Abaküs Yazılım
4. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/3144
Karar No: 2018/10263
Karar Tarihi: 23.05.2018

un sübûtuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen - - Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2018/3144 Esas 2018/10263 Karar Sayılı İlamı

4. Ceza Dairesi         2018/3144 E.  ,  2018/10263 K.

    "İçtihat Metni"



    Tehdit ve hakaret suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Kuşadası Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 08/01/2018 tarihli ve 2017/10948 soruşturma, 2018/58 esas, 2018/58 sayılı iddianamenin, yakalama kararı üzerinden geçen süre dikkate alınarak sanık savunması alınmadığı gerekçesiyle iadesine dair Kuşadası 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/01/2018 tarihli ve 2018/9 sayılı iddianame değerlendirme kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin merci Söke Ağır Ceza Mahkemesinin 05/02/2018 tarihli ve 2018/162 değişik iş sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 17/04/2018 gün ve 94660652-105-09-4486-2018-KYB sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24/04/2018 gün ve 2018/33890 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
    Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
    Dosya kapsamına göre;
    1-Benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 31/10/2016 tarihli ve 2016/15416 esas, 2016/16813 sayılı ilamında, "... 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 170/2. maddesine göre soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı bir iddianame düzenleyerek kamu davası açar. Aynı yasa maddesinin 3. fıkrasında ise iddianamede gösterilmesi ve bulunması gereken unsurlar sayılmıştır. Şüphelinin ifadesinin veya savunmasının alınmasında belirtilen madde açısından bir zorunluluk bulunmamaktadır.
    Bu itibarla, Ceza Muhakemesi Hukukunun temel amacı olan maddi gerçeğe ulaşılmasıdır. İddianamede belirtilen suç vasfı değerlendirildiğinde, suçun takibinin şikayete bağlı olmadığı ve uzlaşma ile önödeme hükümlerinin uygulanma imkanının bulunmadığı, dosya kapsamında müşteki beyanlarını doğrular nitelikte iki tanığın ifadesine yer verildiği, bu kanıtların kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturduğu tartışmasızdır. Şüphelinin ifadesi veya savunması dosya içerisindeki bu deliller karşısında suçun sübutuna mutlak etki eden bir kanıt niteliği de taşımamaktadır. Dolayısıyla şüphelinin ifadesinin alınmasında bu fıkra açısından da bir zorunluluk bulunmamaktadır.
    Sonuç olarak, şüphelinin ifadesinin alınmaması sebebiyle iddianamenin iadesine karar verildiği, bu hususun ikmali amacıyla yapıldığı anlaşılan iddianamenin iadesi ve bu karara yapılan itiraz üzerine verilen kabul kararı yerinde görülmekle, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir..." şeklinde açıklandığı üzere,
    Somut olayımızda Kuşadası Asliye Ceza Mahkemesince, yakalama kararı üzerinden geçen süre dikkate alınarak sanık savunması alınmadığından bahisle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanun’un 174/1. maddesinde iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesinde yer alan
    “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukuki nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği, şüphelinin tüm aramalara rağmen bulunamadığı, Kuşadası Sulh Ceza Hakimliğince 28/12/2017 tarihli kararı ile şüpheli hakkında yakalama emri düzenlenmesine karar verildiği, iddianamenin iadesi sebepleri arasında sanığın savunmasının alınmamış olmasının sayılmadığı cihetle,
    2-Şüphelinin eylemlerinin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 253. maddesi uyarınca uzlaşma kapsamında olduğu ve uzlaşma hükümleri uygulanmadan dava açıldığından bahisle Söke Ağır Ceza Mahkemesince itirazın reddine karar verilmiş ise de her ne kadar şüphelinin üzerine atılı tehdit ve hakaret suçlarından dolayı uzlaştırma işlemlerinin yapılması gerekmekte ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 253/6. maddesinde "Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır. "şeklindeki istisnai durum karşısında, üzerine atılı bulunan eylemler nedeniyle hakkında yakalama kararı bulunan şüpheli hakkında uzlaştırma işlemlerinin yapılabilmesi olanağının bulunmaması karşısında,
    İtirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde,
    isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    I-Olay:
    Tehdit ve hakaret suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Kuşadası Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 08/01/2018 tarihli ve 2017/10948 soruşturma, 2018/58 esas, 2018/58 sayılı iddianamenin, yakalama kararı üzerinden geçen süre dikkate alınarak sanık savunması alınmadığı gerekçesiyle iadesine dair Kuşadası 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/01/2018 tarihli ve 2018/9 sayılı iddianame değerlendirme kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin merci Söke Ağır Ceza Mahkemesinin 05/02/2018 tarihli ve 2018/162 değişik iş sayılı kararının,
    1-Benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 31/10/2016 tarihli ve 2016/15416 esas, 2016/16813 sayılı ilamında, "... 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 170/2. maddesine göre soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı bir iddianame düzenleyerek kamu davası açar. Aynı yasa maddesinin 3. fıkrasında ise iddianamede gösterilmesi ve bulunması gereken unsurlar sayılmıştır. Şüphelinin ifadesinin veya savunmasının alınmasında belirtilen madde açısından bir zorunluluk bulunmamaktadır.
    Bu itibarla, Ceza Muhakemesi Hukukunun temel amacı olan maddi gerçeğe ulaşılmasıdır. İddianamede belirtilen suç vasfı değerlendirildiğinde, suçun takibinin şikayete bağlı olmadığı ve uzlaşma ile önödeme hükümlerinin uygulanma imkanının bulunmadığı, dosya kapsamında müşteki beyanlarını doğrular nitelikte iki tanığın ifadesine yer verildiği, bu kanıtların kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturduğu tartışmasızdır. Şüphelinin ifadesi veya savunması dosya içerisindeki bu deliller karşısında suçun sübutuna mutlak etki eden bir kanıt niteliği de taşımamaktadır. Dolayısıyla şüphelinin ifadesinin alınmasında bu fıkra açısından da bir zorunluluk bulunmamaktadır.
    Sonuç olarak, şüphelinin ifadesinin alınmaması sebebiyle iddianamenin iadesine karar verildiği, bu hususun ikmali amacıyla yapıldığı anlaşılan iddianamenin iadesi ve bu karara yapılan itiraz üzerine verilen kabul kararı yerinde görülmekle, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir..." şeklinde açıklandığı üzere,
    Somut olayımızda Kuşadası Asliye Ceza Mahkemesince, yakalama kararı üzerinden geçen süre dikkate alınarak sanık savunması alınmadığından bahisle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanun’un 174/1. maddesinde iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesinde yer alan “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukuki nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği, şüphelinin tüm aramalara rağmen bulunamadığı, Kuşadası Sulh Ceza Hakimliğince 28/12/2017 tarihli kararı ile şüpheli hakkında yakalama emri düzenlenmesine karar verildiği, iddianamenin iadesi sebepleri arasında sanığın savunmasının alınmamış olmasının sayılmadığı cihetle,
    2-Şüphelinin eylemlerinin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 253. maddesi uyarınca uzlaşma kapsamında olduğu ve uzlaşma hükümleri uygulanmadan dava açıldığından bahisle Söke Ağır Ceza Mahkemesince itirazın reddine karar verilmiş ise de her ne kadar şüphelinin üzerine atılı tehdit ve hakaret suçlarından dolayı uzlaştırma işlemlerinin yapılması gerekmekte ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 253/6. maddesinde "Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır. "şeklindeki istisnai durum karşısında, üzerine atılı bulunan eylemler nedeniyle hakkında yakalama kararı bulunan şüpheli hakkında uzlaştırma işlemlerinin yapılabilmesi olanağının bulunmaması karşısında,
    İtirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde,
    isabet görülmediği gerekçeleriyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
    II-Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
    Tehdit ve hakaret suçlarından şüpheli hakkında düzenlenen iddianamenin, şüphelinin savunmasının alınmadığı gerekçesiyle iade edilmesi üzerine, bu karara karşı yapılan itirazın reddine dair merci kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    III-Hukuksal Değerlendirme:
    02.12.2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaştırma hükümleri yeniden düzenlenmiş, aynı maddenin birinci fıkrasının (b) bendine mevcut (2) ve (3) numaralı alt bentlerden sonra gelmek üzere (3), (5) ve (6) numaralı alt bentler eklenmiştir.Bu bentlere göre, tehdit (madde 106, birinci fıkra), hırsızlık(madde 141), dolandırıcılık (madde 157) suçları uzlaşma kapsamına alınmıştır.
    Aynı maddenin üçüncü fıkrasında yer alan "etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile "ibaresi madde metninden çıkarılmış, aynı fıkranın ikinci cümlesinde yer alan "Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması halinde uzlaştırma hükümleri uygulanmaz" şeklindeki düzenlemede bir değişiklik yapılmamıştır.
    CMK"nın 253. maddesinin altıncı fıkrası;
    "(6) Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır." biçimindedir.
    05/08/2017 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren ceza muhakemesinde uzlaştırma yönetmeliğinin 7. maddesinin on ikinci fıkrasında; " Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma veya kovuşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye, sanığa veya kanunî temsilcisine ulaşılamaması hâlinde soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili uzlaştırma yoluna gidilmez." şeklinde düzenleme yapılmıştır.
    Uzlaştırmanın asıl olarak soruşturma evresinde yapılması gereken bir işlem olduğu, kovuşturma aşamasında uzlaştırma hükümlerinin uygulanmasının ise istisnai olarak Cumhuriyet savcısı tarafından uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması halinde mümkün olduğu kabul edilmelidir.
    Uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması halinde uzlaştırmanın uygulanması gerekmekte olup uzlaşma başarıyla gerçekleşir ve edim bir defada yerine getirilirse kamu davasının düşmesine karar verilecektir.

    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun iddianamenin iadesine ilişkin 174. maddesi;
    "(1) Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
    a) 170 inci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
    b) Suçun sübûtuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
    c) Önödemeye veya uzlaşmaya tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlenen, İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
    (2) Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
    (3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.
    (4) Cumhuriyet savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir. İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilemez.
    (5) İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir." biçiminde düzenlenmiştir.
    5271 sayılı CMK"da düzenlenen iddianamenin iadesi kurumu, uzun süren yargılama süreçlerinin önüne geçilebilmesi ve davaların “tek oturum” da bitirilebilmesini temin amacıyla getirilen düzenlemelerden biridir. Bunun gerçekleştirilebilmesi için de soruşturma safhasında tüm delillerin toplanmış olması gerekmektedir.
    5271 sayılı CMK’nın 2/e maddesinde “kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evre” olarak tanımlanan soruşturma safhasında asıl görevli ve yetkili makam Cumhuriyet savcısıdır.
    Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
    Soruşturma safhasında ceza muhakemesinin amacı olan maddi gerçeğe ulaşılabilmesi için tüm süjelerin sürece dahil edilmesi gerekmektedir. Her sanığın derdini anlatabilmesini, ne istediğini söyleyebilmesini, hiç veya gereği gibi dinlenilmeden mahkûm edilememesini, öne sürülen iddiaları ve aleyhine olan delilleri çürütebilmesini ve bu sayede muhakemenin gidişine etki edebilmesini ifade eden ilkeye “meram anlatma ilkesi” denmektedir. Çağdaş Ceza Muhakemesi Hukukunda sanık, hiç bir hakkı olmayan bir soruşturma konusu, objesi değil, belli hakları ve yükümlülükleri bulunan ve muhakemenin gidişine etki edebilen bir muhakeme süjesidir.
    Nitekim bu husus uluslararası metinlerde; “Her sanık, şahsına tevcih edilen isnadın mahiyet ve sebebinden en kısa bir zamanda, anladığı bir dille ve etraflı surette haberdar edilmek; müdafaasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara malik olma hakkına sahiptir (m. 6/3 İHAS m. 9/2 MvSHS).” şeklinde formüle edilmiştir.
    Diğer taraftan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 13. maddesi uyarınca da, temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen kimselere etkili bir başvuru yapma hakkı tanınması zorunlu olup, anılan hükmün uygulanmasına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında ( Vilko E. - Finlandiya kararı 2007; Sürmeli - Almanya kararı 2006) etkili başvuru yolunun hem teoride, hem pratikte erişilebilir, yeterli ve etkili olması gerektiği belirtilmektedir.
    Bir çok Yargıtay kararında da belirtildiği üzere, şüphelinin savunmasının alınmasını zorunlu kılan açık bir hükme CMK’nın 170 ve 174. maddelerinde yer verilmemiştir. Ancak bu durum her koşulda savunma alınmadan dava açılabileceği şeklinde yorumlanmamalıdır. Şüphesiz kendisine ulaşılamayan şüpheli hakkında, toplanan deliller kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturuyorsa, Cumhuriyet savcısı savunma almadan dava açabilecektir. Ancak şüphelinin savunmasının alınması için hiçbir girişimde bulunulmadığında bu ilke işletilemeyecektir.
    CMK’nın 170/5. fıkrasında “İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.” hükmüne yer verilmiştir. Emredici nitelikte bulunan bu kuralın yerine getirilmesi çoğu zaman şüphelinin savunmasının alınmasıyla işlerlik kazanacaktır.
    Öte yandan Anayasamızın 90/4. maddesi uyarınca iç hukukumuzun bir parçası olan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve bu sözleşmenin yorumunu yapan bağlayıcı nitelikteki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin adil yargılanma hakkına ilişkin kararları uyarınca da etkili, yeterli ve adil bir soruşturmanın yürütülebilmesi için, şüphelinin suçlamalardan en kısa zamanda haberdar edilip, savunma hakkının tanınması gerekmektedir.
    Bu itibarla, ceza muhakemesi hukukunun temel amacı olan maddi gerçeğe ulaşılabilmesi ve adil bir yargılama yapılabilmesi için, kendisine ulaşmanın mümkün olduğu durumlarda şüphelinin savunmasının alınması gerekir.
    İncelenen dosyada;
    Şikayetçi ... tarafından şüpheli ... hakkında kendisine telefonla tehdit ve hakaret mesajları gönderdiğinden bahisle şikayetçi olduğu, şüphelinin şikayetçiye gönderdiği iddia edilen mesajlara ilişkin çıktıların dosya arasına alındığı, kolluk tarafından tutulan tutanakta şüphelinin telefonunun değişik zamanlarda arandığının ancak şüpheliye ulaşılamadığının belirtildiği, ayrıca şüpheliye ilişkin adresin bildirildiği, 30/10/2017 tarihinde şüphelinin belirlenen adresine Cumhuriyet başsavcılığı tarafından talimat yazıldığı, talimat cevabında şüphelinin belirtilen adreste bulunmadığının ve şüpheliyi tanıyan olmadığının belirtildiği, 25/12/2017 tarihinde şüpheli hakkında Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği"nden ifadesinin alınmasına yönelik yakalama talep edildiği, Kuşadası Sulh Ceza Hakimliği"nin 28/12/2017 tarihli ve 2017/2990 değişik iş sayılı kararıyla şüpheli hakkında yakalama emri düzenlendiği, Kuşadası Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 08/01/2018 tarihinde şüpheli hakkında TCK"nın 125/1 ve 106/1-1. cümle maddeleri uyarınca yargılanıp cezalandırılması talebiyle kamu davasının açıldığı, Kuşadası 4. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 15/01/2018 tarihli ve 2018/9 sayılı iddianame değerlendirme kararıyla, "Sanık hakkında çıkartılan yakalama kararının üzerinden geçen süre dikkate alınmakla sanık savunması alınmadan düzenlenen iddianamenin usul ve yasaya aykırı olduğu" şeklindeki gerekçeyle iddianamenin iadesine karar verildiği, anılan karara 18/01/2018 tarihinde Cumhuriyet savcısı tarafından itiraz edildiği, Söke Ağır Ceza Mahkemesinin 05/02/2018 tarihli ve 2018/162 değişik iş sayılı kararıyla "Yapılan incelemede şüpheli hakkında 28/12/2017 tarihinde yakalama kararı çıkartıldığı ve makul süre beklenmeksizin iddianame tanzim edildiği, şüphelinin üzerine atılı suçun uzlaşma kapsamında kaldığı ve soruşturma aşamasında makul

    ./..
    .7.





    süre beklenmeksizin şüphelinin yakalanmadığından bahisle iddianame tanzim edilmesinin uzlaşma işlemleri yapılmadan iddianame düzenlenemeyeceği yönündeki kanun maddesine de aykırılık teşkil ettiği anlaşılmakla itirazın reddine karar vermek gerekmiştir." biçimindeki gerekçeyle itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

    Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
    6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34 ve 35. maddeleriyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun"un 253 ve 254. maddelerinde yapılan değişiklik çerçevesinde şüpheli ..."e yükletilen TCK"nın 106/1-1. cümlesi kapsamındaki tehdit ve anılan Kanunun 125/1 maddesi kapsamındaki hakaret suçlarının uzlaştırma kapsamında olduğu anlaşılmıştır. CMK"nın 253 ve 254. maddelerinde düzenlenen uzlaştırma hükümleri gereğince uzlaştırma işlemlerinin yapılması zorunlu ise de, CMK"nın 253/6. maddesinde yer alan "Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır." şeklindeki düzenleme karşısında, soruşturma dosyasında yer alan adresinden şüpheliye ulaşılamadığı, isnat edilen suçlardan şüpheli hakkında yakalama emri düzenlendiği anlaşıldığından, şüpheli hakkında uzlaştırma işlemlerinin yapılabilmesi mümkün değildir.
    Ayrıca, şüphelinin şikayetçiye gönderdiği iddia olunan mesajlar kolluk tarafından tespit edilmiş ve mesajların hakaret ve tehdit içerir nitelikte olduğu anlaşılmıştır. Bu mesaj içerikleri şikayetçinin iddiasını destekler niteliktedir. Cumhuriyet başsavcılığı tarafından şüphelinin belirlenen adresine talimat yazılmış ancak şüpheliye ulaşılamadığı gibi yeni adresi de tespit edilememiştir. Daha sonra şüpheli hakkında yakalama emri düzenlenmiştir. Bu açıklamalar karşısında, mevcut delillerin kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturduğu, şüphelinin ifadesinin suçun sübutuna mutlak etki eden bir delil niteliğinde olmadığı, Cumhuriyet savcısının şüphelinin ifadesinin alınması yönünde girişimde bulunduğu ancak şüpheliye ulaşılamadığı anlaşıldığından, şüphelinin ifadesinin alınmasında bir zorunluluk bulunmamaktadır.
    Açıklanan nedenlerle;
    Tehdit ve hakaret suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma sonucunda, Kuşadası Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 08/01/2018 tarihli ve 2017/10948 soruşturma, 2018/58 esas, 2018/58 sayılı iddianamenin, yakalama kararı üzerinden geçen süre dikkate alınarak sanık savunması alınmadığı gerekçesiyle iadesine dair Kuşadası 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/01/2018 tarihli ve 2018/9 sayılı iddianame değerlendirme kararında ve bu karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin merci Söke Ağır Ceza Mahkemesinin 05/02/2018 tarihli ve 2018/162 değişik iş sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.
    IV-Sonuç ve Karar:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle,
    Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, merci Söke Ağır Ceza Mahkemesinin 05/02/2018 tarihli ve 2018/162 değişik iş sayı ile verilip kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, CMK"nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde merci mahkemesince yerine getirilmesine, 23/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi