Abaküs Yazılım
19. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/1609
Karar No: 2015/1750

6831 Sayılı Kanuna Aykırılık - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2015/1609 Esas 2015/1750 Karar Sayılı İlamı

19. Ceza Dairesi         2015/1609 E.  ,  2015/1750 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : 6831 Sayılı Kanuna Aykırılık
    HÜKÜM : Mahkumiyet, beraat

    Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
    Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
    Sanık ...’a yükletilen suçun sanık tarafından işlendiğinin kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eyleminin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanun’da öngörülen suç tipine uyduğu, cezanın kanuni bağlamda uygulandığı, yine;
    Sanık ... hakkında verilen beraat kararının da usul ve kanuna uygun olduğu,
    Anlaşıldığından, katılan vekilinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA, 21.05.2015 tarihinde sanık ... hakkında oyçokluğu, sanık ... hakkında oybirliğiyle karar verildi.


    Muhalefet Şerhi

    Sayın Çoğunlukla aramızdaki hukuki uyuşmazlıklardan ilki; sanık ... hakkında Yerel Mahkemece kurulan hükümde CMK 231/5. vd. maddelerinin uygulanmasına ilişkin hiçbir değerlendirme yapılmadan kurulan hükmün kanuni ve yeterli gerekçeyi taşıyıp taşımadığının belirlenmesine; uyuşmazlıklardan ikincisi ise anılan kurumun uygulanmasına dair sanığa zarar miktarının bildirilmesinin gerekli olup olmadığına ilişkindir.
    1. Uyuşmazlık konusuna ilişkin olarak: CMK 231/5. vd. maddelerinde düzenlenen hükmün açıklanmasının ertelenmesi kurumu doğurduğu hukuki sonuçlar itibariyle hapis cezasının ertelenmesi ile hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi kurumundan daha lehedir. Diğer taraftan hükmün açıklanmasının ertelenmesi kurumunun görülmekte olan davada uygulanma imkanı bulunup bulunmadığı mahkemece resen değerlendirilmeli ve bunun gerekçesi de kararda temyiz denetimine imkan tanıyacak biçimde açıkça belirtilmelidir. Öte yandan Ceza muhakemesi faaliyetinin sonunda sanık hakkında mahkûmiyet hükmü verilmesi hususunda vicdani kanaate ulaşan hâkim, sanık hakkında hükmün açıklanmasının ertelenmesi kararı verilip verilmemesi konusunda bir değerlendirmeye girişecektir. Nitekim CMK’nın 231/5. maddesinde “…hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir” denilerek, hükmün açıklanmasının ertelenmesi kurumunun uygulanmasının hâkimin takdir yetkisine tabi olduğu belirtilmektedir. Bu itibarla, fail lehine sonuçlar doğurduğu kuşkusuz olan anılan kurumun niteliği gereği, sanık hakkında hükmün açıklanmasının ertelenmesi kararı verilip verilmeyeceği hususunda bir tartışma yapılması gereklidir. Ancak, sanığın açıkça kabul etmemesi durumunda (CMK md. 231/6-son cümlesi), hükmün açıklanmasının ertelenmesi kararı verilemeyeceği muhakkaktır (BAŞTÜRK, İhsan: Hükmün Açıklanmasının Ertelenmesi, ... 2014, s. 395-396).
    Ceza Genel Kurulu da (CGK) aynı doğrultuda olmak üzere “…(hükmün açıklanmasının ertelenmesi) bu kurumun değerlendirilip değerlendirilmediğinin temyiz incelemesi sırasında davanın esasına girilmeden önce ve öncelikli olarak gözetilmesi gerekmektedir” şeklindeki düşüncesini 05.04.2011 tarihli ve 2011/4–6-2011/36 sayılı kararında açıkça ifade etmektedir. Mahkemece, hükmün açıklanmasının ertelenmesi kararı yönünden değerlendirme yapılmaksızın hüküm kurulmuş olmasını CGK CMK’nın 289/1-g maddesi gereğince hukuka kesin aykırılık hâllerinden birisi olarak kabul etmiştir.
    Somut davada “suç işlemekten çekineceği” gerekçesi benimsenerek hakkında hükmolunan hapis cezası ertelenen, yine TCK’nın 62. maddesinin uygulanmasına layık görülen ve adli sicil kaydı bulunmayan sanık hakkında hükmün açıklanmasının ertelenmesi kurumunun uygulanma imkanının kararda tartışılmaması açık bir hukuka aykırılık sebebi oluşturmaktadır.
    2. Uyuşmazlık konusuna ilişkin olarak: Yargılama makamının suçtan doğan zararı gidermesini beklediği sanığa haklarını öğretmesi gerekliliğinin adil yargılama ilkesinin doğal ve zorunlu bir sonucu olduğu kuşkusuzdur. AİHS’nin 6. maddesindeki davanın hakkaniyete uygun dinlenilmesini isteme hakkı çerçevesinde hâkimin savunma makamına samimi davranma ve onu hataya düşürmemesi yükümlülüğü kapsamında sanığa zarar miktarıyla birlikte, bunu ödeyip ödememenin hukuki sonuçları; maddi durumu elverişli değilse taksitle ödeme imkânı bulunduğu hususları açıkça hatırlatılmalı; gereğinde bu zararın giderilmesi için süre de verilmelidir. Ancak, bu surette sanığın açık iradesinin belirlenmesinden sonra zararın giderilmesi şartını yerine getirilip getirilmediği değerlendirilebilecek ve böylelikle dava hakkaniyete uygun dinlenilmiş olacaktır. Kuşkusuz, zarar miktarı ile zararın giderilmesine dair hakları konusunda sanığın yanıltılması ve dolayısıyla hükmün açıklanmasının ertelenmesi kurumundan yararlanmasının engellenmesi, adil yargılanma hakkının ihlali ile eş anlamlıdır.
    Mağdur ve sanığın zararın giderilmesi hususunda anlaşamadıkları durumlarda zarar miktarının ne olduğu tazminat hukuku kurallarından yararlanılarak mahkemece belirlenecektir. Ceza mahkemesi hâkimi dosyadaki bilgi ve belgelerden yararlanarak, gerektiğinde tarafların bilgisine de başvurarak; basit ancak hüküm vermeye yeterli kanaat oluşturacak bir araştırma yapmak suretiyle zararı belirlemeye çalışmalıdır. Mahkeme elindeki veriler çerçevesinde basit bir araştırma yapmalı ancak, bir özel hukuk mahkemesinde olduğu gibi zarar miktarını tam olarak belirlemeye çalışmamalıdır. Mahkemece doğrudan veya bilirkişi vasıtasıyla belirlenen zarar tutarı somut olarak sanığa bildirilerek bu miktarı ödeyip ödemeyeceğinin sorulması, sanığın hükmün açıklanmasının ertelenmesi kurumunun tanıdığı haklardan usulüne uygun biçimde yararlanabilmesi için gerekli ve mecburidir.
    Sanığa, zarar tutarıyla birlikte yapılmayan bir bildirimin onun gerçek iradesini belirlemekte yeterli olmayacağı düşüncesindeyiz. Gerçekten, sanık çeşitli saiklerle zarar tutarının çok fazla olduğunu, bu sebeple karşılayamayacağını düşünebilir; oysa gerçek zarar tutarını öğrenmesi durumunda bu miktarı giderip gideremeyeceği konusunda daha kolay ve tereddütsüz karar verebilecektir. Aksi durumda, zarar miktarı hususunda sanığın yanıltılması ve böylece hükmün açıklanmasının ertelenmesi kurumundan yararlanmasının engellenmesi sebebiyle adil yargılanma hakkının ihlali söz konusu olacaktır. Bu itibarla, hükmün açıklanmasının ertelenmesi kurumundan yararlanmak bakımından zarar tutarının sanığa somut olarak bildirilmesi ve zararı karşılayıp karşılamayacağı hususundaki iradesini açıklaması konusunda da makul bir süre (örneğin, bir sonraki celseye kadar) tanınması gereklidir. Gerçekten, AİHS’nin 6/3-b maddesindeki “savunmasını hazırlamak için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olmak hakkı” sanığın kendini temize çıkarabilmesi veya cezasının azaltılabilmesi ya da hakkında lehe hükümlerin uygulanabilmesi için, ulusal makamlar tarafından toplanılan tüm bilgi ve belgelere de erişiminin sağlanmasını gerekli kılmaktadır (HARRIS, David/ O’BOYLE, Michael/ BATES, Ed/ BUCKLEY, Carla/ WARBRICK, Colin/ KILKELLY, Ursula/ CUMPER, Peter/ ARAI, Yutaka/ LARDY, Heather: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Hukuku, (Çevirmenler: BİNGÖLLÜ KILCI, Mehveş/ KARAN, Ulaş) Avrupa Konseyi 2013, s. 314).
    Suçtan doğan zarar miktarının mahkemece bildirilmesinin de bu anlamda sanık için bir hak olduğuna kuşku bulunmamaktadır. AİHS’nin 6. maddesindeki davanın hakkaniyete uygun dinlenilmesini isteme hakkı çerçevesinde hâkimin savunma makamına samimi davranması ve onu hataya düşürmemesi yükümlülüğü kapsamında sanığa zarar miktarıyla birlikte bunu ödeyip ödememenin hukuki sonuçları, maddi durumu elverişli değilse taksitle ödeme imkânı bulunduğu hususları açıkça hatırlatılarak istenirse süre verilmeli ve açık iradesinin tespitinden sonra zararın giderilmesi şartını yerine getirip getirmediği belirlenmelidir.
    Somut uyuşmazlıkta sanık ... savunmasında “…ormanda ortaya çıkan zarar nedeniyle yaptığım bir ödeme olmamıştır, benden böyle bir ödeme de talep edilmemiştir, bildirildiğinde ödemek isterim, hakkımda hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümleri uygulansın” şeklinde savunma yaparak anılan kurumun uygulanması ve zarar miktarını ödeme isteğini açıkça ortaya koymuştur. İşte burada yargılama makamına düşen görev taksirle orman yangınına sebebiyet vermek suçunda ortaya çıkan zarar miktarını bilirkişi vasıtasıyla belirleyerek bunu sanığa bildirerek ödemesini istemektir. Dosya içinde bulunan yangın hasar raporu davanın tarafı olan idare tarafından düzenlendiğinden mahkemece belirtilen araştırmanın yapılması gereklidir. Aksi durum yani sanığın hasar raporundaki miktarı zaten bildiği ve dolayısıyla bu zarar miktarını bildiği halde ödemediğinden söz edilemez. Kısacası suç sebebiyle ortaya çıkan zarar miktarının yerel mahkemece belirlenerek sanığa bu miktarın bildirilmesi ve sonucuna göre hükmün açıklanmasının ertelenmesi kararı hususunda bir değerlendirme yapılması gereklidir.
    Sonuç olarak, AİHS’nin 6. maddesindeki davanın hakkaniyete uygun dinlenilmesini isteme hakkı çerçevesinde hâkimin savunma makamına samimi davranması ve onu yanılgıya (hataya) düşürmemesi yükümlülüğü kapsamında sanığa zarar miktarıyla birlikte bunu ödeyip ödememenin hukuki sonuçları, maddi durumu elverişli değilse taksitle ödeme imkânı bulunduğu hususları açıkça hatırlatılarak istenirse süre verilmeli ve açık iradesinin tespitinden sonra zararın giderilmesi şartını yerine getirip getirmediği belirlenmelidir. Belirtilen haklar sanığa hatırlatılmaksızın müdahilin fazla miktarda bir zarar tutarının giderilmesini istediği bir durumda yargılama makamına düşen şey zarar miktarını basit bir hesaplamayla belirleyerek sanığa samimi davranarak haklarını eksiksiz olarak öğretmek ve sonucuna göre hükmün açıklanmasının ertelenmesi kurumunun uygulanma şartlarının bulunup bulunmadığı hususunda bir karar vermektir. Belirtilen ilkelere uyulmaksızın yürütülen muhakeme adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğuracaktır.
    Nitekim Ceza Genel Kurulu. 21.06.2011 tarihli ve E. 2011/7-135-140 sayılı kararında , zararın belirlenmesi ve sanığa bildirilmesi hususunda yerinde olarak şu çözüme ulaşmıştır:
    “…Bazı olaylarda zararın miktarı herkes tarafından kolaylıkla belirlenebilmesi olanaklı ise de bazı olaylarda, zararın tesbiti teknik bilgi gerektirdiğinden, ancak konunun uzmanı bilirkişiler aracılığıyla belirlenebilmektedir. Bu gibi durumlarda zararın miktarı hâkim tarafından belirlenemiyorsa, bilirkişi incelemesi yaptırılmalı ve sanıktan, belirlenen bu miktar zararı giderip gidermeyeceği açıkça sorulduktan sonra sonucuna göre hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı tartışılmalıdır….Somut olayda sanığın, suça konu olan eşyaların teknik bir konu olan ve yıllara göre değişkenlik arzeden gümrüklenmiş değerlerini basit bir araştırmayla öğrenmesinin olanaklı olmadığı gözetilerek, mahkemece, bilirkişi tarafından belirlenen değerin sanığa bildirilmesi ve sonucuna göre hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağına karar verilmesi gerekmektedir.”
    Gerçekten, sanığa mağdurun zararının ne olduğu belirtilmeden; kabul edilen zararı giderip gidermeyeceği sorularak zararı giderme imkânı tanınmadan; objektif ve subjektif şartları değerlendirilmeden hükmün açıklanmasının ertelenmesi kurumu yönünden bir karar verilmesi, anılan CMK’nın 231/5-6 ve 9. maddelerindeki normun getiriliş amacını da göz ardı etmek anlamına geleceği gibi bu biçimde gerçekleştirilen muhakeme de adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğuracaktır
    Yerel Mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle sanık ... yönünden bozulması gerektiği kanaatinde olmam sebebiyle, Sayın Çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi