilamına uyması ile alacaklı yararına usuli kazanılmış hak meydana gelmiştir. Bu durumda, mahkemece yapılacak iş, uyduğu bozma ilâmında gösterilen esas çerçevesinde işlem yapmak ve hüküm kurmaktan ibarettir.
Hal böyle olunca, mahkemece, hükmüne uyduğu bozma ilamı doğrultusunda, şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, yeniden şikayetin reddine hükmedilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.